Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yasaklar gerçek yaşamı pembe tüllere sarıyorlar!

Yasaklar gerçek yaşamı pembe tüllere sarıyorlar!
 

Çocukluk ve gençliğimdeki Türk filmleri hayatıma damgalarını vurmuşlardı, o yüzden sevgili olmak demek saç savurmak, güzel olmak, gülümsemek ya da fazlaca kaş çatmak demek gibi gelmişti, hiçbir filmde gündelik bir olay konuşulmamıştı, hiçbir filmde sevgililer arasında tartışma çıkmamıştı!

Çıkan problemler hep dışarıdandı!

Adam ellerini kadını yüzüne götürür, elleri yardımıyla yüzünü yüzüne yaklaştırır ve öpme sahnesi canlandırılırdı ki, anında perperişan bir kız mı olurdu bir sonraki sahnede, kucağında çocuk mu olurdu, senariste mi, yönetmene mi bağlıydı bilemem, ama tabulara hizmet ettiğini adım gibi emin söyleyebilirim!

Aşkı biz böyle sanmıştık!

Ağaçlar arasında koşacaktık, saçlarımızı savuracaktık!

Ya hep, ya hiç olacaktı!

Maazallah, arası yoktu, var olduğunu deneyimledikçe anladık!

Aslında varlardı, neden sinemalara yansımamışlardı?

…….

Sigara ve içki yasağı var, görsel argümanlarda, bana nedense çocukluk ve gençliğimdeki Türk filmlerini anımsatıyor!

Yokmuş gibi…

Öyle olması gerekirmiş gibi…

Herkes öyleymiş gibi…

Hayal ürünü!

Esrar ve yandaşları yasak, ne sigara ne içki ile karşılaştırılamaz, ilköğretim okullarının önlerinde satıldığını kim yadsıyabilir?

Sigara, içki yasaklanınca görsel yayınlarda, esrar ve türevleri aklanacak mı?

Cinsellik söz konusu bile değilken yaşamımızda, hani filmlerin bize yansıttığınca, kaç genç kızın ırzına geçildi, kaç kız aşk sandı da kandırıldı!

Bu dolaplar yansıtılsaydı, kim bilir kaç kız saçlarını savurmanın ve o adamın ağaçlar arasında peşinde koşturmasının filmlerden öğrendiğince naif bir davranış olmayacağını, evde bacaklarını kıracak babası, anasına inat, saçları okşanacak sanarak, yakalasa da gözlerimin içine baksa diyecekken işin ayırtına vararak tecavüzden kurtulamayacağını kim savunabilir?

Yalanı da çıkaralım o zaman filmlerden, dolanı da! Deniz Fenerleri de olmasın, mesela!

Onlar da kötü örnek! Hatta sigara ve içki kişiye zarar, binlerce kişiye zarar olan nice şeyler var!

Yaşamın gerçeklerini, aman etkiler diye gençleri, çıkaralım! Çıkaralım da yerine ne koyalım?

Yalanları çıkaralım, dönen dolapları… Sigara ve içkiden neredeyse daha fazla tüketilen uyuşturucuları da göz ardı edelim!

Cinsellik göz ardı edilmişti de, tecavüzden geçilmiyor ya ortalık, ve her mümin kişi “Neler oluyor vatanıma Allah’ım!” diye höykürüyorken, çorbaya kattıkları tuz ne kelime, yapını, etini kattıklarının farkında mı değiller, olmak mı istemezler, yokmuş gibi, var olduğunu göstermeyelim gibi niyetlerin başlara çorap misali geçtiği, ister kabul etsinler, ki etmezler, edemezler, mezhepleri el vermez, etmeseler de bir gerçek var ki: Var olan hiçbir şey sonsuza dek saklanamıyor! Saklanmaya çalışıldıkça büyüyor, doğasının üstünde bir güce sahip oluyor, utanç, bedel, korku ile besleniyor!

Korkuyorum yazmaya, bu bağlamda, hani kötü örnek oluşmaması anlamında, yavaş yavaş var olan gerçeklerden kaçılacak, sigara kötü bir alışkanlık, kabul, ama var! Zararı kişinin kendisine, tamam, yakın çevresine!

Ancak, daha zararlı neler var!

