Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '14

 
Kategori
Öykü
 

Yaşamın verdiği en büyük armağan (Bölüm 2)

Yaşamın verdiği en büyük armağan (Bölüm 2)
 

Yaşlı kadın bir süre sonra daldığı koltukta ürpererek uyandı. Hava serinlemeye başladı diye düşündü. Akşam da bastırıyordu. Bu saatleri çok seviyordu. Günün sıcağının etkisini kaybettiği, yavaş yavaş karanlığın çökmeye başladığı saatler. Bu saatlerde aklına hep Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiiri gelirdi. 'Akşam, yine akşam, yine akşam, Göllerde bu dem bir kamış olsam'.

Düşüncelerine kaldığı yerden devam etmek istedi. Ama akşama misafirleri gelecelti. Daha çok var gelmelerine biraz daha kuşları seyredip yaşamımdaki en büyük armağanı seçebilirim düşüncesi ile koltuğuna daha bir yaslandı.

Üniversite yıllarında bırakmıştı en son. İstediği braşın sınavını kazandığı halde sırf babasını kırmamak için hiç istemediği bir mesleğin eğitimini veren bölüme girmişti.Tabii her zamanki çalışkanlığı ile bu bölümü de birincilikle bitimişti. Bu uzun Üniversite yılları ona seveceği, zevk alacağı bir mesleği vermemiş sadece bir hayat arkadaşı edindirmişti. Taban tabana zıt karekterde iki genç birbirini bu okulun koridorlarında bulmuş ve uzun yıllar sürecek beraberliğin ilk adımlarını orada atmışladı. Bu karekter farklılığı önceleri anlaşmazlııklara sebep olmuştu aralarında. Sonraları ise birbirbirlerini herşeye rağmen çok sevdiklerini anlayan gençler bu farklılığı lehlerine çevirmeyi başarmış ve birbirlerinin  eksikliklerini tamamlayarak bir bütün oluşturmuşlardı.

Yaşamımın en büyük armağaını eşim mi diye düşündü. Evet eşi büyük şanstı onun için. Ülkesinin sosyal yapısında, erkelerin kadınlardan kayıtsız şartsız üstün sayıldığı bir toplumda kadın haklarına saygılı bir erkek şanstı ama yaşamımın en büyük armağanı o değil diye düşündü. Eşi darılmasındı ama en büyük armağan  değildi.

Evliliklerini, ilk meslek yıllarını düşündü. Evliliğinin başlarında ailelerin arasındaki anlaşmazlıkları ve bunlara ne kadar çok üzüldüğünü anımsadı birden. En güzel yıllarında bu tatsız olaylara ne gerek vardı. Neden büyükler hep kendi sözler dinlensin, hep kendi istekleri olsun isterlerdi. Ben böyle bir ebeveyn olmadım değil mi dedi sessizce. Bu konuya çok dikkat etmeye çalışmıştı ama bir de çocuklarına sormak gerekti bu olayı.

Çocuklarım diye düşündü. Birden içini bir ışık sardı. Sanki akşamın bastıran karanlığı yerini yeni doğan güneşe bırakmıştı.

Öykümüzün son bölümü bir sonraki yazımda.

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..