Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '14

 
Kategori
Felsefe
 

Yaşamın gerekçesi hayatın hedefi !-(2)

“Ben insanları ve cinleri hiçbir maksatla değil, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”Diyen rahmeti rahman, yaşamın gerekçesini apaçık beyan etmesine rağmen, bu kadar maksatsız yeryüzünü kaplayan varlıklar kâinatın dengesini bozmaya başladı. 
 
Görünene inanıldığı ve arkada büyük bir günün hesaba katılmadığı bir yaşamda, insanlar ancak kendi yaşamları için yaşama gerekçelerini dünyalık denklemler üzerine kurarlar. Bu dünyalık menfaatler, yeryüzündeki kanın akmasının başlangıcını oluşturan Kabil’den bu yana tüm savaşların kıvılcımını ateşlemiştir. O dönemde kıvılcımlanan ateş günümüze uzandığında alevlenerek sürekli çoğalan yangınların tüm yeryüzünü sarmasına neden olmuştur.
 
Kabil’in torunları ve Firavun’un neslini devam ettiren Karun’un günümüzdeki ceo’ları hakikaten dünyanın dengesini bozdular ve tüm canlıların yaşama gerekçelerini kaynağından çıkarma savaşını hızlandırdılar. Bu savaş sadece insanlarla sınırlı kalmayacak kadar bütün bir kâinatı kuşatarak yayılmaktadır. Bu savaşın Durdurulmasının tek bir yolu ve adresi vardır, o adres dışında farklı ortamlarda çıkış gerekçeleri araştırmaya çalışanlar, bu yıkımın sonunu ancak daha fazla çabuklaştırırlar. 
 
Kabil’in kan dökmesindeki gerekçenin başındaki bahane, günümüz Kabil’lerinin gerekçelerinden hiç de farklı değildir. O kendisinin olumsuz ve niyetindeki bozulmanın gerekçesi olarak gösterdiği Habil’i ortadan kaldırarak daha güzel bir yaşamı oluşturacağını düşünerek, korkularını yenmek isterken, daha korkak ve endişeli Paranoyak bir yaşamın tohumlarını toprağa atmış oldu. O tohumlar bu gün kâinatın dört bir yanından çığ gibi çoğalarak yayılmaktadır. Bu tohumların ve Kabil’in ektiği fidanların kökünün kuruması, ancak ve ancak onların beslenme kaynağı olan ve olmazsa olmazı olan masum varlıkların kanlarının durmasına bağlıdır. Çünkü onların beslenme ve büyüme kaynağı bu kanlarla sağlanmaktadır.Peki,Bu kaynakların kurumasının yolu nasıl gerçekleşecektir diye soracak olursanız.Onun tek bir adresi var demiştim,Yaratandan başkasına Kulluğun olmaması, şirk dininin terk edilmesi,İbrahim’i geleneğin yeniden hayata geçirilmesi ve onun toplumuna ve bütün bir insanlığa karşı ortaya koyduğu net tavrın alenen deklare edilmesinden geçer. 
 
“İbrahim ve beraberinde olanlarda sizin için güzel örnekler vardır, hani onlar kavimlerine demişlerdi ki, biz sizden ve taptıklarınızdan ebediyen ayrıldık ve uzaklaştık, bizimle sizin aranızda artık ebedi bir kin nefret ve savaş vardır, taki bir olan Allah’a iman edinceye kadar…”
 
Kâinattaki kanın durması net adrese dönmekten geçer.Bu adresi son müracaat edilmesi gereken,olsa da olur olmasa olur şeklinde yorumlayan ve bu şekilde yaşamlarını devam ettiren her bir insan unsurunu bünyesinde taşıyan varlığın,bir yaşama gerekçesinden söz edemeyiz.Bu gerekçeleri bulundukları dünyanın akışına göre ayarlayanlar,dünya nereye akıyorsa sizde orada olacaksınız diye,yok oluş nasihatlerini masumane ve bir manzume şeklinde sizi sizden alıp götürenler,hakikaten bir daha sizi size döndürmezler bunu biliniz.
 
