Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '08

 
Kategori
Güncel
 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa eğer…

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa eğer…
 

Bir viraj daha aşıldı. Ses yok gürültüye devam!


Anayasa mahkemesi en doğru kararı vermiştir.

Neden en doğru kararı vermiştir derseniz?

Örneğin bir genç kız düşünün!

Kız aşık olmuş. Her ne kadar Süleyman Ekim (Aşk ıslak yenen bir yemektir bloğuma yaptığı yorumda) “Aynur Hanım. Bu kadar yaşamışsın ama daha hiç bir şey öğrenememişsin aşk hakkında. Aşk; yenmeyecek yemek, içilmeyecek sudur” dese de bu genç kızımız bu naneyi yemiş, gönlünü kaptırmış bir kere oğlana.

Annesi babası; bak kızım o çocuk çulsuzun teki, aşk bir yere kadardır, aşk bitince ne yiyip, ne içeceksin , bu genç seni bedbaht eder, mutsuz eder dese de genç kız kalbi işte. Laf dinlemiyor. İstiyom da istiyom. İstiyom da istiyom. Fakat kızın ailesi de o kadar gelip gitmelere, istemelere rağmen kızlarını mutsuz edeceğini düşündükleri gence vermiyor.

Kız napıyor? Tutuyor bir gece vakti, bohçasını alıp sevdiği ve bir ömür süreceğini düşündüğü aşkına kaçıyor.

Bir ay, üç ay, beş ay iyi güzel. Eş dostun yardımıyla da bir biçimde geçiniyorlar. Hatta anası babası da barışıyor gence iyi de bir iş buluyorlar. Ne de olsa kızları. En azından kızlarına sahip çıkmak için yapıyorlar bunu. Fakat o da nesi. Genç birkaç ay içinde işten çıkıyor. Sonra başka bir iş buluyorlar. Oradan da çıkıyor. Niye?

Ya, iyi para vermiyorlardır, ya iş ağırdır, ya öyle, ya böyle. Kem küm.

Bu arada çocuklarda oluyor. Ekmek istiyor, aş istiyor, üstüne giyecek üst baş istiyor.

Eeee ne olacak şimdi. Birinin bu çocuklara bakması, doyurması, giydirmesi lazım. Koca kendi zevkine alemine dalmış. Kadın başlıyor çalışmaya. Bu arada da başını taştan taşa vurmaya. Ortada ne aşk kalmıştır, ne meşk. Ortada iki seçenek vardır. Ya baba evine dönecek ki; “eskisi gibi olmayacağını çok iyi biliyor,” ya da kendim ettim kendim buldum deyip sineye çekecek.

Peki, burada ikinci bir seçenek var mıydı?

Şu olabilirdi. Tamam kızım. Seni önce bi nişanlayalım. Birbirinizi iyice görün tanıyın, sonra isterseniz yine evlenirsiniz.

Ne olabilirdi bu durumda?

Genç kız karşısındakini zamanla daha iyi tanımış, belki bu arada kendi vazgeçmiş olurdu evlilik kararından. Eeee anne baba ne yaptı? Kızlarının kararına saygı duymayarak onu belki de normalde vermeyeceği bir karara sürükledi. Kaybeden kim oldu bu durumda. Herkes.

Çünkü herkes kendi açısından düşündü. Ha her kaçanın sonu böyle olacak diye bir şey var mı?

Yok tabii ama genellikle karşılaşılan tablo bu.

Bu durumda anne baba ne yapabilir peki?

Sonuçta karşılarında kendi kızları ve her ne kadar hayırsızda olsa damattan olan torunları var. Damadı uyarabilir bak kızımız ve torunlarımızın hatırına sana bir mühlet daha süre tanıyoruz. Eğer bu süre içinde çoluğuna çocuğuna sahip çıkmaz, üstüne üstlük bir de karının elindeki parayı alıp, kumara, at yarışına, it yarışına, köpek yarışına yatırırsan bu defa gözünün yaşına bakmaz, çoluk çocuk tanımaz hepsini alırız elinden ona göre diyebilir.

Anayasa mahkemesinin de verdiği kararı bu bağlamda düşünmek ve yorumlamak lazımdır diye düşünüyorum. Bu karar hem AKP nin sınırlarını bilmesi, hem de evde bıraktığı aç çocuklarını hatırlayıp, asli görevine dönmesi gerektiğini, yoksa elindeki her şeyi kaybedebileceğini hatırlatma uyarısı yapmıştır. Diğer türlü olsaydı mesela anne baba gidip kızı delikanlının elinden alsaydılar, emin olun ki kız bu defa daha büyük bir hevesle adama kaçar, anasını, babasını da düşman bellerdi. Bu güne kadar yaşanan tecrübeler hep bunu göstermiştir.

Bu bağlamda herkesin Anayasa Mahkemesinin verdiği karara saygı gösterip, baştakilere de görevini hatırlatarak, bak kırmızı kart yemedin ama yemek üzereydin. Şimdi kendine gel ve burada bizlerin sizden görev beklediğini unutma. Biz açız, biz yoksuluz, biz işsiziz. Ölmedik ama ölmek üzereyiz. Eğer bizi hatırlamaz, verdiğin sözleri hatırlamaz ve bizi, bu ülkeyi biraz daha açmaza, çıkmaza, gerginliğe sürüklerseniz nasıl çıkardıysak sizi o koltuğa, çıkardığımız gibi indirmesini de biliriz deme fırsatını vermiştir halka.

Bu anlamda verilen karar en doğru karardır. Herkese bu karara uyup, saygı göstermek düşer. Yoksa şu saate kadar gördük ki diğer türlüsünün ne bize, ne bir başkasına yararı olmamıştır. Sonuç olarak mahkeme, özellikle hazine desteğini yarıya düşürmek babında oldukça akıllıca ve zekice bir karar vermiştir bana göre.

Bu kararı yukarıdaki hikayeye bağlayarak sonlandıracak olursak; kendi para kazanmadığı gibi bir de karısının kazandığı paraya da el koyarak çarçur eden hayırsız damattan dolayı anne baba olaya el koymuş, paranın bir kısmını torunlarının geleceği ve kara günler için tasarrufu altına almıştır. Dolayısı ile bizim, dolayısı ile ülkenin.

Ses yok. Gürültüye devam demiştir kısaca.

Sevgi ve saygılarımla...

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..