Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Engin Şahin Karadeniz

http://blog.milliyet.com.tr/shaka35

11 Haziran '13

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Yasaklar çözüm mü?

Yasaklar çözüm mü?
 

Yıllar yıllar önce toplumumuz daha muhafazakârdı. Ben küçüktüm, babam içki içerdi. Herhalde içki nefretim o zamanlardan kaldı bana. Babam ve aynı yaş gurubu mesken mahallerden uzaklarda bulunan meyhanelerde ya da kendi aralarında bir araya geldikleri yerlerde içerdi şu zıkkımı.

Zaman ilerledi, ben büyümeye başladım. Kanunen yasak yoktu ama mahalle baskısı çoktu. Gizli gizli bizler de dahil olmaya başladık. Gizli ya, kim görecek kim bilecek. Hakikaten de kimse görmedi. Kuytularda, meskenlerden uzaklarda hem sigara içtik hem içki. Dedim ya gizliydi, kimse görmedi. Gören, şişt diyecek biri yoktu çevrede. Hadi lan, vuralım kafayı, Mualla sen bana neler yaptın, ah be Ferdi Tayfur patlat bi tane diyenler vardı.

Liseli günlerde güzeldi be melankoli. Zaten kız tavlasak nereye götüreceğiz. Bir Alsancak var bayanla rahat edebileceğin. Ona da para lazım. Evde gizli saklı platonik aşklara az kadeh kaldırmadık. Güzeldi yine de. İçki reklamları değil ama arabesk müzik iyi satış yaptırıyordu be. Batan güneş beni de al dendi mi eller göğüse vurulur, sevgilinin bir bakışı hatra gelir. Gerçi sevgilinin sevgiden haberi yoktu ama olsun. Lezzetli olan kavuşamayacak olmak mı, yoksa bu duyguların bir araya topladığı biz gençlerin yarattığı olgumu güzeldi pek ayırt edemiyorum.

Dedim ya her şey gizli kapaklı. Yasaklı mı yasaklı. Birkaç parkımız vardı bir araya geldiğimiz. Kanun değil mahallece yasaklı. O zamanlarda kahvelerde bile içki serbest. Kahveye girmek yasaktı. O güzelim parklarda bekarlar ve aileler ayrımı vardı. Onlar en güzel yerlerde biz ise kenarlarda oturtulurduk. Çoğu zaman neden yahu bu ayrım, biz milletin rahatını bozacak kadar kötümüyüz, ne var bunlarda derdim.

Pastanede toplaşma dönemi üniversite ile bitti sayılır. Daha rahattık artık. Gençlerin rahatça toplanacağı parklar, kahveler vardı. Artık Alsancak kafe ve barlarına da girebiliyorduk. 18 yaşını geçtik ya daha özgür hareket ediyorduk. İçki mi? Gün geçtikçe tarihe karışıyordu artık. Bazen içerdik içkiyi. Bayramların ilk günü geleneksel toplantımızda alırdık rakımızı. Yani yılda 2 defa. Arada sırada sıcak yaz günleri de birkaç bira.

Üniversite bitti, içki artık iyice bünyemizden eksildi. Merak bile etmiyorduk içkiyi. Yıllarca içmediğimiz günler oldu. Toplum baskısı yoktu, rahattık, sadece toplanırsak içerdik muhabbete neşe katsın diye.

Oğlum oldu dünya tatlısı, büyüdü, 18 yaşına geldi. Bir gün bile içki içme demedim. Bir gün bile sigara içme demedim. Sigaranın Zaralarını anlattım sadece. İçki içersen neşeden iç içeceğin insanlara da dikkat et dedim. İçtiği zaman ilk beni ara dedim.

Oğlum merak bile etmedi içkiyi, sigarayı. Belki yılbaşı belki duygularına cevap vermeyen bir sevgilinin ateşini söndürürken içti. Sigarayı asla ve katta ağzına koymaz.

