Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaş ilerledikçe dualar uzuyor!

Bir telefon geliyor bazen, karşıdaki ses seni seven biri, öyle iyi tanıyorsun ki sesini, yani vurgusunu, tınısını, anında anlıyorsun yolunda gitmeyen bir şey var!

Zihin, hele ki öyle zamanlarda, trik trak işliyor; saliseler içinde senaristlere taş çıkartan senaryolar üretiyor!

******

Az biraz kaburga sancılarım nefes aldırınca, evin iflah olmaz pisliğini temizleme harekatı başlattım; ilk aradığım Hakan! “Koş gel, Pazar günü temizliğe yardım et, n’olur!”

Cumartesi akşamı anneme yemeğe gittim, “Yarın temizlik var evde, görüşemeyiz!”

Her baktığım yerde beni deli eden pislikler, kaburga sancılarıma rağmen arınacaktı en sonunda, heyyttt be!

******

Hakan gelmeden sancılarımı azdırmadan bir şeyler yapmaya başlamıştım zaten, oğlum da başladı kendi odasını toplamaya…

Ohhh, ne ala!...

******

Kapı çaldı, Hakan geldi, gülüşüyoruz temizlik ekibi tamam falan diye…

Derken telefon çaldı: Sesini çok iyi bildiğim yeğenim Berfu; sesi kırık… Teyzem, çabuk söyle, ne oldu?

“Kötü bir haberim var sana” dedi, “Anneannem…”

Ayaklarımın bağı çözüldü!

“Anneannem aradı…”

“Öldü annem!” Öldü!

“Cicianne vefat etmiş!”

******

Allahım, bu nasıl bir bağdır ki; ya da nasıl bir bencillik mi diyeyim, ilk etapta seviniyorsun! Vallaha!...

“Ohhh” diyorsun, annem sağ…

Sonra gerçeği kavrıyorsun, ahh Cicianne ahh…

Dilim döndüğü, elim yettiğince şok durumunu anlatmak istiyorum; becerebildiğim kadarıyla…

İnsanın eli ayağı kesilince kasları acayip isyanlarda; beyin bir oraya bir buraya koşturuyor! Çok garip, “Temizlik operasyonu ne olacak şimdi?” diye bir soru geliyor aklına, “Salak!” diyorsun kendine ansızın, lafı mı olur!

Anneni aramak aklına geliyor, ağlıyor!

Sen de ağlıyorsun…

Hala bilemediğim bir şey: Annem hayatta diye mi ağlıyorum, mutluluktan, annem üzüldü diye mi, yoksa Cicianne’mi kaybettim diye mi?

Oysa… Babamı kaybettiğimde dahi günlerce ağlayamamıştım…

******

Cicianne; henüz bebecikken ben, ilk kez tırnaklarımı kesmiş, dolayısıyla da o paye kendisine verilmiş ki; o vakitten bu yana adı hep “Cicianne” olarak kaldı.

Çocuklar doğurduk, büyüttük, adı hiç değişmedi…

Cicianne…

Hiç birimizi de kırmadı zaten!

Adı gibi…

******

Garip bir bencillik; itiraf ediyorum! Anneni öncelikle düşünüyorsun; bu üzüntüyü kaldırır mı diye endişe ediyorsun, tansiyonu fazla yükselir mi, kalbi kaldırır mı diye endişeleniyorsun.

Belki, nüfus kağıtlarındaki yıllar çoğaldıkça, gelen telefonlarda tanıdık seslerin kasıldığına daha fazla tanık oldukça alışmakla birlikte daha mı bencilleşiyoruz ne?

******

Oğluma anlatmak istediğim bir gerçek var, yaşı gereği anlamak istemiyor, oysa “vicdan azabı” yaşamasın istiyorum.

Ne günü belli, ne saati; sevdiğimiz, çok sevdiğimiz birilerini uğurlamamız gerekiyor; doğanın kanunu…

En can acıtan tarafı ise “vicdan azabı”!

Biraz daha fazla görseydim, keşke o gün gitseydim, keşke…

******

Neyse…

******

Annem, dün sabaha karşı bir rüya görmüş: Tüm vefat eden akrabalar yan yana dizilmişler, fotoğraf çektireceklermiş, fotoğrafçı anneme demiş ki: Siz dışarıda kalıyorsunuz, biraz daha sıkışın da, siz de sıraya girin!

“Sıraya girdim ben de” diyor annem, canı cız ediyor insanın, “Yok canım, Cicianne’nin onların yanlarına uğurlanışını hissetmişsin”!

******

Kime üzüleceğini şaşırıyor insan; öyle bir garip hal!

******

Bir Ayşe bebek dünyaya geldi, ilk yolculuğu İzmir’e oldu; ilk ziyareti babasının anneannesinin rahmete kavuştuğu yer oldu!

Öyle güzel… Öyle mutlu, huzurlu bir bebek… Şansı hep bol olsun! Pembecik dilinin ucunu ufacık dudaklarının arasından çıkartıp bir esniyor ki… Huzuru hep bol olsun!

******

Birileri geliyor, birileri gidiyor, böyle bir gerçek var…

Başımıza iyi şeyler gelsin istiyoruz hep, doğamız bu!

Oysa…

Kötü şeyler de geliyor, eninde sonunda…

Oğluma anlatmaya çalıştığım şeyleri sizlere de anlatmak isterim:

Hep var olacaklarını sanıyoruz, hep erteliyoruz ziyaretleri, oysa… Arkadaşlarımızla daha çok vakitler geçirebiliriz, Haşa, yaşı, zamanı yok bu işlerin ama, büyüklerimizi olabildiğince ihmal etmemeliyiz!

******

Konuyu nasıl toparlayabilirsem artık, toparlayamazsam, can sıkıntıma verin, her an bir vicdan azabı yanımızda bekliyor!

Gitseydim, görseydim…

Bir bencilliğimiz var ki; ne kadar üstesinden gelmeye çalışsak, bir ustanın dediği gibi, bencilliğimi, yani egomu, aştım egosu yakana yapışır!

******

Ciciannem, Fethiye Kasapoğlu, ışıklar içinde yat!

Annem, rüyan hayra olsun, daha ne uzun ve sağlıklı yaşayasın!

******

Cicianne, selam ve sevgilerimiz götür gittiğin yerde seni sevgi ile karşılayanlara… Babama, İskender Dayıya, Teyzeme, kardeşim Simten’e…

Oooo, sıralayamayacağım daha fazla…

Yaş ilerledikçe dualar uzuyor!

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..