Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '08

 
Kategori
Eğitim
 

Yarış tayı çocuklarımızın jokeylerine

Yarış tayı çocuklarımızın jokeylerine
 

İLKÖĞRETİM kurumlarının amaçları ;

a) Öğrencileri; istidat ve kabiliyetleri istikametinde yetiştirmek,

b) Öğrenciye; Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına, T.C. anayasası’na ve demokrasinin ilkelerine uygun olarak haklarını kullanabilme, görevlerini yapabilme ve sorumluluklarını yüklenebilme bilincini kazandırmak,

c) Öğrencinin; MİLLİ KÜLTÜR DEĞERİNİ TANIMASINI, TAKDİR ETMESİNİ, BENİMSEMESİNİ ve KAZANMASINI SAĞLAMAK.

d) Öğrenciyi; toplum içinde rollerini yapan; başkaları ile iyi ilişkiler kuran; işbirliği içinde çalışabilen, çevresine uyum sağlayabilen iyi ve mutlu bir vatandaş olarak yetiştirmek,

e) Öğrenciye; fert ve toplum meselelerini tanıma, çözüm arama alışkanlığı kazandırmak,

f) Öğrenciye; sağlıklı yaşamak, ailesinin ve toplumunun sağlığını korumak için gereken bilgi ve alışkanlığı kazandırmak,

g) Öğrencinin; el becerisi ile zihni çalışmasını birleştirerek çok yönlü gelişmesini sağlamak,

h) Öğrencinin araç ve gereç kullanma yoluyla sistemli düşünmesini ve çalışma alışkanlığı kazanmasını, estetik duygularının gelişmesini, hayal ve yaratıcılık gücünün artmasını sağlamak,

i) Öğrencinin, mesleki ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayarak, gelecekteki mesleğini seçmesini kolaylaştırmak,

j) Öğrenciye; ÜRETİCİ olarak geçimini sağlaması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunması için bir mesleğin ön hazırlığını yaptıracak, mesleğe girişini kolaylaştıracak ve uyumunu sağlayacak temel davranışları kazandırmak,

k) Öğrencilerin; serbest zamanlarını değerlendirmelerini, öncelikle enerjiden ve artık malzemeden israfa kaçmadan yararlanmalarını sağlamak,

l) Öğrencileri; ilgi, istidat ve kabiliyetleri yönünde yetiştirerek hayata ve üst öğrenime hazırlamak olduğu halde, ANADOLU, FEN ve ASKERİ LİSELER’e onları sokabilmek için gerek ebeveynlerin ve gerekse sözde eğitimcilerin yarış atı JOKEYİ rolünü benimsemeleri ve bunda da ısrar etmeleri, öğrencileri yukarıdaki amaçlar doğrultusunda yetiştirmeyi mümkün kılmaktadır.


Başarıyı pek çokları gibi, öğrencilerini yukarıda adını yazdığımız liselere sokmakla ölçen öğretmenlerimiz, ilkokul üçüncü sınıfa kadar eğitim ve öğretimi paralel yürüttüğü çalışmalarını, eğitimi askıya alarak topal etmektedir. Böyle öğretmenler gaflet içindedir ve yarının neslini yetiştirmekten çok uzaktır. Böyle öğretmenler toplumu için değil, kendisi için çalışmaktadır. Ebeveynin kompleksini, arzusunu, endişesini sömürmektedir, sömürtmektedir.


Ağzını açan “EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ BOZUKLUKTAN” dem vurmaktadır. Esasında sistemde bozukluk yoktur; o sistemi çalıştırmayanlar bozuktur.


Öğretim sisteminden veya konularından bozuk diye fikir ortaya atılabilir ve tartışılabilir. Ama bir öğretmen belli bir sınıftan sonra öğrencilerine yukarıdaki amaçları verebilme hususunda gerçekten bir çalışma, değerlendirme yapmakta mıdır?


Ana-baba olarak bizler, çocuklarımızın yukarıdaki amaçlardan hangilerine erişmiş olduğunu gözlemekte miyiz?


Çocuğumuzun filanca testten beş üzerinden beş alması bizi tatmin etmiyor mu?


Öğretmenin veya dershanenin: “- kazanır, ” demesiyle bu at olmadık körpecik tayların üzerine yarışı kazanacak JOKEY böbürlenmesiyle yıllarca binmiyor muyuz?


Yatırımlarımızı bu çocuklar üzerine yaparken, onların yanlış davranışlarına göz yumarak, aşırı tüketimlerini hoş görerek; onların değer ölçülerini daha çağdaş, tutarsız yargılarını dahil adil bulmakta kendi kişiliğimizden özveride bulunmuyor muyuz?


Sınıfındaki bilgi başarısı öğretmen ve arkadaşlarına naz, ebeveynlerine de baskı yapmasını gerektiriyormuş gibi sürüp giderken; hangimiz bu davranışların basitlik olduğunu söylüyoruz?


Ve yarış taylarımız koridor bir çayırda dolu-dizgin koşturuyor.


Mesafesini bizim belirlediğimiz ipi göğüslediklerinde çocuklarımız ne yapacaktır?onları yukarıdaki amaçlara yöneltmek için hiçbirşey yapmadığımızdan kendi aralarında sınıflanacaklardır. Bu, ana-babadan kopma demektir.


Yaşından, yaşının gerektirdiği yaşayışından kopuk yetiştiğinden, on yaşında yapamadıklarını otuzunda yapmaya kalkacaktır.


“kazın ayağı hiçte öyle değilmiş” diye gerçeği kavrayacağı güne kadar kendisini dev aynasında, başkalarını bataklık suyunda görecektir.


Yarış sürecinde sağına soluna bakamadığından toplumunu iyi tanımayacak, onlar hakkında karşılaştığı her durumda peşin hükümlü olacaktır.


Daha pekçok olabilecek olumsuzlukları sıralayabiliriz.


Bir İngilizce ağırlıklı öğretim için, milli eğitimimizi rafa kaldırmak yanlış, hem de çok yanlıştır.


Bu yoldaki başarının cüce mutluluğu, kişiye ve topluma dev mutsuzluklar doğuracaktır.

 
Toplam blog
: 119
: 629
Kayıt tarihi
: 01.10.08
 
 

Eğitimci- Gazeteci-Yazar İlköğrenimini Emirdağ'da, ortaöğrenimini Bolvadin, Eskişehir, Afyon'da..