Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '12

 
Kategori
Anılar
 

Yaş aldıkça çocuk olmak ister insan...

Hadi gelin çocukluğumuza gidelim. Bizim mahallemize, “bizim mahalle” dedigimiz yere.

O kartopu oynadığımız, papatyalar topladığımız yere. “Bizim”  kelimesini tüm içtenliğiyle kullandığımız, benimsediğimiz bizim mahalleye. İçinde yaşadığımız, büyüdügümüz, çocukluğumuzu bıraktığımız mahalleye.

Hani ondan sonra başka hiç bir yere diyemediğimiz, bizim mahalleye. Beraber uçurtma uçurduğumuz, koştuğumuz, ağladığımız, dizlerimizin yara olup olup  iyileştigi bizim mahalleye. Hani o yaşlarda bize çok büyük gelen, bütün dünyanın o kadar olduğunu sandığımız, herşeyin bizim etrafımızda döndüğü “O” mahalleye.

Evcilik oynarız yine, dışarıya sereriz kilimleri, sen bana gelirsin çay içmeye, ben sana. Her gelen geçen selam verir, gülümser yine bize. Tanıdık amcalar şeker alır belki yine, tanıdık teyzeler kek getirir oyunun ortasında. Afiyetle yediğimiz ve tadına bir daha hiç rastlayamayacağımız, hiç bir paranın alamayacağı kadar lezzetli kekler.

Sokaktan eve, yazın ezan sesiyle girelim, kışın hava kararınca yine.

Pazara gidelim annemizin elinden tutup. Bir çocuk “limoooooon ” diye bağırsın, biz şaşkınlıkla bakalım çocuğa.

Annem sorsun yine “hangisi ıspanak, hangisi semizotu?” diye. Biz bilemeyip, kıkırdayalım yine.

Dondurma yiyelim yaz akşamları yürüyüş sonralarında, ben yine karmankarışık alıyım, sen çilekli çukulatalı. Rengarenk ışıkları olan, dondurmacı amcadan.

Etraf mis gibi hanımeli koksun, koparıp içindeki balların tadına bakalım sırıtarak.

Sek sek oynayalım, ip atlayalım. Sıkılınca zillere basıp kaçalım. Bastonlu beyaz saçlı amca kovalasın bizi, biz gülme krizlerine girelim koşarken.

 Elmayı yarım yiyelim, cekirdeğine kadar kemirmeden. Dolmanın biberlerini çıkaralım, sıkıştırıp tabagın kenarına koyalım yine. Okula yürüyerek gidelim, cesurca el ele.

Kışın bütün mahalle çocukları toplanıp yılın en büyük kardanadamını yapmaya çalışalım. Sen havuç getir, ben kömürden iki tane göz. Sonra birimiz atkısını çıkarıp taksın, kardanadamımız üşümesin diye. Donalım, soğuktan ellerimizi hissetmeyene, ayaklarımızı hissetmeyene kadar. Burnumuz buz kessin.

Yine çok çukulata yedigimiz için azar işitelim annemizden, bizi bir tek azarlayan annemiz olsun.

Yaz akşamları bütün mahalle biber kızartması koksun, kim yaptıysa bir tabak komşusuna götürsün, koktu diye.

Kandillerde helva dağıtalım yine ve gelenlerin hepsinin tadına bakalım birer birer.

Stres bizden uzak olsun. Kurduğumuz cümlelerin içine hiç girmesin yine. Bunalım, dert, tasa bilmeyelim hiç.

Tek derdimiz oyun ve çukulata olsun.

Annem yine radyoda çalan sarkıyı mırıldansın, sözlerini yanlış söylesin, sonrada  hoş kahkahasını atsın. Her yanım çiçek açsın.

Elektrikler kesilsin bazen, tüm çocuklar sözleşmiş gibi balkona çıksın bağıra bağıra şarkı söylesinler. Geceye karışsın çocuk seslerimiz.

Sabah okula gitmek zor gelsin, sıcacık yatagı bırakıp çıkmak istemeyelim. Annem saçımı tarasın, ben acıyor diye aglayayım.

Annem kızsın birşeylere “büyüyünce anlarsın, evladın olunca anlarsın” desin cümlelerinde.  Bende “amaaan anneee” diyip anlamış gibi yapıp, hiç bir şey anlamayayım.

Hiç kötü şeyler gelmesin akıllara, kötü şeyler yaşanmasın hiç. O küçücük mahallede küçücük çocuklar olarak sonsuza dek mutlu mesut yaşayalım. Ne biz büyüyelim ,ne gidenler olsun, nede ölenler.

Hadi gelin mahallemize gidelim, bizim mahallemize, çocuk mahallemize.

Not: Sevdim ben bu eskidenleri yazmayı :)  Beğenerek okumanız dileği ile.

Sevgiyle

Arzu Akar

 

 
Toplam blog
: 9
: 531
Kayıt tarihi
: 13.12.11
 
 

Miami'de yaşıyorum.  Yazmayı ve okumayı çok seviyorum. Türkiye`de uzun yillar muhasebe ve f..