Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Yaşam savaştır diyorlar

Yaşam savaştır diyorlar
 

Yaşam: Bir savaştır çocuğum!

Bu sözü duyarsın ve inanırsın, yürür gidersin yalın kılıç, yaşamını savaş alanına çevirerek.

Ölmemek adına gördüğün ne varsa düşman belletirler.

Kıyasıya savaşabilirsin ormanlarla, dağlarla, nehirlerle… Her birini yerinden edebilirsin. Zaferden zafere koştuğuna inandırabilirler seni. Doğayı yendik diyenler, icat üstüne icatlar yapanlar, o yok ediciler, yaptıklarına; dâhiyane buluşlar adı da verirler.

“Nükleer denemeler” denen çalışmalarının ardından bu son noktaya geldiğimizi görebilirsin.

Altın, elmas ardından para, daha büyük evler, ihtişamlı saraylarda yaşamak uğruna bilenen ihtiraslarıyla, ganimet saydığı ne varsa yağmalamayı (yeryüzünde ki insan gücüde buna dâhildir) mubah sayarlar, tüm canlı cansız varlıklar nasibini alır bu yok oluşta.

Üleştikleri tek şey ölümdür; acılı, bir tutam yaşamlarının ardından masumların.

Soluk alınan dönemlerine bak tarihin, sanat ve sanatçıların sesini duyurduğu zamanlara, bu gidişatın sonunun yanlış olduğunu anlatabilmek uğruna çabalar verenlere, yaşamak güzeldir demek için ve gerçek cenneti burada var edebileceğini insanın anlatmaya çalışanları dinle.

Yaşam kendinle savaşmaktır çocuğum.

Kendi içinde, edindirildiğin tüm kötülüklerle savaşabilmektir asıl olan. Silahın sevgi olsun bu uğurda, kendini sevmekle varacaksın o yola, sonra yakın çevreni, çevreni, giderek yeryüzünü, boşluğu, yıldızları ve yıldızların ötesini seveceksin.

Kendini yendiğinde, ölümü öldüremeyeceğine inandığında, özgürlüğe giden yola ulaşacaksın.

Doğmak, yaşamak ve ölmekten ibarettir yaşam. Bu kadar basit.

Vakitsiz ölümlerle baş edebilmek, sağlıkla yaşamak için olsun bilim. Birbirimizi öldürmek neden?

Sevgisizliğe mahkûm olmak ya da mahkûm etmek birbirimizi neden?

Önce sevmeği bil, sonra sevilmeyi bekle. O her şeye sahip olmayı tetikleyen ihtirasınla savaş! Muhteşem malikânelerde, gölgesinde yaslanacağın ağaçların altında, ipekli minderlere uzanıp, gençlik ve güzelliğin her türlü zevkine hizmet edeceğini, yiyeceklerin, içeceklerin ağzına uzatabilineceği sonsuz bir yaşamı düşlemek, sana bu Dünyada neler yaptırabilir? Düşün, eğer kötülüğü kalkan edindiysen, kendine varacağın tek nokta; yaşama giderek yabancılaşıp, tek başına, sevgisiz bir insan olarak kalmak. Ruhuna bir tabut gibi gelen bedeninde susmayacak olan vicdanınla baş başa olacaksın. Tüm Dünya senin olsa neye yarar ya da tüm cennetler? Düşün.

Yaşam savaş değildir; kötülüğe direnmektir!

Koşulun ve değerlerin bu yol olsun. Bu direnişinin sonu gerçek zaferdir unutma!

Yaşadım bu yeryüzünde diyebilmen için;

İnsan olmak adına…

Sevgilerimle

2007

sedef kandemir

 
Toplam blog
: 12
: 509
Kayıt tarihi
: 05.08.07
 
 

Çok genç yaşlarda "Büyüdüğümde ne olmak istediğim" sorusuna verdiğim cevap yazar olmaktı.Büyüdüm ve ..