Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '14

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Yaşamak için yememeliyiz, yemek için yaşamalıyız

Yaşamak için yememeliyiz, yemek için yaşamalıyız
 

Hiç yaşamak için yenir mi? Yani vücudumuzun besine ihtiyacı var, o nedenle yiyoruz. İnek miyiz biz ya. Hani öküzü çifte koşmadan önce önüne ot koyarlar ya...

Eğer ihtiyacımız olduğu için yiyorsak lezzetin, tadın ne gereği var ki. Önümüze koyalım bir şey, tamam.

Bilimsel bulunan veya insana mantıklı gelen şeyler başımıza bela. Âlemin aklı kıt profları bunlarla karşınıza dikiliyorlar. İşte diyet, sağlık kurallarına uyma gibi hayatı kısıtlayan, sevimsiz hale getiren  sözde sağlık uygulamaları bizi hem hasta hem de mutsuz ediyor. İçeriğinde ne var diye bakmadan sevdiğimiz şeyleri yemeliyiz.

Ancak malum sevilen şeyler fazlaca kimyasal(tuz, şeker, un, yağ) içeriyorlar. Zaten bu nedenle tatlı ve lezzetliler. Konu miktar. En çok sevdiğiniz şeyleri içerisindeki kimyasal size zarar vermeyecek derecede (yani miktarını ayarlayarak) yemelisiniz.

Sağlığımız şunu ya da bunu yediğimiz için değil gereğinden fazla yediğimiz için bozuluyor. Sindirim kanalımız incecik bir boru. Organlarımız da öyle, narin. Bir kazan çorba, tabak tabak yemek. Yedikleriniz sağlıklı olsa bile bu haliyle zararlı oluyor.

Sadece popüler yiyecekler ve dayanılmaz tatlardan oluşan küçük porsiyonlu mönüler, işte hayat budur. Bir gram demir alacağım diye (o da belli değil ya) tabak tabak ıspanak ye. Sağlıklı beslenmeymiş. Zararını faydasını düşünmeden sevdiğiniz şeylerin listesini yapın. Canım su böreğini kocaman kocaman dilimler şeklinde her gün yersen tabi sağlıksız olur. Kurusu, yaşı, sıvı halindesi, katısı... Ama sadece tadına bayıldığınız şeyler.

Patatesi adını unutmayım diye altı ayda bir yeseniz de olur. Bunların ayrıca tok tutma özelliği var. Vitamin vs ise ohoooooo! Yerken zevk aldığınız için mutluluk hormonu da salgılanacaktır. Belli bir süre (sigara bırakır gibi) disiplinle bu gramlardan oluşmuş mönüye alışıyorsunuz. Tabii ki yine de irade gerekiyor. Zaten bu yiyecekler sizi tıkadığı için doymasanız bile açlık hissetmiyorsunuz.

Mudo'dan yaş pasta,100 gram ızgara, iki tane ceviz, az badem al sana yemek... Yok dilim dilim ekmek, çorba, tabak tabak makarna, fasulye masulye... Sanki bu kadar yiyeceği  çöplüğe döküyoruz. Şimdi günde en az 2 kilo yiyecek ve 1 kilo içecek tüketiyoruz. O zaman ise bu miktar günde yarım kilo yiyecek, bir kilo da içecek 1,5 kiloyu geçmeyecek. Bir dilim baklavayı dört çatal lokmasıyla alır ve 10 dakika çiğnerseniz bir tabak baklava yemiş gibi olursunuz zaten. Biraz da kendinizi kandıracaksınız.

Sevmediğiniz yiyecekleri yemeyin. Yemek yemek hayatın tadıdır. Karnımı doyurmak için yiyecekmişim. Yemek yemeyi zevk haline getirmem her halde. Hanım yemekte ne var? Nohut. Yine mi. Bırakın bu klasik yiyip içme alışkanlıklarını. Yediğiniz şeyler, dinlediğiniz müzik, izlediğiniz film, elini tuttuğunuz sevgili özel olmalı... Sağlık endişesi içinde yiyip içmek kadar eziyet olamaz. Taze fasulye  sağlıklı, getir  bir kazan. Sen her gün bir kazan taze fasulye ye bak mezarının üzerinde fasulyeler açmıyor mu?

Hayatın sırrı da sağlığın sırrı da çözüldü: Sevdiğiniz şeylerden az az yiyeceksiniz. Rakıysa rakı, şekerse şeker, bal, kaymak... Aklıma gelirsen yerim seni kabak hahahahaha!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..