- Kategori
- Anılar
Yaşamak değil;beni bu telaş öldürecek
Sanırım 1970 li yıllardı. Henüz siyah beyaz televizyon yeni gelmişti Amasya'ya. Babam bize alamadığı için, komşulara gidiyorduk izlemek için.Annemi razı etmek için binlerce dil döküyorduk kardeşimle. Nihayet annemi razı ettikten sonra, büyük bir mutlulukla gidiyorduk komşu evine. Herşeyi izliyorduk, ev sahibinin sıkıldığını gözardı ederek. Güne Bakışla birlikte evlere dağılıyorduk.Sanki sinemadan çıkar gibi.Gecenin bir yarısı, mahalle sakinleri dışarda...
İşte günlerin birinde, yaşlı bir teyze, bize dönerek şöyle dedi:Kızım gençliğinizin değerini bilin, bir daha bu yıllara geri dönemezsiniz.Bir anlam verememiştim o an.Ama şimdi çok iyi anlıyorum ne demek istediğini.Telaşlarımız, işlerimiz yüzünden ne kendimize, ne de sevdiklerimize vakit ayırabiliyoruz.Vakit ayırdığımızda da, zaten iş işten geçmiş oluyor.Öyle değil mi?
Ve ne güzel anlatıyor Erel Bleda şiirinde. Ben bu şiiri çok seviyorum.
SARI LİRA GİBİ ÖMRÜMÜZ
Yaşamak değil;beni bu telaş öldürecek...
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.
Gözümüz saatte söyleştik,
Hep yetişecek bir yerler vardı.
Aranacak adamlar;
Yapılacak işler...
Bir sonraki günün telaşı,
Bir öncekinin terine bulaştı.
Kör karanlıkta çalar saat yerine;
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini,
Ha babam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını
30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lilere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda bize,
Artık uyku girmez olur gözlerimize...
Doyasıya söyleşmek,
Sevdiklerimizle en güzel vakitleri geçirmek için,
Bol zamana kavuştuğumuzda;
Söyleşecek sevgili ya da dost kalmıyor yanımızda.
Özenle yarına sakladığımız,
Bir sarı lira gibi ömrümüz.
Vakti gelip sandıktan çıkardığımızda,
Bir de bakıyoruz ki:
Tedavülden kalkmış.
SEVGİNİN IŞIĞI İLE AYDINLANALIM... Sevgiyle kalın...
İşte günlerin birinde, yaşlı bir teyze, bize dönerek şöyle dedi:Kızım gençliğinizin değerini bilin, bir daha bu yıllara geri dönemezsiniz.Bir anlam verememiştim o an.Ama şimdi çok iyi anlıyorum ne demek istediğini.Telaşlarımız, işlerimiz yüzünden ne kendimize, ne de sevdiklerimize vakit ayırabiliyoruz.Vakit ayırdığımızda da, zaten iş işten geçmiş oluyor.Öyle değil mi?
Ve ne güzel anlatıyor Erel Bleda şiirinde. Ben bu şiiri çok seviyorum.
SARI LİRA GİBİ ÖMRÜMÜZ
Yaşamak değil;beni bu telaş öldürecek...
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.
Gözümüz saatte söyleştik,
Hep yetişecek bir yerler vardı.
Aranacak adamlar;
Yapılacak işler...
Bir sonraki günün telaşı,
Bir öncekinin terine bulaştı.
Kör karanlıkta çalar saat yerine;
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini,
Ha babam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını
30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lilere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda bize,
Artık uyku girmez olur gözlerimize...
Doyasıya söyleşmek,
Sevdiklerimizle en güzel vakitleri geçirmek için,
Bol zamana kavuştuğumuzda;
Söyleşecek sevgili ya da dost kalmıyor yanımızda.
Özenle yarına sakladığımız,
Bir sarı lira gibi ömrümüz.
Vakti gelip sandıktan çıkardığımızda,
Bir de bakıyoruz ki:
Tedavülden kalkmış.
SEVGİNİN IŞIĞI İLE AYDINLANALIM... Sevgiyle kalın...