Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaşamla Ölüm Arası İnce Bir Çizgi Ve Antalya Tüyap Kitap Fuarı

Yaşamla Ölüm Arası İnce Bir Çizgi Ve Antalya Tüyap Kitap Fuarı
 

  • Oysa nede güzel başlamıştı hafta.
  • 13 Şubat Pazartesi günü, akşama doğru Hasan Bey, namı diğer bizim Kuyucak aradı, “Yarın akşam ne yapıyorsunuz?” diye.
  • “Yarın akşam”, 14 Şubat sevgililer günü ya…
  • Ne eşimin, nede benim ilgi alanıma girmeyen bir konu olması sebebiyle bir programımızın olmadığını söyledim ve Hasan Bey’in “Yarın akşam balıkçıda hep birlikte balık yiyelim” teklifine de sıcak bakmadım değil hani. Ne var ki, sonradan aklıma gelen bir planla, bir sürpriz organizasyon olsun noktasında durdum. Akşam Konyaaltı sahilinde, hemen denizin kenarında, şarkı söyleyip, şiir okumak ve beraberinde şarap içmenin daha güzel olacağını düşündüm. Hasan Bey, Coşkun, Mert… Böyle bir plan etrafında buluştuk. Ama olmadı. Gece yarısı sularında bizim ufaklık İdiş ateşlendi. Keratanın çikolataya alerjisi olmasına rağmen, kaçamak yapıyor bizden habersiz ve vücut anında reaksiyon veriyor.
  • Keyfince çikolata yiyememek bir çocuk için ne zor bir durum oysa. İdiş yaklaşık dört yıl oldu, şöyle keyfince çikolata yiyemiyor. Küçücük bir çikolata yediği anda sinüsleri şişiyor ve nefes alamaz hale geliyor. Sonrasında yüksek ateş…
  • 13 Şubat’ı, 14 Şubat Salı gününe bağlayan gece bizim ufaklık yüksek ateşe yakalandı. Salı ve Çarşamba günü okula gitmedi ve ancak Perşembe günü kendisine gelebildi ve okuluna gidebildi.
  • Ve 16 Şubat Perşembe…
  • Her zamanki gibi işten çıktım, evin yolunu tuttum. Eve gediğimde akşam saat 18.30 sularıydı. Spor çantamı hazırladım, bir kâse çorba içtim ve üyesi olduğum spor salonuna gitmek için evden çıktım.. Akşamları spor aktivitem aksamadan devam etmekte… Önce kardiyo, sonrasında hafif ağırlık çalışmaları ve saire… Kardiyo ve ağırlık çalışmaları sonrasında sauna, yüzme derken, duş alıp yeniden evin yolunu tutmaktayım. O akşamda günlük çalışmamı yaptıktan sonra duşun altına girdim ve sonrasında ne olduğunu anlamadığım bir şekilde kendimi yerde buldum. Yerde gözümü açtığımda her yerim kan revan içerisindeydi. Sağ kolum dirsek altından yarılmış, sağ el orta parmağımın tırnak ucu daha o dakika kan toplamış, serçe parmağım kanamakta, her iki ayağımdaki parmaklar kan toplamış durumda. Sağ omzumda feci bir sızı… Durumun ne olduğunu anladığımda halen başım dönüyordu ve ben düştüğüm yerden bir türlü kalkamıyordum. Kısa bir süre sonra yapılan müdahale ile kendime gelebildim. Ama şu anda öyle ki her yanım ağrıyor ve sızlıyor. İki gündür doğru dürüst uyku uyumadım. Ve dirsek altından yarılmış olan sağ kolumdaki ağrı dayanılır gibi değil.
  • Yani anlayacağınız ölümle, yaşam arasında incecik bir çizgi var. Bunu bir kez daha çok iyi anlamış oldum.
  • Ve dün… Yani 17 Şubat! Öğle saatleri, telefonum çalıyor. Eşim!
