Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '09

 
Kategori
Eğitim
 

Yarıyıl tatili ve aile

YARIYIL TATİLİ VE AİLE


Bir yarıyıl tatili daha geldi çattı. Eğitim-öğretim yılı içerisinde gerek bayram tatilleri gerekse yarıyıl tatili, öğrencilerin ruh dünyasında, her zaman coşkulu, sevinçli ve bir o kadar da iç huzuru artırıcı duyguların yaşanmasını sağlayan zaman dilimleri olmuştur. Büyük bir maratondan sonra, -özellikle sınavlara hazırlık dönemini yaşayan öğrencilerde- öğrencilerin iple çektiği bir şarj zamanıdır tatiller.

Hepimiz öğrencilik yıllarımızı şöyle bir gözümüzün önünden geçirdiğimizde, tatillerin yaşamımızda bıraktığı izleri hatırlarız. O günkü imkânlar doğrultusunda kurduğumuz hayalleri bu günkü gibi hatırlarım. Dolayısıyla tatillerde öğrencilerin sevinmeleri ve kendilerini mutlu hissetmeleri normal bir davranıştır. Tatiller duygusal yoğunlaşma olarak düşünülmeli, yadırganmamalıdır.

Tatiller, çocuklarda ayrı bir beklenti velilerde ise farklı bir beklenti yaratır. Yıl içerisindeki bayram tatilleri ve yarıyıl tatili, öğrencilerin ve velilerin dinlenmesine bir vesile olduğu kadar, aynı zamanda da aile bireylerinin her zamankinden daha çok birlikte vakit geçirmelerine ve yoğun yaşanan günlerde fırsat bulunamayan birtakım aktivitelerin de gerçekleştirilmesine imkân sağlamaktadır. Bu imkânı çocuklar, arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirme ve oynama olarak planlarken, anne-babalar da genellikle, çocuklarının tatillerde rehavete kapılabilecekleri endişesiyle ya da tatili, düşük olan notların düzeltilmesine bir fırsat sayarak, çocuklarına ders çalışmaları ve kitap okumaları konusunda sürekli telkinde bulunarak değerlendirmek isterler. Bu beklentiler masumane beklentiler olmakla birlikte aslında korkuların ortaya çıkardığı sonuçlardır.

Ders konusundaki sürtüşmelerin tatile taşıması yanlıştır.

Tatil, adı üzerinde bir dinlenme seansıdır. Kafalarımızdaki fazlalıkları atmak, beynimizi dinlendirmek, planlarımızı yapmak ve bir sonraki dönemde hayatı daha verimli yaşamak için değerlendirilmesi gereken sürelerdir tatiller. Elbette tatilin tamamında yan gelip yatılmamalı, tatili sürekli oyunla geçirmemelidir insan. Tatil, aynı zamanda bir muhasebe zamanıdır da.

Ebeveynler, tatili genellikle çocukların kırık notlarını düzeltmeleri için bir fırsat olarak görürler. Onbeş tatil onlar için bir fırsattır. Olaya tersinden bakarsak bu düşüncedeki bir ailenin ferdi olan çocuk için bu düşünce tarzı bir işkencedir. Görünürde bu düşünce ve bu düşünce doğrultusunda sarf edilen sözler çocuğun iyiliği için söylenmiştir ve doğrudur. Ancak bu konuyla ilgili olarak çocuğun olumlu bir davranış geliştirebilmesi ve tatili bu şekilde değerlendirmesi, velinin istediği tarzda verim alması mümkün değildir. İyi niyetli anne-babanın yaklaşım tarzı, üslubu, aile ile çocuğun arasındaki iletişimin ve samimiyetin kalitesi ve çocuğun içinde bulunduğu psikolojik durum bu düşüncenin gerçekleşmesine mani olacaktır.

Birçok ailede öğrencinin ders çalışma alışkanlığına ilişkin sorunlar yaşanır. Aileler çocuklarına ısrarla; "ders çalışmıyorsun!", “az ders çalışıyorsun!”, “bu çalışmayla sonuç alamazsın!” yaklaşımında bulunmuşlardır. Çocuklar da buna mukabil "çalışıyorum, daha ne yapabilirim!" gibi karşı tavır sergilemiş olabilirlerdir. Bu tavırlar toplumun ortalama eğitim anlayışını yansıtmaktadır. İşten kafasını kaşıyamayan ailelerin bilinçli bir yaklaşım sergileyemeyecekleri aşikârdır. Onlar için ders başında geçirilen zaman ve karne notları önemlidir. Bu tavırların ise çocuk nezdinde anne ve babanın etkinliğini azaltacağı aşikârdır. Bu kısırdöngü yarıyıl tatiline de yansır ve "ders çalışmayla ilgili sürtüşmeler" tatilde de devam ederse bundan her iki taraf da zararlı çıkar. Ebeveynler kendi penceresinden haklı olarak(!) çocuklarına yarıyıl tatili süresince; "ders durumunu görüyorsun, ona rağmen hâlâ kitabını bir kere bile açıp bakmıyorsun!" şeklinde yaklaşacaklar. Buna mukabil çocuklar da "bari tatilde dersten bahsetmeyin, biraz dinlenmek benim de hakkım!" diyecektir. Burada klasik ebeveyn anlayışına göre düşünüldüğünde tembel çocuk tatili hak etmemiş oluyor. Ancak çalışkan çocuk da tembel çocuk da tatili kendileri için planlamışlardır. Bu tür davranışta bulunan aileler maalesef bir sonraki dönemi de kaybedeceklerinin farkında değiller. Oysa bu tarz diyaloglarınızı ve çocuğunuzun üzerindeki olumsuz etkinliğinizi, yarıyıl tatilinde geçireceğiniz nitelikli birlikteliklerle aşabilirsiniz. İşin aslı, tatilin amacı da budur.