Şimdi düşünüyorum da, içki ve sigaranın yasaklarının olmadığı ama toplumsal yasakların bol olduğu dönemlerde kendime bakıyorum. Engel olunacak ortamlardan kaybolup gizlice içtiğimize yanıyorum. Hiç engel olmadığımız çocuklarımız ve yeğenlerimize bakıyorum, içki ayda yılda bir sigara hiç yok.

Şimdi bu kadar yasaklar karşısında endişeleniyorum. Ya onlarda gizlice bir köşeler, zulalar bulurlarsa. Onlardan haber bile alamayan aile büyükleri nasıl engel olacak kötü alışkanlıklara. Ya gizli gizli içki içerken, daha kötü şeylere de alışırlarsa.

Şimdi yasaklar gün geçtikçe artıyor. Artık aileler bile çocuklarına neyi nasıl yapacağını öğretemiyor. Külliyen yasak. Ne var efendim, gece saat 10 ile sabah 6'ya kadar parakende satış yasak olsun? Olsun kardeş, o olsun da satır aralarındakiler de olmayıversin.

İçki hiçbir şekilde yasak değilken bu millet sarhoş mu gezdi. İçki içip olay yaratanlar içkiden mi yoksa cehaletten mi olay çıkarttı.

İçkili araba kullanılmasın. Evet ya, ne olur olmaz kullanılmasın. Biner taksiye öyle gidersiniz evinize. Doğru ya bunun neresi yanlış. Zaten bizler de öyle yapıyorduk ya. Neyse. Bizim de canımız kıymetli, biz de kendimize göre önlemler alıyorduk. Düğümlerde içki içip silahını ateşleyenler içkiden mi, ateşli silah kullanmaktan mı, yoksa cehaletten mi maganda ölümlerine yol açtı.

Yasak olsun da, Din için yasak olmasın. İsteyen, dinini seven içmesin. İsteyen dinin seven yada sevmeyen de içebilsin. İçkili yer ruhsatlarını belediye verirken polisten bilgi alacakmış. Neden? Bu güne kadar verilen ruhsatlar problemli mi?  Doğru ya, bizim ruhsat problemimiz hiç olmadı. Bazı belediyeler içki ruhsatlarını iptal etmedi. Bazı işletmeler ürküp veya hoşlanıp içki satışlarını kesmedi, belki ondandır.

Bir göremedim şu tabloyu. Deniz kenarında gün batımında bir masada içkisini yudumlayan birileri ile yan masada ayranını yudumlayan dini bütün, türbanlı, çember sakallı veya veya. Çünkü dini bütünler müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz der ve benim olduğum ortamda kimse içemez der. Geçmişte de benzer yanılsamalar olmamış mıydı? Öteki taraf dinini düşünen bireylere gerici yobaz defolun dememiş miydi?

Bırakın artık şu yasakları, Bizim ülkemizde alkol problemi çok yok. Yok ama düzenlemelere de ihtiyaç var. Bırakın artık iki ayyaşın yasaları diyerek herşeyi silip geçmeyi. Din emrediyor diye herşey herkese iyi gelmeyebilir. Ya dini gereği şarapla kutsananlara ne diyeceğiz. Onlar azınlık mı, azınlık şaşma sabrımızı taşırma mı?

Birey sabun gibi olmasın, sıktıkça elinden kaymasın.

Hayret ediyorum. Liberaliz diyorlar bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler diyoruz, yaşam alanına gelince ne libarellik kalıyor ne de özgürlük. %50 diğer %50 sine tahküm etmeye çalışıyor. Oysa eşit orandalar. Ne biri azınlık ne de diğeri çoğunluk. Aslında biri azınlık olsa ne yazar. Eşitlikte mi olmayacak.

Yaşasın özgürlük, yaşasın özgür düşünce, yaşasın özgür bireyler.

Saygılarımla...

             

 
Toplam blog
: 42
: 5769
Kayıt tarihi
: 14.07.08
 
 

Bazen icatci, bazen inatçı, hayatın her tonunda yürüyüp giden biriyim. Amatör fotoğrafçılık son m..