Yasa kimin umurunda!

Bundan 3 ay önce yeni bir yere taşındık. Ve 2 ay önce de davetsiz bir misafir bize konuk oldu. Daha doğrusu benim görmediğim bir anda bahçeden içeriye izinsiz bir şekilde girdi. Biz onu, ikinci bebeği ağzında içeriye girerken yakaladık. Meğer ilk yavrusunu çoktan içeride güvenli bir yere saklamış. Bahsettiğim anne kedi ve yavruları. Anne kedi yaralıydı. Belli ki yavrularını korumaya çalışırken yaralanmış. Zaten etrafa da bakınca 2-3 tane erkek kedinin peşlerinde olduğunu anladık. Elbette seve seve kedilerin kalmasına izin verdik. Hemen bir kutu hazırladık. Anne kedi hala ürkek, bir türlü rahatlayamıyordu. Neyse saatler geçtikten sonra ve bizden de zarar gelmeyeceğine emin olduktan sonra biraz dışarıya dolaşmaya çıktığını düşündüğümüz esnada ağzında yeni bir bebeğiyle tekrar çıka geldi. Ve yine saatler geçip aynı şeyler yaşandıktan sonra 4. yavruda çıkageldi anne ağzında. Bu satırları okurken eminim gözünüzde canlanmıştır ne kadar şirin oldukları. Kesinlikle haklısınız. Henüz gözleri bile açılmamış bu tanrı misafirleri kesinlikle çok tatlılar!

Günler ve haftalar geçtikten sonra yavaş yavaş bahçeye çıkarmaya başladık. Yoldan geçen herkesin, tüm mahalle sakinlerinin göz bebeği oldular. Buraya taşındığımızda bir şey dikkatimizi çekmişti. Burada yaşayan hemen hemen herkesin bir köpeği var. Açıkcası ben daha önce hiç bu kadar çok hayvanseveri bir arada görmedim. Bunu kedilerden sonra daha iyi anladık. Zira kedileri sevmek için gelen herkesin de evinde bir veya birden çok kedi olduğunun haberini aldık. Bu inanılmaz! Biz bu şirin kedi yavrularına yaşayacakları evler ararken bunun hiç de kolay olmayacağını en başından anlamış olduk. Bir şeyi vurgulamak istiyorum; Tüm bu iyi insanların evlerinde yaşayan hayvanlar sokak kedileri. Cins kedi değiller. Herkes bizim gibi, mahallede, mahallenin sokak kedilerinin yavrularını sahiplenmiş. Sokak kedileri de çok iyi bakılıyor burada.

Mesela bizim anne kedinin ismi "Prenses"'miş. Arka sokakta yine hayvansever dostlardan bir tanesi prensesi ararken tanıştık. Merak etmişler prensesi uzun süredir apartmana uğramayınca. İnanın onu görünce çok mutlu oldular. Bizde bu vesileyle yeni dostlarla tanışmış olduk. Bu insanların bir çoğu çok duyarlı. Bu sokak hayvanları için ufak da olsa aylık belli bir bütçe ayıranlar var. Bu insanlar zengin insanlar değil.Ülkemizin geçirdiği zor günlerin etkisini, bir vatandaş olarak ben de yaşıyorum. Milletimizin ne kadar zor şartlarda ayakta durmaya çabaladığını biliyorum. Yalnızca sokakta yaşayan tüm canlıların farkında olalım istiyorum. Çok büyük yatırımlara gerek yok. Evlerimizde muhakkak çöpe attığımız yemek artıklarımız vardır. Atmayalım. Onlarla paylaşalım. Hep büyük kurumlardan bekliyoruz vatandaş olarak bir çok şeyi. Ama farkında olalım, en büyük güç aslında bizleriz. Uyanalım artık bu beyin uykusundan. Elimizi taşın altına koyalım. Devletimize güç verecek olan bu toplumun milleti. İşte bu mahalle bunu yapmaya çalışıyor. Tam bir imece usulü var sanki. Sakinlerinden veterinerine kadar. Kimse karşılık beklemeden insanlığını sessizce yapıyor. Ve inanın herkes çok huzurlu.

