Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '12

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Yaşam Koçu Rıfkı

Yaşam Koçu Rıfkı
 

Bir canlı için hayat sürecinde mutlu bir yaşam olmazsa olmazlardan biridir. Evrimin en üst basamağında yer alan insanoğlu yani bizler yaşam periyodumuz da sürekli olarak bir takım sıkıntılar ve sorunlar yaşamaktayız. Birinci basamakta olmanın elbette bir takım sorumluluğu ve güçlükleri olacaktır. Bu durum aslında gayet doğaldır. Toplumlar devletlere bölünmüştür. Irklar ve haliyle beyin yapıları bu devletleri belli kategorilere ayırmıştır. Gelişen toplumlar olduğu gibi gelişmemekte ısrar eden inatla direnen toplumlarda görülmektedir. İnsan yaşamı ve mutluluğu da bu toplumların gelişimine bağlıdır. Geçelim asıl konumuza…

 
Eminim birçoğunuz benim gibi  sabahın köründe  aynaya bakar bakmaz gördüğü o bedbin  surattan ürküyordur. Asık suratlı, mutsuz bir yüz ifadesi  ile bir fotoğraf karşımızda bize bakıyordur. Çevremizde ki insan davranışları, yaşam faktörleri, içinde bulunduğumuz toplum şartları maalesef bu suratı  bu hale getirmiştir. Artık kendi yüzümüzden korkar hale gelmişizdir. Peki ne yapmamız lazım?..Aynaya bakarken gülümsemeye çalışacağız. Yani çaba göstereceğiz. Öncelikle bu hususta kendimizi şartlandırmamız gerek. Bu sırada kulakları da dış dünyaya kapatacağız. Çünkü o anlarda eşiniz mutfakta size haykırıyordur. Ya para istiyordur ya da faturaları hatırlatmak için bas bas bağırıyordur. Kesinlikle onu  duymayacağız. Biz hala aynaya bakarken gülümseyeceğiz hem de kulaklarımızı iyice kapatacağız. Biraz daha kendimizi zorlarsak kulakları da mutlaka oynatacağız. 
 
Üçüncü aşamada ise dilimizi ısıracağız. Yoksa ağzımızdan çıkacak kötü bir söz bu pozitif yaşam sevincimize daha yolun başında iken bir balta vurabilir. Şartların bizi etkilemesine asla müsaade etmeyeceğiz. Sonrada acı çeken ama hala  inatla gülümseyen arada bir kulakları oynatan bir gövde ve kafası ile doğru salona giderek bir koltuğa oturacağız. Tabiî ki dilimizi de  yine ısıracağız. Çünkü eşiniz yine size bağırıyordur. “ Manyak herif bu halin ne böyle?..” diyordur. O ne derse desin siz artık duymayan, konuşmayan ama buna rağmen gülen mutlu bir insansınız. Eşiniz ise mutsuzluğu ikiye katlanmış bir halde halının üstünde tepiniyordur. O tepindikçe eminim daha çok güleceksiniz. İşte ilk mutluluk sahneniz karşınızda oynuyordur.
 
Sonra düşüneceğiz. Bu toplumun iyi insanlardan oluştuğunu, çarşıda, pazarda her yerde saygı, sevgi tezgahlarının kurulduğunu ve bu insanların size seslendiğini: “Haydi çık dışarı,   buraya gel seni bekliyoruz”  diye seslendiklerini duyacağız. Bunu da hayal etmemiz içinde mutlaka kendimizi kandırmamız şart... Sonra buna inanacağız. Sonrada evden dışarı çıkarak topluma karışacağız. Çevrenizde yine o insanları göreceksiniz. Adeta bir ormana girmişsinizdir. Çeşitli canlılar her yerde korkunç bir mücadele içersinde savaşıyordur. Şimdi sıra gözleri kandırma sırasıdır. Onları görmemezlikten gelerek onlara gülümseyerek yol alacaksınız. Onlar yine size çarpacaktır. Bazen yere düşeceksiniz. Bazen de yerlerde  sürüneceksiniz  ama siz yinede ayağa kalkıp yürüyecek ve  tabii ki gülümseyeceksiniz. Çevrenizde sizi izleyen şüpheli gözlere, haykırmalara, hırlamalara, saldırılara aldırmadan yürüyecek işinize gidecek sonra da akşam üzeri yine aynı şartlardan hiç etkilenmeden döneceksiniz. Siz  artık  mutlu bir insansınız. 
 
Siz artık zorluklarda hiç bir şeyden etkilenmeyen birisiniz. Görmüyorsunuz. Duymayan, hiç konuşmayan ama bunlara rağmen mutlulukla gülümseyen üstelik kulakları oynatabilen başarılı bir insansınız.
 
Bu davranışların yan etkileri de söz konusudur. Olumsuz tepkilere de mutlaka hazırlıklı olmanız gerekebilir. Sonrasında   oturduğunuz sokağa girdiğinizde  umarım evin önünde bir ambülans sizi  beklemiyordur. Yanında sağlık görevlileri haliyle öfkesinden kudurmuş bir halde duran eşiniz sizi beklemiyordur?..
 
 
 
Toplam blog
: 39
: 393
Kayıt tarihi
: 19.01.12
 
 

Serbest ticaret ile iştigal ediyorum. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde aktif görevlerde bulundum..