Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '14

 
Kategori
Öykü
 

Yaşama veda mı ediyorum? (Bölüm 3)

Yaşama veda mı ediyorum? (Bölüm 3)
 

Islak saçlarını kurutan Sema, biraz dinlenmek için banyodaki tabureye oturdu. Son günlerde uzun süre ayakta kalamıyordu. Çok halsizdi. Bir kaç ay öncesini anımsadı. Nasıl güçlü, nasıl dinamikti. Evin tüm işlerini, ağabeyinin sorumluluklarını yüklenmenin yanısıra, öğleden sonraları teyze kızı ile buluşurlardı bir kafede. Ağabeyini güzelce giydirir, onu da götürürdü yanında. Hasta adamın en büyük mutluluğuydu kafede oturup, caddeden geçen otomobilleri seyretmek, bir de profiterol yemek. Hep sorardı,' Sema bugün profiterol yemeye gidecek miyiz 'diye.

Sema, annesini babasını kaybettikten sonra yaşamını ağabeyine adamış gibiydi. Çocukluğunu anımsadı birden. Ağabeyi ile 8 yaş vardı arasında. Ağabeyinin özürlü olduğu farkedilince ailesi bir bebek sahibi daha olmak istemiş, Sema dünyaya gelmişti. Bebekliğinde ve çocukluğunda daima sesiz, sorunsuz bir çocuk olmuştu. Sanki ağabeyinin sorumluluklarının bilincinde idi o zamandan.

Ailesine hiç yük olmadan okullarını bitirmiş ve Üniversiteye başlamıştı. Çok güzel bir kızdı. Üniversiteden de bir hızla öğretmen olarak mezun olmuştu. Sonra da iş aramaya başlamıştı. Memur emeklisi babasına destek olması gerekti. İşte Gökhan'ı o zamanlar tanımıştı. Karekter olarak zıttılar birbirlerine. Sema ne kadar sakin, yumuşak bir kızsa, Gökhan'da o kadar deli dolu bir delikanlıydı. Ama işte sanki zıt kutupların birbirini çekmesi gibi çekmişlerdi birbirlerini.

Nereden aklıma takılıyor bunlar bugün, doktora odaklanmam gerek diye düşündü birden. Tam bu sırada cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesajda teyze kızı ,'Otomobile bindim, 5 dakikaya kapındayım, aşağı in.'diye yazıyordu.

Acele ile kabanını giydi, Ağabeyine gideceği yeri söylemedi, 'Hemen geleceğim, 'dedi. Zira adam sonra üzülüp ağlıyordu.

Asansöre kadar zorlukla yürüdü. Ah bir doktorda bulsam kendimi diye endişeli endişeli konuştu.

Doktor randevusu yakınlardaki bir poliklinikteydi. Başvuru evraklarını bile hazırlamak zor geliyordu ona. Tüm sorunlarını anlattığı doktor hemen endoskopi istedi. Dışarda teyze kızı ile endoskopi sırası beklerken hep aklı evde bıraktığı ağabeyinde idi. Şu işler bir bitse de bir an önce eve gitseydi. Dönerken ona pastaneden profiterol alırım, sevinir diye düşündü.

Bu düşünce onu rahatlattı. Endoskopi için bayıltılırken de akşama ona çok sevdiği köfteyi pişirmeyi planlıyordu.

Ayıldığında ilk olarak nerede olduğunu anlayamadı. Evde uykudan uyanmış ve kötü bir rüya görmüş gibi hissetti kendini. Birden acı gerçek kafasına dank etti. Doktordaydı ve endoskopiden uyanıyordu. 'Mühim bir şeyim yoktur, doktor işgüzerlık yaptı,' dedi. Şimdi bir hap verip gönderecekti onu.

Giyinip, doktorun odasınıa geçince ortamda bir fevkaladelik hissetti. Teyze kızının yüzü allak bullaktı. Yaşamı süresince duygularını saklamayı beceremeyen kadın sanki içindeki acıyı yüzüne yansıtmıştı. Bütün o acı ifadeye rağmen sesine sakin ve neşeli bir tını vermeye çalışıyor gibi geldi Sema'ya.

Doktor ne dedi, Sema'nın nesi varmış. Bunu bir sonraki yazımızda öğrenelim.....

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..