Şu ana kadar anlattıklarım bir rüyaydı. Yazdıklarımın içinde kötü olabilecek hiç bir şey yok öyle değil mi? Aslında istediğimiz dünya da böyle bir dünya. İnsanlarıyla, doğasıyla, hayvanlarıyla uyum içinde yaşayacağımız bir dünya. Bütün olarak, eksiksiz. Bu rüya ta ki mahalle sakinlerinden birinin pitbull almasıyla sona erdi. Açıkcası aşağıda anlatacağım o ana kadar, çok da önemsemedik bu köpeğin varlığını. Neticede sürekli zincirli. Ama geçen gün kızım ve arkadaşları ki bu çocuklar 5 yaşını geçmemiş çocuklar, bahçede oyun oynarlarken bu köpeyin havlama sesiyle dışarıya fırladım. Benim kızım ağaca tırmanmış yavru kedilerden birini kurtarmak için koştuğu vakit bu pitbull da onlara doğru koşmaya başlamış. Neyse ki sahibi köpeği vaktinde yakalayabilmiş. Herkes korku ve panik yaşadı. Sahiplerinin savunması şu oldu. Pitbull aslında yavru kediye saldırmak istedi. Çocuklara zarar vermez çünkü kendisinin de 3 yaşında bir kız kardeşi var. Yani çocuklara alışkın. Bu olayın üzerinde çok durmadık. Ama geçtiğimiz akşam yine bir köpek havlamasıyla dışarı çıktığımızda kedileri bir yana kaçıyor ve yine son dakikada sahibi köpeğini yakalamış vaziyatte bulduk. Kendisini köpeği tasmasız gezdirmemesi konusunda kibarca uyardık. Bu genç sanırım köpeğini tasmamız özgür gezdirmek te kararlı. Asiliğinin sınırı o tartışmayla son bulmadı. Bu genç ertesi günü de hızını alamayıp pitbullunun verdiği güçle sinirimizin sınırlarını zorlamaya çalıştı. Neyse tartışmanın ayrıntılarını aktararak sizleri yormak istemiyorum.

Yasayı biraz araştırdık. 24 Haziran 2004’te çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan; “Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; sergilemek ve hediye etmek yasaktır” Yasanın çıkış tarihinden önce Pitbull sahibi olanların elindeki köpekleri kısırlaştırmaları ve Belediyelere kaydettirmeleri gerektiğini söyleyen Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, bugüne kadar kaydettiren birini tanımadığını, hatta belediyede çalışanların bu hayvanı tanıyıp tanımadıklarını, böyle bir yasadan haberleri olup olmadığını merak ettiğini dile getiriyor. Yasaların uygulanabilmesi için öncelikle insanların, çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi ve katılımlarının sağlanması gerektiğini söyleyen Şenpolat, insanlar tarafından benimsenmeyen yasaların askıda kalacağına dikkat çekiyor. Sonuç olarak yasada aksi yazmasına rağmen fiilen Pittbull satışı sürüyor. Besleme ve satış konusunda fiilen herhangi bir engel bulunmuyor. Bu tür köpeklerin satışını ve bulundurulmasını engelleyecek herhangi bir birim de mevcut değil.

Pitbull cinsi köpekleri sevmiyorum. Pitbull'un tehlikeli olabilme potansiyelini sevmiyorum. Tasmalı gezdirmeleri beni hiçbir şekilde rahatlatmıyor. Bu cins hayvanlar herkes için bir tehlike ise ben özgürlüğümün sınırının aşıldığını hissediyorum. Elbette zararsız pitbull cinsi köpekler de vardır ve bunların iyi niyetli sahipleri. Ama benim gözlemlediğim bu köpek 3 aylık olmasına rağmen etrafında hareket eden her canlıya saldırgan tavırlar sergiliyor. Onların bunu belli koşullarda besleme özgürlüğü varsa bizim de sanırım huzur içinde yaşama özgürlüğümüz var. Sevdiklerimin risk altında olduğunu düşündüğüm her anda benim özgürlüğüme saldırılmış oluyor bile.

Sizlerin huzurunda Mahallemizin sakinlerine, duyarlılıklarından dolayı teşekkürlerimi sunmak istiyorum.