Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '12

 
Kategori
Mizah
 

Yaşam koçu, koçum benim...

Yaşam koçu, koçum benim...
 

- Ben senin geçmişinle ilgilenmiyorum, geleceğin, hedeflerine ulaşmak için atacağın adımlarının şekli, ruhunun ve duygularının temizliği ile ilgiliyim.

- Neden ki? Benim adımlarım yampirik mi? Yengeç gibi mi yürüyorum, ya da kaplumbağ? Ruhum çok mu leş gibi olmuş? Ben bir yaratık mıyım yoksa?

- Yok canıımmm, tabii ki de değilsin, sadece şöyle bir iki afili yaşam tüyosu veriyorum, insan her şeyin en fevkaladesine layık değil mi?

- Yaşam kalitemi tavan yaptırıcan yani…saçım kısa ama yaşam kalitem uzun olacak!

Dün gece rüyamda sanırım böyle bir konuşmalar geçti, yarım yamalak hatırlıyorum.

Benden sonra bir sürü insan sırada bekliyordu. Yaşam kalitesi bozuk insanlar ve yaşam koçları sıra sıra dizilmişlerdi. Yaşam koçları akıl veriyorlar, çok para kazanıyorlardı.

Çok para kazandıklarını nerden anladım derseniz, hepsinin kafasında  'yaşam koçu' tabelası vardı ve gözlerinde en ışıltılısından dolar ya da TL işaretleri parıldıyordu.

Ben de yaşam kalitesini yükseltmek isteyen yaşam kalitesi düşük bir insandım, sonra aniden yaşam koçu oluveriyordum, gözlerinde simli simli paralar yanıp sönen.

Böyle bir o, bir bu derken aniden uyandım, kafam kazan gibi,  hayırdır inşallah dedim.

Ama ne yalan söyleyeyim rüyamda bile olsa yaşam koçluğu işini sevdim valla…3 ay kursa git, diploma al, çaresizliğin ticaretini yap, milletin içini ferahlat, adımlarını düzelt, gelsin paralar, havalı unvan da yanına cabası, “yaşam koçu”…koçum benim kim tutar beni.

Eğer ki gerçek hayatta, yaşam koçu olsaydım, yaşam kalitesi zafiyeti olan hastalara, hasta da değiller ya işte, azıcık yampir yampir yürüyorlar, şöyle bir yaşam iyileştirme seansı uygulardım;

Her gün sabah uyanır uyanmaz ilk işin kafanı suya sokmak olsun, eğer soğuk su olursa daha makbuldür. Saçını, yüzünü yıkarken ruhunu yıkıyormuş gibi hisset, nazik nazik yıka, hatır hutur örseleme ruhunu.

Sonra saçlarını bir güzel fönle, ya da keçi yalamış gibi jölele…sakın dağınık bırakma ruhunu, derle toparla, bütünlüklü bir ruh yapın olsun, saçların uzunsa topla, topuz yap derli toplu bir ruh haline bürün anlayacağın.

Uzayan tırnakların varsa, kes, pislik, zafiyet bırakma ruhunda sakın. Ellerine, ayaklarına krem sürmeyi de unutma, ruhunun çatlamasına izin verme. Çatlak ruh, patlak akıl demektir. Sibopcu ile uğraştırma ruhunu.

Sonracığıma, şöyle bir silkelen, hani benim Kopuk nasıl silkeleniyor, aynen onun gibi, dört bir yana saçılsın ruhundaki ağırlıklar. Çok da tüy gibi olma bu sefer hiç toparlayamayız seni, makul seviyede silkelen.

En güzel elbiseni giy, mutluluğu giyinsin ruhun…yok yok sakın o kolyeyi takma, ruhunun rüküşleşmesine izin verme, sen sade de güzelsin.

Şimdi ilk adımını atabilirsin, dölek (doğru düzgün) yürü, ruhunu kıvırtma, bilinç altını kimselere gösterme, duygularını vitrine çıkarmanın zamanı değil henüz, onu da önce çitelememiz sonra ütülememiz lazım.  







- Sonra ?

- Seans bitti, ücreti çıkarken asistanıma bırakın lütfen, haftaya aynı saatte unutmayın!     


 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..