Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Yaşamı ertelemek.....

Yaşamı ertelemek.....
 

Hiç ölmeyecek gibi yaşamak, evet çoğumuzun yaptığı bu değil mi?

Yaşam yolculuğumuzu yaparken, günlük uğraşıların içerisinde onca güzel duyguyu, sevgiyi zamanın süzgecinden kaçırır dururuz. Hep bir koşuşturma hep bir hedef çevresine kitlenen egomuz, bizi asıl mutlu edecek ne çok şeyi erteler durur.

Onca yoğunluk arasında kısacık bir tatil önerisi gelse sevdiğimiz bir insandan, işlerimizi öne sürüp, geçiştiririz. Uzun zamandır görmediğimiz bir dostumuzu bir gün arayıp eski günleri anma işini hep ileride bir tarihe atar dururuz.

Belki kalbini kırdığımız özür dilememiz gereken ya da sadece "afedersin" kelimesiyle çok mutlu olacak yakınlarımız vadır. Bu tek kelime için asla acele etmeyiz ve hiç ölmeyecek gibi yaşadığımızdan, bunu söylemeyi asırlarca öteye atarız. Zamanımız vardır ve elbet birgün karşılaşır söyleriz.

Çocuklarımızın sadece birkaç yıl sürecek çocukluklarını, saçma sapan bir eğitim sistemine kurban edip, onları birer yarış atına çevirip, kıyamet günü sınavına hazırlamak için en güzel yıllarını acımasızca onlardan çalarız. Öyle ya nasılsa çaldığımız çocukluklarını sonradan yaşayabilecekleri onlarca yıl vardır önlerinde.20 lerine geldiklerinde belki güzel bir üniversiteye girmiş ama yorgun, yaşamdan keyif almayan , erkenden ellerinden koparılmış çocukluklarının boşluğundan mutsuzlaşmış gençlerimizden şikayet ederiz bu kezde.Onların yaşamı ertelemesine bizim neden olduğumuzu kabullenmek aklımıza gelmez.Mutluluklarını çalanın kendimiz, daha doğrusu sisteme boyun eğişimz olduğunu düşünmek dahi istemeyiz.

Yaşamın bizce önemli olduğunu düşündüğümüz çoğu paraya ve statüye bağlı hedefleri peşinde, bizi gerçekden mutlu edebilecek ne kadar güzel duygu, insan ve an varsa insafsızca harcarız.Ertesi gün halletmemiz gereken basit bir iş için bir gece önceden çok güzel bir zaman dilimini erteleriz.Yerine bizi bekleyen yeni insanlar, yeni duygular ve yeni fırsatlar çıkacakdır nasıl olsa.Giden gitmelidir..Yapılması gerekenler listesi, herzaman yapılmakdan
hoşlanılanlar listesini malup eder yaşamda.

Ana baba olmayı evliliğin süresiyle bir tutan kimilerimiz , boşanmalarda çocuklarını aylarca, yıllarca görmek istemez. Ölmeyecek gibi yaşadıklarından daha milyonlarca fırsatları olacaktır önlerinde.Gün gelip ilgisizlik ve sevgisizlik ektikleri tarlada, aynı tohumları biçince nekadar geç kaldıklarını fark edip, bunu kötü kadere bağlayarak lanet okurlar.Çocuklarının o en güzel günlerini bilinçli olarak görmeyerek, yaşamın nasılda önemli bir kesidini ertelediklerinin hatta yok ettiklerinin farkına bile varamazlar.Olsun varsın yerine yenilerini yaşayacaklardır.


Aslında yazık ki, giden her şey tekdir ve asla bir benzeri yerine gelmez.Bunu fark ettiğimiz bir gün geldiğinde ise keşkelerimiz, yalnızlığımızın tek katığı olmak durumundadır artık.

Bir gül bahçesinde yürürken nasılsa ilerde daha güzelleri var diyerek burun kıvırdığımız  güller tükenip yerini çalılıklara bırakmıştır ve vazoya gül yerine onları koymaktan başka bir seçeneğimiz kalmamıştır ne yazık ki.Güneşi kaçırdığımız için ağladığımız bir günün akşam alacasında, birde bakarızki yıldızlarıda gözden kaçırmışız..

Ve gün gelir, hiç ölmeyecek gibi her şeyini ertelediğimiz yaşamda, hiç yaşamadan ölürüz aslında..

 
Toplam blog
: 34
: 1734
Kayıt tarihi
: 15.05.07
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji bölümü mezunuyum. Farklı sektörle..