Yaşamdan Dakikalar

Yaşamdan Dakikalar'ı yaklaşık 2 - 3 yıldır bende zevkle izliyorum. Program, Merhum Kenan Onuk, Hıncal Uluç ve Haşmet Babaoğlu'nun bir fikri ile doğmuş. Sunay Akın ve Nebil Özgentürk ile birlikte TV8 de her kesime seslenmekteler. Sanat ağırlıklı bir söyleşi. Bugünün TV dünyasında az bulunur bir yapı. Dört silahşörler misali çok az bir zamanda haklı bir hayran kitlesi edindiler. Bu arada merhum Kenan Onuk'u da anmadan geçmemek lazım. O sadece spor yazarı veya gazetecisi değil, gerçek bir entel idi. NTV de yaptığı caz programlarını birçok kişi bilmez.
Sunay Akın'ın şiir ve tarih yönü, Hıncal Uluç'un sinema ve tiyatro dünyası, Haşmet Babaoğlu'nun sinema ve kitap dünyası, Nebil Özgentürk'ün küçük filmleri ( oskarlıkları ) ve her birinin geçen hafta içersindeki izlenimleri "Yaşamdan Dakikalar" ın iskeletini oluşturuyor.
Bu sezon başında Haşmet, koltuğunu Sinan Çetin'e bıraktı. Sinan Çetin'i ilkten yadırgasakta alıştık. Sinan Çetin de gözlemleri iyi biri idi. Ama anlaşılan O, bu söyleşiye alışamadı ve izin istedi. Koltuk, Attila Dorsay'ın oldu. Attila Dorsay her hangi birşey olmazsa o koltukta epey oturur ( yakıştı çünkü).
Son bir gelişme de bu hafta yaşandı, yapım TV8 den ATV ye taşındı. Bu gelişmeye diyecek yok, ama programın ana saatini perşembe gününden pazar günü saat 11.00 e alınmasını yadırgadım. İleriye dönük programın reytingini olumsuz etkileyecek gibi. Havalar ısındığında o saatte kim evde oturup seyreder bilmiyorum. ATV nin hafta arası 20.00-22.00 kuşağında bu tür söyleşi yayınını yayınlaması zor tabii. TV dünyamız maalesef bu durumda. O zaman bu tür güzel yapımları güzel zamanlarda yayınlayabilecek TV lere bırakmak lazım değil mi?
ATV deki bu ilk yayında konuk sanatçı Timur Selçuk vardı ve söyleşi yine çok güzeldi. Ben elimden geldiğince seyretmeye devam edeceğim, havalar ısınınca ne olur bilemiyorum....