Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '11

 
Kategori
Deneme
 

Yaşadıkların kadar varsın

Yaşadıkların kadar varsın
 

Artakalan şeyleri yaşamak zor, değil mi? Elinizde olanlarla, daha doğrusu olmasını hiç istemediğiniz şeylerle birlikte olmak... Başka tercihinizde yoksa, yaşamak zorundasınızdır… Ya da yaşadığınız şeylere karşı aşırı objektif olma durumu da var. Kendini onun yerine koymak var mesela…

Birde inandığının peşinde koşmak var. Nasıl bir şeydir inanmak? Var mıdır acaba gerçekte böyle bir şey? İnandığın şeyin alt üst olduğunu görmek nasıldır? Ellerinden kayıp gittiğini, uzakta öylece durup sadece baktığını görmek, kendini onun için heba etmek nasıldır gerçekte? Yıkım yemek… Hem de öyle bir yıkım ki, seni baştan yazabilecek olsalar istemezdin muhtemelen. Üstündekinin ağırlığıyla uyanmak, anı geçirmek ve kaçmak hatta…

Nerede olmalı, ne yapıyor, belki de çoktan gitmiş olmalı senden… Sende, artık sana kalanlarla birliktesin. Kısacık bir müziktesin, eskiyi hatırlatan yerdesin ama sorsalar tarif edemezsin, gülümsemendesin ama gözlerin dolduğunda başarılı bir şekilde bir kahkaha daha patlatabilecek durumdasın, yine aynı duraktasın belki de önünden milyonlarca kez geçilen, okuduğun kitapta kendini onun yerine koyduğun kişidesin aslında, uzanabildiğin her yerdesin… İyi de, bu kadar uzaklara gidebilmişken, yeniden kendine dönebilmen mümkün müdür?..

Kendine dönebilmen ve orada kalabilmen en önemlisidir aslında ve insanlar sana bir şeyler anlatırken onların ne düşünerek neler söylediklerini görebilmek, bir sonraki cümlelerini tahmin edebilmek ve tüm bunları küçücük bir gülümsemeyle dinlemek… Aynı şeyleri sokakta gördüğün birisi içinde hissedebilirsin. Yüzündeki o ağırlığı, yaşanmışlığı, geçmişi, yaşanan geleceği, düşüncesizliği, umursamazlığı, bıkmışlığı, utanmışlığı, egoistliği, kendini bilmezliği, gizemliliği, hırsları, istekleri, tutkuları… Her şeyi ama her şeyi görebilmek, hissetmek… Ne garip bir mertebedir aslında dışarıdan izlemek. Kolay gibi gözükür ama ağırdır yükü. Ve sen tüm bunları yaşarken, bir kez daha “sen” olmuşsundur…

Unutmadan, birde umut diye bir şey var. Hani içini kıpır kıpır eden, beklentilerine cevap veren... İşte o, yaşananların son parçasıdır. Seni tamamlayandır yani. Hayallerine hayal katmanı, tüm olumsuzluklara karşı silah tutabilmeni sağlayan güçtür. Ne güzel şeydir aslında… Tabi umut etmeyi bildikten sonra…

Şeyda KURT

 
Toplam blog
: 6
: 11900
Kayıt tarihi
: 21.07.11
 
 

Hacettepe Üniversitesi, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisiyim. ..