Bir yerden başlar, sonra nerelere taşar, saklanılan cinsellik çirkinliklere vesile oldu ya, hayal kırıklıları ve tecavüz vakaları! Evlilik vaadiyle kandırmalar!

Ah, aileler, kızlarınızı ne adına koruyorsanız, “Evlen kocanla gidersin sinemaya!” derken, kimlerin önüne yem olarak koyduğunuzu ah bir anlasanız!

Korkuyorum, yakında kız-erkek ilişkilerine de sansür gelecek, yokmuş gibi diziler yapılacak, varmış gibiler Rtük’ten geçmeyecek, başkanı aklanır ama, o başka!

Sonra, onay verilen diziler Allah aşkı ile donatılacak, yetmeyecek, ekonomik kriz de baş tacı edilecek, ekonomik kriz yokmuş gibi davranılıyordu ya, şükürler olsun, Amerika yetişti imdada! Ve on beş kişilik ekip beş kişiye indirilecek, beş kişi bir kişiye, o da ilahiler okuyacak, hattı zatında!

Gerekçe: Gençlerimizi korumak!

……..

Cinsiyetsiz gençler…

Ay ayol güldürmeyin! Hangi yönetimdeki adam cinsel yaşamım yoktur der!

Hangisi evlenmeden deneyimlemedi ve aşık olmadı!

Hangi kadın?

Yapmayın Allah aşkına, yok diyenler muhtemelen on dört yaşında evlendi, akıllarından Allah dışında başka bir şey geçmiyor diyenler, ahh, lütfen, kendinizden bir pay biçin!

Çok uzun sözün kısası, var olan şeyler yokmuş gibi gösterildikçe travmalar artar, yok olanlar da varmış gibi gösterildikçe bazı insanlar epey bir güler!

Gülmeyenler, yandaş olma çabalarındadır, gülenler muhalefet!

Her durumda harcanan bir insan topluluğu vardır ki, toplumsal yaptırımlar altında ezim ezim ezilirler, bunların bedellerini kim öder, bilemeyiz!

Allah olsam, ne namazı, ne niyazı, acı çektirdiği her bir kişi için ayrı sorgularım, kızını eve kapattın, karını da öyle, emek ile yapılan yemeğe sövdün, hiç yemek yaptın mı hayatında? Yapsan ve beğenilmese nasıl hissederdin, be adam söyle!

Neyse…

Allah değilim ve daha fazla uzatmayayım!

Var vardır, mantığa uymayan yoklar ise var gibi dayatılmamalıdır, Allah’a şükür, akıl vermiş, mantık! Duygularımız da var, hormonlarımız da…

Yaşamı öğretmeden çocuklarını evlendirip de, damadın sırtını sıvazlayıp, kızına bir tüyo vermeyenler var ya, sevgi bunun neresinde diye sorarım, Allah olsam, değilim, ama insan olarak da sorabilirim!

Sevginiz nerede beyler, bayanlar, çektiğiniz acılar yetmedi mi ve ille de çocuklarınıza çektirirken babalarınıza, dedelerine, anne ve anneannelerinize kızgınlık, kırıklıklarınız hiç mi aklına gelmemekte?

Bir düşünün ne olur, hangi biriniz istediğiniz hayatı yaşadınız?

Yaşayamadığınızı çocuklarınızdan sakınmanız, sevgi ile ne derece bağdaşabilir?

Farklı davranamıyorsanız, seviyorum çocuklarımı deyip de, hem kendinizi, hem de çocuklarınızı lütfen kandırmayınız!

Çevreyi katmıyorum bile, ne yaparsanız yapın, konuşacak bir konu bulacaklardır elbette!

Kendini tartmayan, eleştirmeyen, gözünü kendine değil de başkalarına dikerek mutlu olanların yaşama tutunma çabalarına yataklık ettiğinin farkında bile olmayanlar içindir sözüm!

Karşılıklı keyif alanlar ve yaşama tutunanlara ise, maalesef, söyleyecek yoktur bir sözüm: Birbirlerinin gözlerini oymakla zaten meşgul olacaklardır!

Göz oymak… Göz karartmak… Perde indirmek… Göz boyamak!

Ahh… Kime ne kazandıracak?

Gülgün Karaoğlu

Aralık,05/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..