Kabil’in Kanını taşıyanlar, Firavun’un zürriyetini devam ettirenler, Karunun mal varlığına iman etmiş, dünyaya düzen vermeyi hesap edenler, tüm hesapları şaşırmış bir zavallı olmaktan kurtulamadıkları gibi ancak şirk dinine hizmet ederek, bütün bir insanlığın yaşama gerekçesini karıştırmak için çabalayan karanlık dehlizlerin fareleridir.Bu farelerin yaşam alanlarına müdahalelerinden kurtulmanın tek adresi,Tevhit dinini yaşamaktan ve İbrahim’in net tavırlarını ortaya koymaktan başka bir yol değildir.”Siz bir ve tek olan benim Rabbim, yerlerin ve göklerin Rabbi Allah’tan korkmuyorsunuz da,ben sizlerin düzmece ilahlarınızdan mı korkacağım…”
 
Ey Karun’un ceo’ları ve Firavun’un yaşaması için iğdiş edilmiş bir dinle insanları hipnoz etmeye çalışan Belam Bin Baur’un halefleri, şunu iyi biliniz ki yeryüzünde akan her bir damla kanın ve gözyaşının sorumlusu sizin teşkilatının devam etmesinden başkası değildir. Bekleyin göreceksiniz İbrahim tevhit tokmağıyla, bu şirk dinin temsilcilerinin, insanları hipnoz edeceği vakitlerin sonu yaklaştıracaktır. Mısır İntifadasında Bir genç kardeşimin panzerlerin kendisine doğrultulmuş silahlarına karşı gözünü kırpmadan koşması ve panzerin üzerine çıkarak, oradaki silahı alarak yere inip şeytanın kullarına karşı mücadele azmindeki dinamizmin temelinde, tevhit dinin kıvılcımlarının bulunduğu bilinsin…
 
Herkes şunu bilsin ki, yaşamın gerekçesini dünya olarak anlayan varlıkların yerine, yaşamın gerekçesini, Allah’a kulluk alan cevallarla dünya da bir değişim gerçekleşmenin eşiğinde, bu değişimi göremeyenler, dünyaya tapan şirk dini ile tarihin çöplüğüne gömülecekler…
 
Yaşamın gerekçesini anlayanlar, İbrahim(a.s)in ateşine atılacaklarını bilseler de,”Allah ne güzel vekil ve ne iyi yardımıdır…”diyerek sadece Allah’a tevekkül edenlerdir. Dünya içindekiler ve Karun’un mal varlığı ve ceo’ları sakın sizi aldatmasın, Allah’ın tayin ettiği vakit gelmektedir. Şirk dinin Hipnoz ilizyonistleri şunu iyi bilsin ki, hakikati görmelerine ve bilmelerine rağmen, Firavun’un tüm tehditlerine rağmen Biz Musa ve Harun’un Rabbine iman ettik diyen, sihirbazlar gibi hakikate dönmezlerse, tevhit tokmağının kafasını ezeceği ilk gidecekler onlar olacaklardır. Bu, İbrahim’i mektebin tüm insanlığa bir fermanıdır… 
 
Yaşamın gerekçesi, İbrahim’i kervana katılmak ve bu uğurda ateşlerde yanacak kadar yolun kutsiyetine iman etmekten geçer. Bu yola çıkarlarını korumak için müracaat edenler sakın kendilerini aldatmasınlar, onlar zaten yola çıkmadan kaybetmişlerdir." ”Allah saf temiz ve necis olanları birbirinden ayıracaktır, "Kendileri zokayı yutanlar, Allah’ı aldatacaklarını sanmasınlar, Allah lebilmirsattır haberiniz olsun… 
   
SOSYOLOG-EROL KEKEÇ
 
Toplam blog
: 9
: 224
Kayıt tarihi
: 24.11.12
 
 

EROL KEKEÇ,SOSYOLOJİ VE PSİKOLOJİ ALANINDA EĞİTİM ALDIM. Yazarlık ve şairlik yapmaktayım. Düşünce..