Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '16

 
Kategori
Güncel
 

Yaş, sümük furyası

Yaş, sümük furyası
 

Yarım asırlık ömrümde dün akşam bir ilke daha şahit oldum. Genel Kurmay Başkanımız bir konuşmada duygu seline kapılarak göz yaşlarını tutamamış. Parmaklarının ucuyla göz yaşlarını silmeye çalışıyor.

Konuşan malum Sayın Cumhur Başkanı. Biz bu tabloya geçmiş yıllardan alışığız. Başbakanlığı dönemlerinden itibaren konu siyaset olunca oldukça duygulu konuşmalar yapar. Hele onu dinleyen bir devlet erkanı vardır ki sorma gitsin. O konuşur onlar yaş sümük birbirine karışırlar.

Mısırda ölen esma için, Gezide tacize uğradığını iddia eden baş örtülü hanım için vs . toplu şekilde ağlama seanslarına girenlere şahit olduk. Fakat ben bu zamana kadar bir siyasetçinin konuşmasına ağlayan Genel Kurmay Başkanı görmedim. Bir ilki yaşadım.

Diyeceksiniz ki bunda ne var? Teröre şehit verilen askeri için, polisi için göz yaşı dökemez mi?

Evet dökemez!

Bir siyasetçinin göz yaşına tahammül ederim. Fakat Ordunun başındaki bir komutanın göz yaşı dökmesine ne tahammül ederim nede onaylarım. Hele onu ağlatan bir siyasetçi ise asla…

6 haziran seçimlerinden önce ülkemizin güzide siyasetçilerini Kürt sorununu çözme babında bir ÇÖZÜM süreci çabasında gördük. Bu süreçte yazılanlar çizilenler, konuşulanlar hepsi her kesin bilgisinde.

Terörün ülkeyi terk edeceğinin söyleminin ardından , teröristlerin konvoylar halinde ülkemizi terk ettiğini yazan çizen, görsel basında manşetler halinde yayınlayan yandaş gazete ve yayın organlarını gördük. Bu süreçte valiliklere, milli istihbarat teşkilatına gelen ihbarları biliyoruz. Terörün ülkeyi terk etmek yerine şehirlere indiği buralara silah ve mühimmat yığınağı yaptığı ihbarları geldiği, hatta pkk örgüt militanlarının askeri kışlaların önünden konvoylar halinde geçtiği bilgisini yürütmeden sorumlu devlet organına istihbarat bilgisi geldiğini de biliyoruz. Her gün yüzlerce istihbarat bilgisi gelir. Fakat bu bilgiler ne iktidarı nede kamu oyunu harekete geçirir.,.

Duyarlı halkın ve siyasilerin ikazlarına rağmen söylenen en malum söz;
“BAK ŞEHİT CENAZESİ GELİYOR MU?”

Peki 6 Haziran seçimlerinden sonra gelen şehit ve gazi haberleri neyin nesidir? Kimin sorumluluğudur?

Dünkü medya haberine göre;

“Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre ; 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren bugüne kadar PKK'lı teröristleri etkisiz hale getirmek için düzenlenen operasyonlarda 296 asker, 178 polis ve 9 geçici köy korucusu şehit oldu.

Operasyonlarda 1568 asker, 1257 polis ve 34 geçici köy korucusu yaralandı. Operasyonlarda toplam 483 güvenlik görevlisi şehit olurken 2859 güvenlik görevlisi ise yaralandı.”

Hadi bakalım… Hani “ŞEHİT HABERLERİ GELMİYORDU”

Bu şehit ve yaralılardan kim sorumlu? Sokakta yürüyen Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma mı?

Evet elbette te onların da sorumluluğu var. Bu ayrı bir konu. Sorumlu oldukları yer ve zamanda gerekli vatandaşlık görevlerini yapsalardı gelinen noktanın bu olmayacağı aşikardı. Bu gün her türlü bedeli yine sandıkta doğru sınav vermeyenler ödemektedir? Bu yüzden de asıl ders çıkarması gereken Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatmadır. Yani halktır.

Siyasi sorumlular her zamanki gibiler. Yaşananlardan asla kendilerine pay çıkarmıyorlar. Çok iyi seneryolar yazarak bunları hem meydanlarda hem de buldukları her ortamda duygu katarak milletin hem anasını hem de Genel kurmay başkanını bile ağlatabiliyorlar.

Her gün bombaların patladığı, şehit haberlerinin geldiği bir ülke olmanın sorumlusu olan kimse yok mu? Dün “ Bak şehit haberi geliyor mu?” diyenlerin vicdanları rahat mı? Tuttuğunuz iktidarın sözde dindar olması size ne kazandırdı. Düne göre daha mı dindar oldunuz? Daha sık camiye gider mi oldunuz? Kul hakkı yemeyi mi bıraktınız? Cebinize daha çok para mı  geçiyor? Ekonominiz mi düzeldi? Akrabalarınızla, eşinizle dostunuzla ilişkileriniz çok iyi düzeye mi geldi.

Nedir sizi sessizliğe gömen?

Yoksa dünyayı boş verdinizde ahiretinizi mi garantiye aldınız?

Neden sormuyorsun

Eyyyy devleti yöneten oy verdiğim iktidar sahibi!!!

“BUNCA SİLAH VE MÜHİMMAT BU ÜLKE TOPRAKLARINA NASIL GİRDİ? SOKAKLARA, CADDELERE,EVLERİN ALTLARINA , YOLLARA, MEZRALARA TONLARCA BOMBA TUZAKLARI KURULURKEN, SERSERİ MAYIN GİBİ TONLARCA BOMBA YÜKLÜ ARAÇ ETRAFTA DOLAŞIRKEN NEREDEYDİN? SENİN MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATIN, İÇ İŞLERİ BAKANIN, ASKERİN, POLİSİN NEREDEYDİ? NE İŞLE MEŞGULDÜ?

Hadi sorsana ! Neden soramıyorsun? Yoksa dindar liderinize bu soruyu sorarsanız dinden mi çıkarsınız?

Hiç boşuna debelenmeyin. Kamusal alanda vicdanı bir kenara koyanların yaptığı her türlü vicdansızlıklara, yolsuzluklara, kul hakkına onay veren herkes onlarla beraber sorumludur.

Sizi ne kıldığınız namaz, ne de tuttuğunuz oruç kurtarmayacaktır.

Dilerim YÜCE ALLAH  bu mübarek RAMAZAN AYINDA hepimize akıl, fikir versin.
Yoksa bu gidişle halimiz harap.

Fikret Bayrak

 
Toplam blog
: 39
: 366
Kayıt tarihi
: 27.11.14
 
 

1966 yılında Giresunda doğdu, Bulancak Ticaret Meslek lisesinde okudu ve Anadolu Universitesi İşlem..