Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '14

 
Kategori
Öykü
 

Yaşamın verdiği en büyük armağan...

Yaşamın verdiği en büyük armağan...
 

Yaşlı kadın, elindeki gazeteyi bırakıp, oturduğu koltukta arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı. Bir süre Akasya ağacında toplanan kuşların seramonisini dinledi ve düşündü.

Bugün yaşamında önemli bir gündü. 70 Yaşını bitiriyordu bugün. 70 uzun yıl, acılarla, mutluluklarla, başarılarla, yenilgilerle dolu bir koca 70 yıl.

Epey uzun yaşamışım diye düşündü. Bir gece önce kolunun, bacağının ağrısından doğru dürüst uyuyamamıştı. Havada nem oranı fazlaydı. Böyle havalarda romatizmaları çekilmez oluyordu. Bir an oturduğu koltukta içinin geçtiğini hisssetti. Geceki uykusuzluk, kuşların ninnisi ile birleşmiş ve onu uyutuyordu.

 Birden silkindi. Uyumaması gerekti. Akşama çok işi vardı. Arkadaşları gelecekti onu kutlamaya. Eskiden kısa zamanda yaptığı bir çok işi şimdi daha uzun sürede yapabiliyordu. Olsun diye düşündü. Gene de yaşıtlarıma gore iyiyim.

  Çevresinde kendi ile aynı yaşlardaki tanıdıklarını düşündü. Çoğu amansız bir hastalıkla mücadele ediyordu. Herkes sırası ile vadesi gelince bir sebepten bu dünyayı terk edecekti.Önemli olan acı çekmeden terk etmekti yaşamı.

  Bunları düşünmenin sırası değildi şimdi. Güzel şeyler düşünmeliydi bu sıradışı günde.Birden aklına geldi. Yaşamın ona verdiği en değerli şey ne idi.

  Bunları düşünürken Akasya ağacında öten saksağanlar iyice çoşmuşlardı. Sanki onun zihninde gezinen düşüncelere tempo tutuyorlardı.

  Çocukluğunu, ilk okula başlayışını düşündü. Ailesini, anne babasını, büyükanne ve dedesini anımsadı birden. Evet güzel, mutluluk dolu bir çocukluk geçirmişti ama daha farklı bir şey olmalıyıdı yaşamın ona verdiği armağan.

   Sonra büyüdü anılarında. Ortaokul, lise yılları, başarılar, mutluluklar. Hep başarılı bir öğrenci olmuştu. Hep takdir gören, beğenilen ve ödüllendirilen bir çocuk. Hiç mi başarısızlığım olmadı diye düşündü. Galiba zihni ona bir oyun oyunuyordu. Zira mutsuz, başarısız olayları anımamıyordu. Sanırım başarısız olmadım o yıllarda diye söylendi kendi kendine.

  Bu arada ailesinde üzüntüler olmadı değildi. Annesi hasta idi. Ama babası o kadar sevgi dolu ve güçlü bir adamdı ki annesinin hastalığını ve eksikliğini bir an bile hissettirmemişti iki kardeşe. Kız kardeşini düşündü o an.Kendisinden bir kaç yaş küçük, karakterleri taban tabana zıt kardeşini. Sevgi ile gülümsedi onun yaranazlıklarını anımsayınca.

  Üniversite yıllarına yaklaşırken anıları, gözkapaklarının iyice kapandığını hissetti. Havanın sıcağı iyice bastırmıştı. Birden kendini uykunun o dayanılmaz hafiflğinde buldu.

 Bakalım yaşlı hanım yaşamının en değerli armağanının ne olduğunu bulabilecek mi? Öykümüzün bir sonraki bölümüne....


 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..