Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '09

 
Kategori
Şiir
 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var!

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var!
 

Hayat Zor; kimimiz maddi manevi iyi olanaklar içersinde günümüzü gün edip, kimimiz malisef ki zorluklarla uğraşmaya bİr lokma ekmek için cebelleşmeye devam ediyoruz. Bu yoruculuğu yaşarken elimizde olmadan bir çok değerleri yitirdiğimizin farkına bile varamıyoruz.Ben kendimce fikrimce, insanların konu ne olursa olsun içindeki sevgileri kendilerinin istemeden öldürdüğüne inaniyorum. Misal; iki insan birbirlerine duydugu heyecanı aşki evlenince yok olduğuna inanıyor. lakin onu yok eden temelde biziz aslında birbirimize ne eskisi kadar vakit ayırıyor ne de güzel sözler söylüyoruz. Bunun gibi bir çok örnek düşüne bilirsiniz, iş hayatınızı, çocuğunuzla ilişkinizi, aileniz vs...bir çok insan gibi ben de kötü ve iyi bİr çok şey yaşadım, ama şunu ögrendİm yaşadıklarımdan. Yaraticiliğin zenginlik olduğunu, arzulamanın elde etmekten daha önemli olduğunu, ağır ve yavaş hayatı sindirerek yaşamanın güzelliğini, hedef degil, yolun önemli olduğunu, herşeyin boş, tek gerceğin yaşanılan olduğunu, en kötü ve acı veren şeyin pişmanlık olduğunu, keşkelerle dolu bİr hayatın olmaması gerektiğini, kötü olmanın çok kolay, ama iyi olmanın çok zor olduğunu, bedenle ruhun aynı yaşda olmamasının çok acı verdiğini ve ruhun asla yaşlanmadığını, eğer kendine birşeyler çıkarıyorsan tecrübe ediniyosan gerİye kalan hayatı ona göre yaşıyorsun. Bakin çok sevdiğim bir şiiri paylaşmak istiyorum bu konuda sizlerle... YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

ATAOL BEHRAMOĞLU


ATAOL BEHRAMOĞLU KİMDİR ?

13 Nisan 1942’de İstanbul Çatalca’da doğdu. İlköğrenimini Kars ve Çankırı'da yaptı. 1966'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1962'de Türkiye İşçi Partisi'ne girerek ilk örgütlenme çalışmalarına katıldı. "Fikir Kulüpleri Federasyonu"nun (FKF) kurucuları arasında yer aldı. "Dönüşüm" dergisininin kuruluş çalışmalarına katıldı, sahipliğini üstlendi. 1970'te İsmet Özel’le birlikte "Halkın Dostları" dergisini çıkardı. Aynı yıl İngiltere'ye, daha sonra Fransa'ya gitti. Paris'te gece kulübü bekçiliği, otel katipliği, öğretmenlik yaptı. 1972'de Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Sovyet edebiyatı üzerine inceleme yaptı. 1974'te Türkiye'ye döndü. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda dramaturg olarak çalıştı. 1975'te kardeşi Nihat Behram’la birlikte "Militan" dergisini kurdu. "Sanat Emeği" dergisinin kurucuları arasında yer aldı. 1979'da Türkiye Yazarlar Sendikası'nın genel sekreteri oldu. Yayınevlerinde çalıştı. 12 Eylül harekatından sonra 1982’de Barış Derneği Davası nedeniyle 10 ay tutuklu kaldı. 1984’te Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı Centre de Poetique Comparee bölümünde Türk ve Dünya Şiiri üstüne seminerler izledi, çalışmalar yaptı. İlk şiirleri "Ataol Gürus" takma adıyla Yeni Çankırı, Yeşil Ilgaz, Çağrı gibi yerel gazete ve dergilerde yayınlandı. Yükseköğrenimi sırasında Yapraklar, Dost, Evrim, Ataç gibi dergilerde çıkan şiirleriyle dikkat çekti. Bu dönemin şiirlerini biraraya getiren ilk şiir kitabı "Bir Ermeni General" 1965'te basıldı. Gençlik dönemi şiirlerinde Orhan Veli, Attilâ İlhan ve İkinci Yeni şiirinin ortak özellikleri etkin. Gerçek şiir kimliği 1965-1971 arasında Papirüs, Şiir Sanatı, Yeni Gerçek, Yeni Dergi ve Halkın Dostları'nda çıkan şiirleriyle oluştu. Bu şiirlerde toplumcu, etkin bir edebiyat anlayışının örnekleri yer aldı. Toplumcu gerçekçi şiir ilkelelerine yöneldi, şiirini yeni biçim ve tema arayışlarıyla besledi. Çevirileriyle de dikkat çekti. Edebiyat ve kültür üzerine yazdıkları, antoloji ve diğer çalışmalarıyla kuşağının önde gelen yazarları arasına girdi.


ESERLERİ

ŞİİR:
Bir Ermeni General (1965)
Bir Gün Mutlaka (1970)
Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974)
Ne Yağmur... Ne Şiirler... (1976)
Kuşatmada (1978)
Mustafa Suphi Destanı (1979)
Dörtlükler (1983)
İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983)
Eski Nisan (1987)
Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985)
Kızıma Mektuplar (1985)
Şiirler 1959-1982 (1983)
Bebeklerin Ulusu Yok (1988)
Bir Gün Mutlaka (1991)
Sevgilimsin (1993)
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var (1991)

 
Toplam blog
: 6
: 2879
Kayıt tarihi
: 25.07.09
 
 

1971 yılında buuzzz gibi soguk günde doğmuşum ama vallahi sıcacıkk yüreğim var. Rahat bıraktıkları s..