Yarısı tamam, öteki tarafı değil…

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Irak’a ziyaret gerçekleştiren Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, bu ziyaret ile neyi amaçladığı konusu, geniş tartışmayı ve yorumu gerektirir. Çünkü bu türden dış ziyaretlerin ülkeler açısından önemi vardır.

Örneğin Irak’ta bir “Bağdat yönetimi” vardır, bir de adı tam olarak netleşmese de “Federe Kürt Devleti” vardır. Bunun dışında, azınlıkları saymazsanız, “Şii” ve “Sünni” gerçeği var.

Başbakanın uyguladığı “Ziyaret” yol haritasında bu gerçekler dikkate alınmış görünüyor. Bu boyutundan baktığımızda, gelecekte ziyaretin Türkiye’ye ne kazandıracağı veya kaybettireceğini zaman gösterecek.

Bir zaman, bölgesindeki PKK’lıları teslim etmesi yönünde yapılan çağrılara “Bir kediyi bile vermem” diyen, Türkiye’deki sözde “Kürt sorununun “ çözümü için Diyarbakır’ı işaret eden ve buna benzer daha nice densiz lafları söyleyebilen Mesut BARZANİ’nin karşısında “Bölgenin lideri” görüntüsü vermeye çalışarak şöyle söze başlıyor.

“Ekonomik kalkınmanın demokrasiyle, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesiyle, kardeşlikle paralel gitmesini son derece önemsiyoruz. İç huzur yoksa, güvenlik yoksa, adalet mekanizması işlemiyorsa, orada ne ekonomik, ne sosyal kalkınmadan bahsedilemez.”

Bu sözler söylendiği gibi anlaşılmak üzere elbette aklı başında herkesin altına imza atacağı sözler, burası doğru…

Sözlerine şöyle devam ediyor başbakan…

“Son 8 yılda Türkiye içinde kardeşliği yücelterek ekonomiyi büyüttük. Türkiye içinde dayanışmamızı güçlendirerek, dış politikamızı daha güçlü hale getirdik. Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını azaltmak için, Doğu ve Güneydoğu’da tarihimizin en büyük yatırım seferberliğini başlattık. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiyle ileri demokrasi, daha geniş hak ve özgürlükler noktasında tarihi adımlar attık. Şu anda, Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olduğu bu bölgelerde, yılların ihmalini ortadan kaldırıyor, inkâr politikalarına son veriyor, devlet-millet kaynaşmasını daha güçlü hale getiriyoruz.”

Ne yazık ki bu sözlerin gerçeklerle uzaktan yakında ilgisi yok…

Son 8 yılda kardeşliği yüceltmediniz, aksine insanları ayrıma tabi tuttunuz…

Dış politikada ne durumda olduğumuz, son Mısır ve Libya olaylarında bizim ülkemizi “Masaya” bile davet edilmediği göstermektedir. Yine “NATO’nun” yetkisiz, kullanılır askeri ve ülkesi olduk…

Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını kaldırmak bir yana, yandaş olan ile olmayan arasında fark yarattınız.

Önce “Kürt açılımı” dediniz, olmadı “Demokratik açılım” dediniz, elinize yüzünüze bulaştırdınız. Baktınız olmadı, seçim yaklaşınca adı “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiyle ileri demokrasi, daha geniş hak ve özgürlükler noktasında tarihi adımlar attık” mı oldu?”

BDP’liler ile PKK’lılar seçim öncesi önünüze şartlar koyup “Sivil itaatsizlik” diye bir eylem başlatırken, siz ne zamandır “Şu anda, Kürt kökenli vatandaşlarımızın yoğun olduğu bu bölgelerde, yılların ihmalini ortadan kaldırıyor, inkâr politikalarına son veriyor, devlet-millet kaynaşmasını daha güçlü hale getiriyoruz” oldunuz?

İktidar olduğunuz günden beri, geride kalanların hepsini inkar ettiniz, milleti ayrıştırdınız, ekonomiyi iyiye götürmediniz, gerçekleri sakladınız…

Velhasıl, başarılı olamadınız…

Millet bunu görürse, görebilirse…

Ya da uygulamakta olduğunuz baskı rejiminin altında kalmazsa…

Sanırım sandıkta cevabını verecektir…

30 MART 2011