Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Yaşam Koçluğu derken?...

Yaşam Koçluğu derken?...
 

Ne iş yaptığım sorulduğunda... karşımda hep gözlerinı kısarak, “Peki yaşam koçu tam olarak ne yapar ki?” Diyen kişilerle karşılaşıyorum... Haksız da sayılmazlar... çünkü “koçluk” ülkemizde yeni oturan bir kavram ve bir okulu yok...

Koçluk bir kişisel gelişim konusudur... Kişinin kendi nin tanımladığı ve varmak istediği mükemmelliğe ulaşmasını sağlar... Her insanın ihtiyacı olan kaynağa ve potansiyele sahip olduğuna inanır. Bu potansiyeli ve kaynağı ortaya çıkararak, bulunan noktadan varılmak istenen noktaya yani hedefe giden yolda destek verir, dürter, zorlar, kontrol eder, taahhütler alır ve varılması için (ölçülebilir boyutta) ne gerekiyorsa yapar. Müşterisinin psikolojik destek alması gerekiyorsa onu psikologa yönlendirmekle yükümlüdür.

Koçluk asla tavsiyede bulunmak ve ne yapılması gerektiğini söylemek değildir. Müşterilerinin engellerini, hedeflerini ve potansiyellerini tanımlamasını ve engelleri ortadan kaldırarak potansiyeline ulaşmasını sağlamaktır.

Yaşam Koçuna neden ihtiyaç var?

Hepimiz her gün yeni kararlar alıyor, yeni hedefler koyuyor bir an kendimizde dünyayı değiştirecek gücü hissederken, ertesi sabah kalktığımızda, sanki dün kendini Süpermen gibi hisseden başka biriymiş gibi, robotlaşmış bir şekilde hayatımıza devam diyor ve kararlarımızı rafa kaldırıyor ya da unutuyoruz.

Neden sigarayı bırakma kararı alıp da bir türlü bırakamıyoruz?

Her pazartesi rejime girip Salı günü kıtlıktan çıkmış gibi yiyoruz?

Daha çok para kazanacağımız bir işi arama/bulma imkanı varken, azla yetiniyoruz?  

Değişim sürecindeki sancıyı çekmektense,  hayatımız boyunca değişmek istemenin verdiği rahatsızlığı yaşamayı tercih ediyoruz.

Hepimizin hayali var..”Benim bir hayalim yok... benim sorunum da bu” diyen biri  bile yarım saatlik bir seans sonunda aslında ne çok hayali olduğunu keşfediyor. Hepimizin hayata bir kere gelme şansı var. Bu şansı 2 şekilde değerlendirebiliriz. Ya kendi planladığımız ya da başkasının bizim için planladığı şekilde yaşayarak… Başkasının senin için seçtiği hayatı yaşamak, kendine küçük gelen gömleği giymek gibidir... Rahatsız ve boğucu..

Üzerine ölü toprağı serilmiş veya robot gibi yaşamayı seçiyorsan erken ölmek için elinden geleni yapıyorsun demektir.

Hayatını ve kendini mükemmel hale getirmek için bir arzu duyuyorsan ve etrafındaki insanlara ilham kaynağı olmak istiyorsan, bununla birlikte nasıl yapacağını bilmiyorsan Yaşam Koçu’na ihtiyacın var demektir.

Aslında çok iyi resim yapan bir annenin çocukları için bu hayalinden vazgeçmesi ve fırçayı her eline aldığında çocuklarını ihmal ettiğini düşünüp suçluluk hissetmesi,

Ailene, patronuna, arkadaşlarına hayır diyemediğin için kendi benliğini ve kendi ihtiyaçlarını hiçe saymak,

Sıkıcı ve monoton hayatının kendi kaderin olduğunu zannetmen,

Kendi dertleri, sorunları ve şikayetleriyle tüm enerjini tüketen negatif insan topluluğu,

Seni başaramayacağına inandıran yakın çevren, sürekli ertelenen hayallerin ve sonunda yaşının artık geçtiği fikri..vs. vs. vs…

İşte bunlar hepimizin ortak hikayeleri.. ..(pardon bahaneleri..)

Tüm bu hikayeleri ortadan kaldırmak.. etrafı çamura bulanmış pırlantayı suyla yıkamak gibidir. Ne kadar parladığınıza siz bile inanamazsınız..

Temizlenme ve değişim sürecinde Yaşam Koçu sizin sırtınızı dayadığınız, yanında dinlendiğiniz ve sadece sizin için orda olan bir yol arkadaşıdır.

Herkesin kendi seçtiği hayatı yaşama hakkı var.

90 yaşındayken... nasıl bir hayat yaşadın diye sorulduğunda... anlatacak harika hikayeleriniz olmalı..

yasemin@yaseminsol.com

 
Toplam blog
: 33
: 735
Kayıt tarihi
: 06.06.07
 
 

Seyahat etmek, gezmek, fotoğraf çekmek, okumak ve yazmak en sevdiklerim..O yüzden bu blogu kurdum..