Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
Mizah
 

Yarışma programlarını severmisiniz?

Yarışma programlarını severmisiniz?
 

Yakın zamana kadar yarışma programları deyince aklımıza bilgi yarışmaları ve para ödülleri gelirdi. Şimdiki programların içeriği çok değişti. Popstar türü yarışmalardan tutun da buzda dans gibi yetenek isteyen yarışmalar ön plana çıktı. Yarışmalardan çok yarışmacılarla juri üyeleri arasındaki tartışmalar rating yapmakta. Bir de yarışmacıların kutularını açtırdığı bir program var. En son para ödüllü bilgi yarışması ise aklımda kaldığı kadarıyla "Kim 500 milyar ister" adlı yarışmayla halen devam etmekte olan passaparola adlı yarışma.

Yıllar önce İngiltere'de balayı adlı bir program izlemiştim. Daha sonra aynı program Türkiye'de Saklambaç adıyla yayınlanmıştı. Yarışmayı Nurseli İdiz sunuyordu. Yalnız ödüller biraz farklıydı. Bir erkek, üç kız arasından veya bir kız, üç erkek arasından birini yüzlerini görmeden paravan arkasından sadece sorular sorarak seçiyordu. Türkiye'deki programda seçen kişi seçtiği kişiyle bir akşam birlikte yemeğe gidiyorlardı.

İngiltere'deki programda ise seçen kişi ile seçilen kişi 1 hafta birlikte yeni evliler gibi balayı tatiline çıkıyor ve döndüklerinde çektikleri fotoğraflarla birlikte yaşadıklarını izleyicilere anlatıyorlardı. Yani yarışma ödülü, para değil, 1 haftalık bir partnerdi.

Bazı durumlarda ise insan tahmin etmediği bir ödüle de hak kazanabiliyor. Nasıl mı?

Televizyonda müthiş bir yarışma programı varmış. Haftalarca süren herkesi heyecandan heyecana sürükleyen bir yarışma... İş gelmiş, büyük finale dayanmış. Sonuçta üç yarışmacı kalmış ayakta, ötekilerin hepsi elenmiş. Sunucu yerini almış, yarışmacılar oturmuş. Sorular başlamış. Sunucu soruyor, yarışmacılar da anında yanıtlıyor. Derken biri bir soruda takılmış. Öteki iki soruda tökezlemiş. Sonunda 100 soruyu da doğru bilen birinci, 99 soruyu bilen ikinci, 98 soruyu bilen üçüncü olmuş. Sıra, ödüllerin dağıtımına gelmiş. O güne kadar gizli tutuluyormuş ödüller. Ancak çok değerli ve çok önemli olduğu açıklanmış. O kadar...

Birden kapı açılmış. Bir otomobil... Ama öyle böyle değil. Şahane bir araba... Her yanı som altından bir otomobil... Herkesin dili tutulmuş. Yarışmacıların gözleri faltaşı gibi açılmış. "Tamam" demişler. "Birincinin ödülü olmalı"...

Fakat sunucu, herkesi daha çok şaşırtan açıklamayı yapmış:

- Bu altın otomobil, yarışmanın üçüncüsüne verilecek ödüldür.

99 soruyu bilip de ikinci olan yarışmacı bunu duyunca sevinçten yerinde duramaz olmuş. İçinden "Üçüncüye altın araba verirlerse, ikinci olan bana kimbilir ne verecekler?" diye heyecenlanırken... Kapıda bir servis arabası görünmüş. Tekerlekli araba... Araba gelmiş gelmiş, ikinci olan yarışmacının önünde durmuş. Üstünde şık, ufak bir paket varmış. Yarışma ikincisi "Harika bir mücevher olmalı, değerli bir taş filan" diye düşünürken.... Sunucu paketi almış, açmış. O da ne? Bir kek!...

Herkesten çok ikinci olan yarışmacı şaşırmış:

- Bu ne? Bir kek ha? Üçüncü gelene altın otomobil... Ben yarışmayı ikincilikle bitireyim. Bana bir kek.

- Bir dakika, demiş sunucu, izin verin de söyleyeyim. Bu bir kek... kek ama... majeste kraliçemiz tarafından elleriyle yapıldı.

- Şimdi ben kraliçeyi de...

...deyince yarışmacı... Sunucu atılmış:

- Haaa, o birincinin ödülü, efendim.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..