Tatil, ailede iyi ilişkilerin geliştirilmesi, problemlerin çözüme kavuşturulması için bir fırsat olarak düşünülebilir. Çocuğunuzun derslerindeki başarısızlığı, işinizde geçirdiğiniz stresli ve yorucu günler ya da iletişim kurmadaki kişisel problemleriniz gibi sorunlardan dolayı aile içinde yaşadığınız olumsuzlukları, tatili vesile yaparak azaltmanız mümkündür. Çocuklarıyla iletişimleri ve diyalogları sağlıklı ve olumlu olan ebeveynler ise yaşanan güzellikleri daha da zenginleştirebilirler.

Tatilde yapacağınız birçok aktiviteyi, çocuğunuzla birlikte planlayabilir ve bunları ailece gerçekleştirebilirsiniz. Böylece dönem içerisinde yaşadığınız birtakım sorunları çözüm yoluna koymuş, çocuklarınıza bir türlü kazandıramadığınızı düşündüğünüz güzel davranışları da bu vesileyle kazandırmaya başlayabilirsiniz. Burada önemli olan, anne ve babanın kendi çocuklarıyla aynı mekânda bulunması değil, birlikte birtakım güzel davranışları gerçekleştirmek, birbirini anlamak ve ortak hedefe birlikte koşmanın temellerinin atılmasıdır. Amaçlanması gereken nihai hedef ise "aile üyelerinin birbirlerine olan aidiyet duygularını pekiştirmek, iletişimde oluşan kısırdöngülerin sona erdirilmesi ve aile bireyleri arasındaki içtenliğin ve samimiyetin artırılması" olmalıdır.

Çocuğunuzun şahsiyet gelişimine katkıda bulunmalısınız.

Hayat bir koşturmadır sürüp gidiyor. Her gün sabah erken kalkıp işi olan işine yetişmeye çalışırken, çocuklarımız da sabah okul, cumartesi pazar dershane yollarına düşüyor. Sofralarda birlikte yemek yeme, oturup sohbet etme maalesef tarihe karıştı. Bu ortamda sağlıklı ilişkiler geliştirme, aidiyet duygusu, birbirini anlama söz konusu olamıyor. Oysa eskiden aile eğitimi, çocukların şahsiyet kazanması geniş ailelerde sofrada kazanılırdı. Bunda dede ve ninelerin katkısı azımsanmayacak ölçülerdeydi. Tatiller bunları anlamak için önemli fırsatlardır.

Ev içerisinde tüm bireylerin katıldığı bir kahvaltı, bir akşam yemeği her ailenin özlemidir. Çocuğunuzun okulu ve dershanesi, sizin işleriniz, güzel bir sabah kahvaltısında bir araya gelmenizi mütemadiyen engellemiş olabilir. Belki de tatil boyunca evinizde tüm aile üyeleriyle birlikte yapacağınız kahvaltılar, akşam yemekleri birbirinizi anlamak için birer fırsat olacaktır. Orada gerçekleştireceğiniz empatiler çocuğunuzdaki agresif davranışlara son verecektir. Okul dönemi içerisinde ders çalışmama alışkanlığından dolayı defaatle tartıştığınız ve söz geçiremediğinizi düşündüğünüz çocuğunuzla, güzel diyaloglar kurarak ders çalışma alışkanlığı edinmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Çocuklara rüşvet vererek adam olmalarını beklemek yanılgıdır . Rüşvet rüşveti doğurur, rüşvetle yola gelmez çocuklar. Rüşvet hayvanlara mahsus bir olgudur. Oysa insan anlaşılmak isteyen bir canlıdır. İnsan anlaşıldığını gördükçe, birey olarak farklı olduğu anne babası tarafından fark edildiği ölçüde başarılı olur. Ailede kendisisinin de bir değeri olduğu, aileye bir katkısının olabileceği hissi çocukta uyandırıldığı ölçüde çocuk başarılı olur. Tatil bu hisleri uyandırmak veya güçlendirmek için bir fırsattır. Bunun için çocuğunuzdan yardım isteyip, size ne kadar yardımcı olduğu hissini ona yaşatmanız, belki de olumsuz diyaloglar yaşamanıza bundan böyle mani olacaktır. Bir baba olarak çocuğunuzla birlikte okuyacağınız ortak bir kitap, her gün vermiş olduğunuz nasihatlerden çok daha etkili olacaktır. Çocukların okudukları kitapta bulacakları motivasyon içerikli güzel cümleler, onların zihinlerinde ders çalışmaya ilişkin olumlu tesirler bırakabilir. Televizyonda birlikte izleyeceğiniz bazı programlar, açık oturumlar, yardımlaşma duygusunu aşılayan belgesellerle çocuğunuza yardımseverlik duygusunu aşılayabilirsiniz. Sağlıklı kanallardan çocuklarınıza haber izlettirme onun kişisel gelişimi için önemlidir. Özellikle ruh sağlığının bozulacağından korkmadan dünyadaki savaşlardan etkilenen çocukların durumundan haberdar olmaları da çok önemlidir. Burada insani duyguların gelişmesi, yardımseverlik özelliklerinin gelişmesi için harçlıklarından yardımda bulunmalarını sağlayın. Hayatın dost pembe olmadığını anlatmayın, anlamalarına katkıda bulunun. Bu onlarda kişilik gelişmesine katkıda bulunacaktır. Bu güzel hasletleri kazanan çocuklar dünyanın neresinde olursa olsun kişisel başarılarını gerçekleştirirler. Başarı, sadece notla gerçekleştirilemez. Alt yapısı sağlam olmayan gençlerin okul başarısının istenilen düzeyde olamayacağı bir gerçektir.

