Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Yaşam aşk ile uzattığında elini

Yaşam aşk ile uzattığında elini
 

Hayatınızın monotonlaştığı, yaşamdan beklentilerinizin azaldığı dönemler olur. Hayattan beklentileriniz azalır, meraksızlaşırsınız hayata karşı… Bırakırsınız hayata dair düşünmeyi. Yaşam bırakmaz fakat sizi; uzatır elini en güzel haliyle. Önceleri uğraşmak istemezsiniz. Yorgunsunuzdur. Uzattığı el yorgun değildir; tutar yakanızdan yaşamaya zorlar, yaşatır da !

Üniversite yılları en karmaşık yıllarıdır insanın. Evden ayrılır başka bir şehirde yaşamaya başlarsınız… Yapmadığınız, yapamadığınız her şeyi yaparsınız bir süre. Eğlenirsiniz, gezer-tozar okulu asarsınız, sarhoşluk normal bir durum olur… Sınırsızdır özgürlüğünüz. Bir süre sonra özgürlük sıkmaya başlar sizi. Böyle şey mi olur, insan özgürlükten sıkılır mı demeyin, sıkılırsınız ondan da.

Artık okulun son günleridir ve yapmadığınız hiçbir şey kalmamıştır. Her şey yapılmıştır artık. En lüks Bar’ın önündeki kaldırımda şarap içilmiş, şikayetler üzerine gelen polis memuruna ‘ Madem yasak Bar’dakiler de içmesin’ denmiştir. Ev sahipleriyle, emlakçılarla kapışılmış, öğrencileri soymaya çalıştıkları için… Fener’in maçlarını İzmir’de seyredebilmek için Karşıyaka’nın maçlarına gidilmiş, desteklenmiştir… Neler, neler…

Kayıtsız kalma; kan ver, çevreye duyarlı ol, Yök’ü protesto et, protesto edilecek her şeyi protesto et, cumhuriyete sahip çık, yabancı basını mail yağmuruna tut, Filipinli kızı Arap olmadığına inandır, İsveçli’ye Müslümanların dört kadını olmadığını anlatmaya çalış okulda verilen garip İngilizcenle… Gazeteleri ara Irak’lı direnişçilere terörist deyip ABD askerlerine müttefik güçleri dedikleri için, harçlığını kitaplara ver… Kayıtsız kalma hiçbir şeye !

Yorulmuşsunuzdur bütün bu farkındalıklardan. Okuduğunuz bütün kitaplar karamsar olmuştur… Haberlerde sürekli insanlar ölüyor, şehitler için cenazeler düzenleniyordur… İçtiğiniz sigaranın sayısı artarken, biranın yerini; vodka-rakı almaya başlamıştır… Artık bin kez seyrettiğiniz Kemal Sunal filmlerinde Moğolların yaptığı müziklerle birlikte ağlar olmuşsunuzdur Adile Naşit’le birlikte... Uykularınız düzensizleşmiş, ailenizin yanına döndüğünüz dönemlerde erken saatlerde uyumaları acayibinize gider olmuştur… Kahvedeki eski dostlarınızla aynı dili konuşmuyorsunuzdur artık…

Yalnızlığa itildiğinizi hissettiğiniz bir dönemdir. Yaşam siliniyordur hayatınızdan. Farkındadırsınız; fakat bir şey yapmak için adım atacak gücünüz yoktur. Kötüye gidişi seyredeken bir taraftan bir taraftan da zevksiz-pasif hayata alışırsınız.

Her şeye rağmen direndiğiniz idealleriniz sizi iş yerinizde tutmayı başarır. Bir şekilde sürdürürsünüz çalışmalarınızı okula rağmen. Sizi ayakta tutan tek şeydir belki de işiniz. Belki bedava yapıyorsunuzdur haberciliği, olsun…

Sonraları düşünmüşümdür hep; nasıl oldu da yaşamayı başardım tatsız tuzsuz? Cevabı yeni yeni buluyorum şimdilerde. Ben başarmamıştım. Yaşam uzatmıştı elini… Esmer, koca gözlü bir umutsuzun eliyle. Belli ki onun da benim gibi yaşam isteği azalmıştı, tedaviye ihtiyacı vardı. Biz bir şey yapmadık dostlar, hayat yaşamamızı dikta etti bütün olumsuzluklara rağmen. Ben bir kadının hayatında erkek mucizesine dönüşürken, kendi hayatımda kadın mucizesi olmuştu koca gözlü kadınım. Sırtlayacaktık dünyanın derdini birlikte omuz omuza…

Hayat elinizden ‘aşk’ ile tuttuysa eğer kurtuluşunuz yoktur artık, yaşayacaksınızdır…

Murat AYDEMİR

 
Toplam blog
: 127
: 902
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Gazeteciliğe az çok bulaşmış, memleket meselelerini ve dünya gündemini takip eden, okuyan yazan b..