Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Siyaset
 

Yasakçı zihniyete yasak mübahtır!

Yasakçı zihniyete yasak mübahtır!
 

Pablo Picasso Mirror


Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AKP'nin laikliğe aykırı fillere odak olduğu gerekçesiyle kapatılması istemiyle Anayasa mahkemesine dava açtığı haberi Türkiye ve dünya gündemine bomba gibi oturdu biranda.

Bu haberi ilk duyduğum anda ilk önce ikilem yaşadım aceba bu habere sevinmeli mi üzülmeli mi diye. %46 lık oy ile iktidar olan bir partinin kapatılması demokrasiyle bağdaşır mı acaba diye düşünüyor insan başta fakat daha sonra ülkenin hangi süreçten geçerek şuanda ki gerilim ortamına sürüklendiğini anımsadıkça başsavcının ne kadar haklı gerekçeler ile Laik Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollamak ile yükümlü ve yetkili olmasının bilinciyle görevini yerine getirdiğini fark ettim.

Şöyle ki Parlementer demokrasi ile yönetilen ülkelerde ve dolayısıyla bu yöntem ile yönetilen Türkiye de devletin temel organları güçler ilkesine bağlı olarak Anayasa´da yasama, yürütme ve yargı organları ile düzenlenmiştir. Bu organların hepsinin görevlerine tek tek deyinmeyeceğim burda fakat Devletin Yargı organı bağımsız mahkemelerden oluşuyor ve diger organlar yetkilerini kötüye kullandıkları takdirde yasaların verdigi yetki ile müdahale etme yetkisine sahip.

Ki Akp hükümeti ikdidar olduğu andan itibaren daha önce ki söylemlerinde belirtmiş oldukları gibi demokrasiyi bir araç olarak kendi amaçlarına ulaşma doğrultusunda kullandıklarını izledikleri politikalarla gösterdiler. Şimdiye kadar tüm uygulamaları ile AKP tüm ülkede Laik, Anti Laik olmak üzere iki ayrı kutup oluşmasına neden oldu. Ayrıca demokrasiyi Anti demokratik bir rejimi kurma özlemiyle kullandıklarını dile getiren bir Partiyi kendi haline bırakıp demokrasiyi ortadan kaldırmasına göz yummak aslında demokrasiye yapılacak bir ihanet olur. Laik Türkiye Cumhuriyetinin yüce önderi Atatürk´ün devrimleriyle ülkeyi güneş gibi aydınlatan tüm kazanımlarını balçıkla sıvamak istiyor AKP hükümeti. Ve bunu seçim zamanı yoksul halk kitlelerinin içinde bulunduğu kötü ekonomik komunu kullanarak Ramanzanlarda iftar vakti halkın malını halka sadaka dağıtır gibi verdikleri iftar yemekleriyle gerçekte hiçte etik olmayan bir yolla elde ettikleri % 46 lık oy oranın kendilerine verdiği güçle küstahça yapıyorlar.

Parti kapatmanın Yalnızca Türkiye'de değil Türkiyeyi sürekli eleştiren Avrupa' da da örnekleri mevcut. Örneğin İspanya'da da Milliyetçi bask partisi olan ANV ile EHAK, terör örgütü Eta yanlısı söylemleri olduğu ve Ispanyanın üniter yapısını tehdit ettiği gerekçesiyle kapatıldı. Benim yaşamaktan çok mutlu olduğum özgürlükler ülkesi olarakta bilinen Hollanda da dahi aşırı sağcı ırkçı parti CD toplumun huzurunu bozduğu gerekçesiyle kapatıldı. Kaldı ki AKP hükümeti toplumun huzurunu bozmakla kalmadı uygulamalarıyla üniversitelerde çatışmalara dahi yol açtı.

Bütün bunlara rağmen tek başına parti kapatma fazla bir anlam ifade etmiyor çünkü bugün ki ikdidar partisinin geçmişte kapatılan Refah ve Sadet patisinin birer uzantısı olduğunu hepimiz biliyoruz. AKP gibi bir patinin bu şekilde güçlenmesini önleyici tedbirler alınmalı bir sonra ki aşamada. Anca o zaman Laik Türkiye Cumhuriyetinin varlığını tehdit eden unsurlar ortadan kaltılırsa etkili olur parti kapatma.

Bu bağlamda bütün bu ögeler göz önünde bulundurulduşu takdirde demokrasiyi ortadan kadırmaya adeta yeminli bir zihniyete yasak kesinlikle mübahtır.

 
Toplam blog
: 12
: 788
Kayıt tarihi
: 23.01.08
 
 

Aralık 1979'da bir ailenin üçüncü çocuğu olarak Avanos'ta dünyaya geldim. Egitimciyim ve suanda H..