Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '07

 
Kategori
Blog
 

Yarışmak ya da yarışmamak...

Yarışmak ya da yarışmamak...
 

Tık'lama yarışı, özel hayatları anlatma ve okuma merakı, futbol, siyaset, fal derken... iş geldi "yarışmaya" dayandı. Hangi yarışmadan mı bahsediyorum? Milliyet Blog yarışması'ndan...

Her yarışmada olduğu gibi, bu yarışmada da kazananlardan çok kaybedeblerin olacağı açık. Ama kimdir kaybeden?

Bence "okurlar açısından", "Editör'ün Seçtikleri" sayfası çok önemli bir boşluğu dolduruyor ve okuru yönlendiriyor.

"Harcı sağlam", "üslûbu kendine has" yazılan denemelerin, belli bir etkisi de oluyor okunma üzerinde.

Yazılarımın çok okunup okunmaması hiç umrumda değil, hiçbir zaman da olmadı.

"Okuyana birşeyler vermesi" gibi bir isteğim de yok ama bu gerçekleşiyorsa, mutlululuğum artar. Ama yalnızca bu kadar, fazlası değil. Ne az okunmak beni üzer, ne çok okunmak sevindirir. Ego'mu Ankadar'da bıraktım.

Bana yorum yazan değerli bir arkadaşım, MB'de puanlandırma sistemi olsa 10 puan vereceğini söylemişti. Ben de "İyi ki pualandırma yok" demiştim.

Çünkü insanı tanıyoruz artık. İnsanların çoğu, böylesi kirlenmiş bir dünyada, dostluktan çok düşmalığı sevdiği için bilerek 1 puan verecek, şayet direkt mesaj yayımlatabilse, sık sık tenkit edecektir...

Şimdi Milliyet Blog'da yapılacak bu okunma yarışması da sanılmasın ki "en iyi"leri belirleyecektir. Hayır, tıpkı popstar yarışmalarında olduğu gibi, akrabası, bilgisayarı, desteği çok olan okunacaktır benim tahminime göre. Yarışmalar doğaları gereği "para ve hediyeleri" zorunlu kılarlar ki, bu da bence Kapitalist sistemin bir vurgusudur.

Sonuç olarak her şeyin içi boşaltılır...

Bir nevi okurlar değil, "iyi reklam yapanlar" yarışması olmaz umarım bu iyi niyetli girişim...

Bugüne kadar nette pek çok gruba yazmama rağmen hiçbirinin MB'da yazdığımdan haberi yoktu doğrusu. Hâlâ da yok... Çünkü okunmak için güvendiğim bir şey yok "yazdıklarım" dışında.

Bugüne kadar gelen yorumların tamamı (bir kaç seviyesiz yorum dışınd) yapıcı, olumlu eleştirilerdi ki, seven sevmeyen, beğenen beğenmeyen tüm okuyanlara çok teşekkür ederim. Bundan böyle aksi gerekmedikçe "denemelerime" yorum almayacağım ve doğal olarak cevap yazamayacağım... Ama şahsi adresime (ersanercelik@yahoo.com) yazan herkesi okuduğumu ve yanıtladığımı bilmenizi isterim.

Ama ben birinci de olsam sonuncu da olsam, "yarışmam".

Benim yarışım kendimle olurdu, "eğer yarışsaydım"... Tıpkı diğer koşanlara değil, yalnızca kendi elindeki klinometreye bakıp koşan o Kanadalı atlet gibi...

Hiçbir öğretiye, hiçbir klasmana dahil değilim. Hiçbir akım, hiçbir sınıf, hiçbir ekol beni erekte etmez. O kadar büyük insan olduğum için değil, hiçbir yere ait olmak istemediğim için...

Herkesin herkesleştiği bir yüzyılda, her tanım bir kıskaçtır. Bense akıp gitmek istiyorum su gibi, her şeyi deneyerek...

Beni mutlu eden şey, insan biriktirmek, paylaşmak, sevgiyi büyütmek... Sizlerden öğrenmek... Editörlere bu denli çabaları için teşekkür ederim ve bu iyiniyetli girişimde umarım çok iyi denemeler yazılır ve herkes bol bol okunur. Ben yalnızca kendi düşüncelerimi yazdım, sizin tamamen zıttını düşünmeniz kadar olağan bir şey de olamaz...

Bense kendimi sınırlayamam. Sadece okur ve elimin döndüğünce yazarım...

Bu saatten sonra hayatım öyle bir hız almış ki, fren yapsam da duramam...

Not: Bu blogun isminin ve içeriğinin yanlış anlaşılacağını düşünerek, bir kaç değerli büyüğümün de uyarısıyla (ki isminden dolayı, yazıyı hiç okumdan fikir sahibi olanlar çıktı...) değiştirdim...
 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..