Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '08

 
Kategori
Siyaset
 

Yaşamın ve anlamlarının neresindeyiz? (Ülkemizde yaşanan hallerin neresindeyiz?)

Yaşamın ve anlamlarının neresindeyiz? (Ülkemizde yaşanan hallerin neresindeyiz?)
 

Tek başına olmak her daim zordur, hele yıkıntıların için de tek başına olmak.....


Çocukluk arkadaşlarımın içinde, politik bilinçleri ve kendilerine fazlasıyla özgüveni bulunanlarla birlikte olduğumuz bir gündü ve 1987 yılı idi. Konuşmalarımız, büyüdüğümüz mahalleyi ilgilendiren bir konunun etrafında (muhtarlık seçimleri) dönüp duruyor ve sonuca bir türlü varılamıyordu. (2 yıl kadar önce başka bir semte taşınmış ve politik olarak "tek başınalık" ile yeni tanışmıştım; bu oldukça zor bir şeymiş, ancak o vakitler anlayabilmiştim.) 

Konuşmanın devamında kendi düşüncemi ifade ettiğimde, bir arkadaşımız bana dönerek şöyle dedi: "Arkadaşım, sen bu işin neresindesin..?" Sorusu, o an bana öylesine doğru geldi ki, bir tek; "hiç bir yerinde değilim" diyebildim ve sustum; haklıydı. İçinde bulunmadığım bir süreç hakkında görüş belirtmekten öteye, belirleyici olmaya çalışmıştım; bu nedenle arkadaşımın sorusu fazlasıyla yerindeydi. 

Üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen bu söz, bir belirleyici olarak hep aklım da kaldı. Gerek toplumsal, gerekse bireysel iletişim ve ilişkilerimde, her hangi bir durumu ya da kişiyi (kendimde dahil) ve genel hallerini "anlayabilmeyi" istediğimde; "...bu işin neresinde (?)" veya (yaşamın neresinde?) sorusuna cevap bulmaya çabaladım. "Neresinde (?)" sorusuna kendimce bulduğum bütün cevaplar bir çok hali kolaylıkla kavrayabilmeme neden ve olanak yarattı. 

Bu günlerde yine aynı soru, toplumsal ve bireysel nedenler ile aklımda dolanıp durmakta, yine cevaplar aramaktayım. Bu kez burada yazarak cevap arama yolunu seçtim. 

Hep birlikte çok büyük bir toplumsal yapı oluşturuyoruz ve her birimizin; farklı nitelikleri, değişik kişilik yapıları, ayrı sınıfsal konumları, çeşitli politik görüşleri ve her birimizin kendine özgü yaşayış biçimleri var. Bütün bunlara karşılık yine de, bir arada yaşamanın gerekçesi ve dayanak noktası olan, "yaşamsal anlam ortaklıkları" yaratmaya veya bulmaya çabalıyoruz. Ama bireysel ilişkilerimiz de, ama toplumsal ilişkilerimiz de, kendimizi bu "anlam birlikteliklerini" bulabilmeye, yakalayabilmeye odaklamaktayız. Biraz da "kendimiz olmaktan çıkmaya uğraşıyoruz" denilebilir. 

Gerçek bir bütünsellik içerisinde düşünürsek, (şu an için var olan biz) yaşamın içinde bulunduğumuz "bu yeri nasıl seçtik"? Kendimiz mi belirledik? Şu anda sürdürdüğümüz "bütün edimlerimiz ve hallerimiz" bizim istediklerimiz mi? Bu sorulara, (kendi içimiz de, yalnızca kendimize) vereceğimiz cevaplar ne kadar objektif olabilirse, "yaşamın neresin de" olduğumuza dair, kendimiz için öğrenmek istediğimiz sonuç, o derece objektif ve net olacaktır. 

