Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaşamın kıyısında bir yerlerde

Yaşamın kıyısında bir yerlere tutunmaya çalışırız. Tutunmaya çalıştığımız hayatın dallarıdır. Tutunmaya çalıştığımız yer bazen bir insandır. Hayat yolunda öyle anlar gelir ki tutunduğumuz dallar kırılır, insanlar yok olur. O an kendimizi öyle bir boşlukta hissederiz ki... Uçurumun kenarında olup düşmek üzere iken başka bir yaşama nedeni buluruz.

Hayat insana süprizler yapmay sever. Gün olur planladığımız hayatı yaşayamayız. Geleceğe yönelik hayallerimiz bir anda alt üst olur. İnandığımız, değer verdiğimiz kişiler ve olaylar bizi hayal kırıklığına uğratır. Değer yargılarımız bir anda başka bir boyuta geçer. Neler olduğunu anlamaya çalışırız. Hangi noktada hayat bize oyun oynamıştı, bunu çözmeye anlamaya çalışırız. Bazen olaylar karşısında nerede yanlış yaptığımızı sorgularız. Sorular cevapsız kaldıkça hayatımız çelişkiler yumağına döner. Acabalar, nedenler beynimizi kemirip durur. Yaşadığımız olaylar mı bizi bu kadar etkiliyor? yoksa kendimizden önce tutunduğumuz dalların insanların kaybolması mı bizi yıkıyor?

İnsan olarak kendimize aşırı güveniriz. Kimseye ihtiyacımız yokmuş gibi davranırız. Aslında hepimiz hayatta kendimizi güvende hissedeceğimiz dallara insanlara tutunuruz. Bunu inkar etmek insan doğasıdır. Güçsüzlüğümüzün ortaya çıkmasını istemeyiz. Yaşamda bir yerlere tutunmadan yaşadığımızı kabul eder ve ettirmeye çalışırız. Yalnız ufacık bir olayla nedense kendimizi boşlukta buluruz. Kabullenmediğimiz dayandığımız yerlere olan bağımlılığımızı onları kaybedince anlarız. Bu bizi kızdırsa da böyledir. Bir şeylere, bir yerlere, birilerine bağımlı yaşarız. Onların hayatımızda ki yerini kaybetmeden anlamayız. Kaybettiğimizde ise onların yeriuni içimizdeki dolmayan boşluklar, çaresiz çırpınışlar alır. Tekrar hayat ile ilgili arayışlara yöneliriz. boşlukları doldurmadıktan sonra rahat bulamayız. Tam anlamı ile boşluklar kapanır mı bilinmez ama bir şekilde yerini bir yenisi alır. Geçmişi düşündükçe arada sırada arıyan bir yanımız olarak kalır kaybettiklerimiz.

Öyleyse neden kaybetmeden tutunduğumuz dallara, insanlara sahip çıkmıyoruz? İçgüdüsel olarak güçlü görünmek yerine onlarla yaşama tutunduğumuzu kabullensek... Onlarla yaşadığımız için hayatın bir anlamı olduğunu bilsek... zamanla onları kaybedebileceğimizi düşünerek onlarsız kalmadan onlarla dolu dolu yaşasak... Belki o zaman hem onlarla yaşadığımız süre içinde onları mutlu eder, mutlu oluruz. Hem de kaybettiğimizde sadece kaybetmenin acısıyla üzülür, uçurum kenarlarına gelmeyiz.

Hayatı olduğu gibi kabul etmeliyiz. Yaşam bir deniz olsa bizler kıyısında kendi hayatlarını yaşayan insanlarız. Hayatı anlamlı kılan tutunduğumuz dallar ve insanlardır. Onlarla bir ömrü tüketiriz. yaşanan ve yaşanacak olan hayat bize bir armağandır. Değerini bilerek yaşayalım.

 
Toplam blog
: 60
: 2933
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Memur olduğum için Türkiyenin çeşitli illerini gezmekteyim. Yaşamı seven, hayatını daima daha iyi ya..