Yaşamak… denizin dibinde mi? üzerinde mi?

Denizde yaşamak zorunda olan insan oğlunun bilmesi gereken çok önemli bir konu vardır. Bu da seçimdir. Denizin fazla yüzeyine çıkmadan dibinde mi yaşayacaksınız, yoksa “yok ben etrafı görmek istiyorum” diyerek üstünde mi yaşayacaksınız?

Yaşamak, tabii olarak bir takım riskleri içinde barındırır. Ancak kabul edelim ki denizin dibinde yaşamak üzerinde yaşamaktan çok daha risksiz ve kolaydır. Eğer saklanacak bir kovuğunuz varsa hayatınız sıradan ama güvenli geçmeye adaydır. Tek etken dip akıntılarıdır ki, onlarda bilinir ve nispeten yavaştır. Deniz dibinde yaşayanlar bu akıntılardan istifade bile edebilirler. Eğer o akıntıya karşı çıkmazsan, ağzını açtığında akıntının getirdiği yiyecekleri yiyebilirsin. Bu durumda en önemli şey seçici olmaman gerekir. Akıntı sana ne getiriyorsa onunla yetineceksin. Öyle neden, niçin gibi tehlikeli soruları sormayacaksın. Boş kalan büyük zamanında da töre, gelenek, gibi bir yığın günümüze uymayan işlerle uğraşabilirsin. İnan bu uğraşlar seni hiç sıkmaz. Zira sen o kadar yavaş yaşıyorsundur ki, asırlarca geri kalmış olmak bile seni hiç rahatsız etmez. Tabii bir büyük balık veya başka deniz canlısı bazen seni yutabilir. Eh böyle avanta yaşamanın bazen böyle riskleri de olabilir. Hayat risklerle dolu değil mi? Ona da kader deyiverirsin, hatta her şey Allahtan dersin olur biter. Öyle çocuğun, eşin, ailenden veya komşularından biri bir başka balığa yem olmuşsa ne olmuş ki? Yavrulamayı biraz çoğaltırsın olur biter.

Denizin üzerinde yaşamak zordur. Akıntıya ilaveten nereden gelip nereye gideceği belli olmayan rüzgarlar, hayatı zindan eden dev dalgalar, yağmur, kar, soğuk, sıcak, daha bir sürü yaşamı zorlaştıran engeller. Ne yaparsın ki Allahın insana bahşettiği akıl, zeka, şartlar ne olursa olsun denizin üzerinde yaşamayı emreder. Orada dürüstlerin yanında üç kağıtçılar, şark kurnazları, seni merdiven yapmak isteyenler, kendi rahatlarına uygun biçimde seni şekillendirmek isteyen zebani soylular da vardır. Öyle ki, bir yandan gemiyi başka gemilere karşı korumak için senin kanını akıtmanı isterler, öteki yandan sana sormadan seninle birlikte gemiyi satmaya kalkarlar.

Zordur farkında olarak yaşamak. Hem düşmanlarınla, hem de düşmanlaşmış kendinden olanlarla savaşacaksın. Bir anlık rehavete bile izin yoktur deniz üzerinde yaşarken. Bir anlık dalgınlık etsen üçkağıtçı bir martı elinden yemeğini kapıverir.

Yinede insani olandır deniz üzerinde yaşamak. Sevgilinin elinden tutup güneşin batışını kendi geminde, özgür olarak seyretmek için değer bir çok şey.

İzmir 2013-03-12