Bu söylemleri düşündüren ve yazdıran gerekçe; ama kişisel, ama toplumsal anlam da "kaos" denilebilecek hal ve durumların içerisin de uğraşıp duran; bir türlü "olması gereken" sonucu belirleyip, olduramayan insanların (kendimizin), sayısal olarak çok fazla görülebilir hale gelmiş olmasıdır. Yaşama "bir yerinden" tutunamayanlarımız çok fazlalaştı; yaşamsal değer yargılarımız (kimsenin ummadığı kadar) değişti; "Sentetik olarak yaratılan" ve hepimize yaşatılan, toplumsal ve sosyolojik bozulum sonucun da oluşan boşluğun nasıl doldurulacağını, bu bozulumu "kurgulayanlar" dahi bilemiyor. Biraz ürkütücü ama gerçek.
Günlük olgulara biraz dikkatli bakarsanız bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Olup-biten bu ahval için de; kendi adıma, bulunduğum yeri pek özgürce seçebildiğimi düşünmüyorum. Nedeni çok basit ve bu yazıyı yazıyor olmam bunu bana kanıtlıyor. Aslın da başka şeyler yazmak ve farklı bir şeyler yapmak istiyorum. Fakat, "bulunulan yer " ve "bu yaşamın neresinde" (olduğuma-olduğumuza) dair
kafamda oluşan sorular ve o soruları doğuran olguların (varlığı-gerçekliği) böyle bir yazının oluşmasına neden yarattı. 

Ben kendi adıma, şu an ki "günlük durum" içinde olan-bitene baktığım da; 

* resmi, yarı-resmi bir çok kurum ve kuruluşun,  

* bir çok politik yapının-siyasal partinin,  

* inanç temelli davranan kitlesel birlikteliklerin,  

* ekonomik ve sosyal kuruluşların temsilcisi olan mesleki örgütlerin,  

* temel haklar ve özgürlüklerin savunucularının,  

* demokrasi ve hukuk taraftarlarının,  

* çalışıp-üretenlerin, köylülerin, işçilerin,  

* ve de aklı-selim olmak zorunda bulunan, öyle olduğunu seslendiren insanların çok büyük çoğunluğunun; 

hepimizin olan bu ülkeyi, "Türkiye Cumhuriyetini" ilgilendiren bir çok hayati konunun ve olgunun; 

" GERÇEKÇİ ANLAM DA FARKIN DA OLMADIKLARINI DÜŞÜNÜYORUM...!" Bu benim kişisel düşüncem... 

Bu düşüncemi yaratan ise hepimizin gözü önünde olup bitenler... 

Şimdi hepinize soruyorum; "SİZ BU İŞİN (*) NERESİNDESİNİZ...?" 

(*) Ülkemizde şu sıralar yaşadığımız olguları, hepimizin ortak çıkarları doğrultusun da sorgulayabilmenin NERESİNDESİNİZ? 

Bu ülkenin bütün insanlarına, Sevgi ve Saygılarımla... 

Not: Cevap arayan, sorgulama yapmak isteyenler içindir; Aşağıdaki adreste bulunan o uzun yazıyı okuyun ve düşünün bakalım ne bulacaksınız cevap olarak... Kim(?) neyi(?) kimin için(?) yapmak istiyor acaba..! 

Bilgisayarınızın arama çubuğuna ; "U.S. National Strategy for Public Diplomacy and Strategic Communication."(Kamu Diplomasisi ve Stratejik İletişim İçin ABD Ulusal Stratejisi ) yazıp arama yaptığınız da, 1 nolu adres çıkacak ve o sayfada aynı isimde ki dosyayı açtığınız da, (İngilizce olarak) uzun bir yazı size bir çok şeyi anlatacaktır. 

1:http://www.carlisle.army.mil/DIME/documents/National%20Strategic%20Communications%20Plan%20w%20kph%20changes.pdf 

İkinci olarak "BBC Türkçe" isimli internet sayfasına gidipte, "Özel Dosyalar" bölümünü açtığınız da, yine çok ayrıntılı yazılı ve sözlü bilgilerle karşılaşacaksınız.
2: http://www.bbc.co.uk/turkish/specials/1518_trap/ 

Blog yazımtarihi: 03-07-08 

 
Toplam blog
: 61
: 762
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Sosyoloji, psikoloji, kültürel alanlar ve ilişkiler, insan ilişkileri ve ekonomi-politik ilgi ala..