Yapılması gerekenleri Amerikan kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi maddeleştirmek istemem. “On seansta mükemmel insan yetiştirmek!” aklın yolu değildir. İnsan samimi olduğu sürece içten davranışlarla aile düzenini oluşturur ve aile içi iletişimi kurar. Benim burada vurgulamak istediğim asıl düşünce; tüm aile bireyleri için yarıyıl tatilini bir fırsat bilip, bu tatili nitelikli ve herkesin katıldığı aktivitelerle zenginleştirmek, sağlam bir aile dinamiği oluşmasına katkıda bulunmaktır.

Sevgili gençler;

Tatiller, insanın tamamen inzivaya çekildiği (her şeyden el etek çekmek) zamanlar değildir. Tatiller, yeni fırsatları kovalamak için enerji depolamak zamanlarıdır aynı zamanda. Elbette bol bol dinleneceksiniz. Ancak geçmişin de bir muhasebesini yapmalı, yanlışlarınızı tespit edip bunları nasıl düzeltirimin cevaplarını aramalısınız. Karneleriniz düşük olabilir, orta şekerli olabilir. Hiçbir zaman en iyisi olunamaz. Ancak hedef her zaman iyinin peşinde koşmak olmalı. O da inançla olur. Tatili; inanç tazelemek, aile ilişkilerini geliştirme, gereksiz alışkanlıklardan uzaklaşmak için bir fırsat bilmelisiniz. Üzerinizdeki fazlalıkları atmanın bir fırsatıdır tatil. Sağlığını kaybetmeden oyun oynamak, gezip dolaşmak, sinemaya gitmek elbette bir ihtiyaçtır. Ama unutmayın ki en büyük ihtiyaç kitap okumaktır. Tatilde kitap okumayı ihmal etmeyin. Çünkü Yaratanın insanoğlundan birinci isteği okumaktır.

Sınav yılı olan öğrencilerin dinlenmesi doğal olarak biraz daha az olacaktır. Siz SBS ve ÖSS öğrencileri asıl dinlenmeyi Haziran ayından sonraya ertelemek zorundasınız. Kimse istemez sizin durumunuzda olmayı. Ama hayat bu, bundan kaçamazsınız. Çalışma alışkanlığınızı, çalışma düzeninizi aksatmayın. Hatalarınızın, yanlış alışkanlıklarınızın muhasebesini bir daha yapın. Şu anda bulunduğunuz seviyeyi iyice analiz edin. Hedefe ne kadar yakın veya uzak olduğunuzu araştırın ve yeni planlarınızı ona göre yapın. Çok soru çözerek değil eksik bilgilerinizi gidererek gününüzü geçirin. Ama şunu da ihmal etmeyin. Sağlığınızı tehdit edecek şekilde çalışmayın. Mutlaka sizin de dinlenmeye ihtiyacınız vardır. İkinci dönem hem beden hem de ruh sağlığınız yerinde olmalı. Özellikle beslenme alışkanlığına dikkat edin. Yemek ve uyku ihtiyacı giderilmemiş bir bedenin iş görmesi, böyle bir bedende bulunan beynin ilim öğrenmesi mümkün değildir. Bu tatilin tüm aile ve çocuklara bir şeyler katması dileğiyle. İkinci yarının tüm öğrencilere başarı getirmesi dileğiyle iyi tatiller.

Kimya Öğretmeni

İsmet YALÇINKAYA

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..