Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '08

 
Kategori
Deneme
 

Yaşamın renkleri

Yaşamın renkleri
 

Bütün ağaçların rengi aynı olsaydı, bütün çiçekler aynı koksaydı, gökyüzü hep aynı mavi ve ben her gün aynı olsaydım. Böyle bir yaşam düşünmek bile istemiyorum. Yaşam bütün renkleriyle güzel. Ben ve sanırım bütün insanlar yaşadıkları değişimler ve duyguları ile var.

Her gün aynı yüz ifadesi ile sadece gülümseyen ya da sadece sıkıntılı dolaşabilir mi insan? Bir günün içinde o kadar değişik duygular yaşıyoruz ve çeşitleniyoruz ki tıpkı doğa gibi rengimiz değişiyor. Bizi insan yapan en önemli olaylardan biri bu. İnsan duyguları yaşarken de kendi gibi yaşıyor. Her insan aynı tepkiyi vermiyor.

Tek düzelikten sıkıldığımız şu yaşam yolculuğunda o kadar insan çeşitliliği var ki…

Hep aynı günleri yaşadığımız günümüz koşullarında yaşamın bu renkliliğini görebilmek, insan farklılıklarının o eğlenceli yüzüyle gülümseyebilmek gerekiyor. Sadece bir gün insanlara bakın her gün gördüklerinize yeniden bakın. Birçoğumuzun farklı bir renkte olduğunu göreceksiniz.

Bazılarımız bu çeşitlilikten rahatsız oluruz. Herkes bize benzesin, bizim gibi düşünsün, bizim gibi davransın isteriz. Tek tip olalım, aynı adımlarla yürüyelim. Tüm renkler aynı olsun, tıpkı bir okul bahçesindeki öğrenciler gibi. Ya da biz insanların sadece bize benzeyen yüzleri ile ilgileniriz. Birbirimize o kadar benzeriz ki bir süre sonra yaşam sıkıcı bir hal almaya başlar. Belki yaşamımızdaki en büyük sıkıntı da buradan geliyor. Hep birbirimize benzeme çabasından dolayı.

Hani belirli tipler vardır. İdeal öğretmen tipi, ideal anne tipi, ideal doktor vs…. Aslında sadece şekil olarak kafamızdadır. Hemen gözümüzün önünde şekilleniverir. İlk önce görüntü olarak sonra davranış biçimi olarak. Bence asıl ideal olanın insanın kendine özgü ve farklı olmasıdır. Yani farklılığı yakalayan değişimi yakalar, yeni açılımlar yapabilir. Hep bir örnek davranışlar bize sıkıştırılmış yaşamlar sunar. Toplum olarak da tek tip olana o kadar yatkınız ki farklılar hep göze batıveriyor. Bu da bizi rahatsız ediyor. Bizim gibi olmayan bizi korkutuyor.

Değişik düşüncelere, değişik davranışlara alışmak sanırım zorlu bir süreç. Çok sesli müzik gibi kulağımızın alışmadığı sesi reddediveriyoruz. En güzel ormanın her türlü ağacı ve her türlü hayvanı içinde barındırabilen orman olduğunu unutmamak gerekiyor. Kendimize de bu şekilde alışmak gerekiyor. Ruhumuzun çalkantılı yolculuğunda sallanırken bizi huzursuz eden değişimler yaşamak doğal. Özümüzde değişmeyen değerleri barındırıp, duygu dünyamızda değişimler yaşayabiliriz.

Yaşam her bireyin yalnız çıktığı ama birlikte yürüdüğü bir yolculuk. Kendimize yaptığımız yolculuklarda kendimizle ilgili yeni şeyler buluyoruz içimizde. Zamanla kendimizle yüzleştikçe ister istemez değişimler yaşıyoruz. Derinlerde saklı duran benler çıkıyor ortaya.

Kendini bulanmayı başaran her insan artık sadece kendi oluyor. İnsanın özünde bulunan tanrısal değerler bize yavaşça hoşgörüyü de getiriyor. İnsan kendisi ile ilgili soruları bitirmeden, diğer insanları sorgulama hakkına sahip değil.

Doğa bize bir çok şeyi öğretiyor aslında. Bir renk cümbüşü olan doğada renksiz yaşamak mümkün değil. Özümüzde derinliklerde belki tek renge ulaşabiliriz. Beyaz. Onu ayrıştırdığımızda ise yaşamın renkleri kendiliğinden oluşuverir. Sadece yaşamın da değil bizim de renkliliğimiz olur. Özünde beyazı barındırdığını da bilmek önemli bence. Çok olandan tek olana.

Bazen mevsimler şaşırtır bizi, bazen tanıdığımız bir insan, bazen tanımadıklarımız. Hiç beklemeyiz kış ortasında baharı ya da yazın aniden bastıran yağmuru. En çok da kendimiz şaşırtır bizi. ‘Bu ben miydim?’ dediğimiz, en rezil olduğumuz anlar gelir. Her halimizle özümüzdeki insani değerleri unutmadan yaşamalıyız yaşamı. İçimizde barındırdığımız bütün duygular bize has yaşanır olmalı. Her ağacın kendi gövdesinin ve dallarının farklı olması gibi.

Sanat alanında ise bu oldukça önemli bir kavram. Özgünleşebilen, kendini yenileyen , yeni olduğu kadar cesaretle ortaya konulan her eser değerlidir. Bazen sanattaki farklılıklar da tıpkı insan yaşamında olduğu gibi yadırganmış, tepkilere sebep olmuştur. Nice sonra asıl değeri ortaya çıkmıştır. Değişim içinde bulunan her şey kendini bir şekilde yeniliyor. Çok renklilik bu bağlamda önemli.

Bu farklılaşma, çeşitlilik bazen beraberinde yalnızlığı getirir. Bütünden ayrıldığın an yalnızlaşırsın. Bunu göze alabilmek yalnızlaşmak ise kendine dönmedir. Bir türlü hesaplaşma yaşarsın içinde. İçimizi dolduran bu yalnızlık duygusundan korkanlar ise farklılaşmayı göze alamayanlardır. Çoğunluğun içinde oldukları sürece bu duygudan kurtulduklarını düşünürler.

Oysa bu sadece kendini aldatmadır. Yalnızlığımızla yüzleşip kendimize doğru hareket ettiğimiz müddetçe bir şeylere ulaşabiliriz.

Yaşam bize sunulan bir armağansa eğer bize verilen değerin bir göstergesidir. Biz kendimizi değerli kılmak için kendi değerlerimizi ortaya çıkarmalıyız. Yaşam tüm renkleri ve canlılığı ile yaşanmalı. Biz bu renklerin içinde kendi rengimiz ile durabilmeliyiz.

 
Toplam blog
: 36
: 2748
Kayıt tarihi
: 14.10.08
 
 

1970 Kaş doğumluyum. Trakya üniversitesi edebiyat fakültesinden 1992'de mezun oldum. Halen edebiy..