  • “Ne haber?” diye bir girizgâhtan sonra, “Birsen ablayı hastaneye götürdüm” dedi. Birsen, benim ablam. Yalnız yaşamakta ve bize yakın oturmakta. “Hayırdır” dedim. “Abla, kardeş ne oluyor size? Yerlerde topluyorum sizi vallahi” diyerek sitem dolu birkaç şey söyledi eşim. Bir gün öncesinde ablam da, Konyaaltı sahilinde yürüyüş yaparken düşmüş. Ayağı burkulmuş ve morarmış. Geceyi o şekilde geçirmiş ve devrisi gün evde olan eşimi aramış ve kendisini doktora götürmesini istemiş. Eşim de, ablamı almış ve doğruca doktora… İlaçlar, pansumanlar, filmler ve saire…
  • Dün akşam…
  • Yani 17 Şubat Cuma…
  • Bizim ufaklık koro çalışmasında ve eşim başında. İşten çıktıktan sonra bende koronun yolunu tuttum. Saat 20.00 sıralarında biten koro çalışması sonrasında eve gidiyoruz. Cam Piramid’in önünden geçerken, “Hadi kitap fuarına girelim” dedim. Eşim, “15 dakika sonra kapanacak” dedi. “Olsun” diye karşılık verdim ve aracımı Cam Piramid’e çevirdim. 15 dakikada olsa fuara girdik ve o 15 dakikalık zaman dilimi içerisinde Can Yayınlarından bir dolu kitap alıp çıktık.
  • İstersen çıkma… Ardı arkası kesilmeyen anonslarla fuarın 20.30’da kapanacağını duyuruyor bir bayan. Vetabii ki benden bir ver yansın.
  • Kitap fuarı 16 Şubat’ta başladı. Fuarın açılış saati sabah 10.00, kapanış saati 20.30. Fuar 19 Şubat’ta bitecek. Bu zaman dilimi içerisinde ve bu saatlerde Antalyalılar kitap fuarını nasıl gezecekler? Akşam saat 18.00’da işten çıkan insanların eve gitmesi, yemek yemesi ve hazırlanarak fuarın yolunu tutması zaten 20.30’u bulacağından… Hafta içi iki gün, hafta sonu iki gün… Perşembe ve Cuma böyle geçti. Cumartesi ve Pazar günleri de yoğun kalabalık nedeniyle fuarı gezmek imkân dahilinde olmayacak. Ne anladım ben bu fuardan? Değil mi ama?
  •  
  • Antalya Kitap Fuarı’nın dört gün sürmesi doğru bir karar değil. Zira bu gün Türkiye’de nüfusa oranladığınızda en fazla kitap okurunun Antalya’da olduğu yönünde sonuçlar ortaya çıkıyor.
  • Fuara 45 yayıncı kuruluş katılıyor ki bence bu sayı az. Gerçi fuar alanı ancak bu kadarlık bir standı karşılayabilecek bir kapasiteye sahip. Oysa böyle bir fuar Nisan ayı içerisinde daha fazla yayıncı kuruluşun katılımıyla ve daha uzun süreli olmalıydı. On günlük bir süre bence ideal bir süredir Kitap Fuarı için. Fuarın düzenleneceği alan ise, Cam Pramid’in hemen yanındaki açık fuar alanı, Piramid Cafe civarındaki boş alanlar ve yine Cam Piramid kullanılabilirdi. Bu durumda 300 dolayında yayıncı kuruluşa stand verme imkânı sağlanmış olurdu. Daha fazla yazar, daha fazla imza günleri, daha fazla insan fuara katılım gösterirdi. Kaldı ki, Nisan ayında düzenlenecek böyle bir fuar için, açılış ve kapanış saati bile koymaya gerek olmazdı. Umarım bu defaki Kitap Fuarı organizasyonu, gelecek dönemde yapılacak organizasyonun ne şekilde olması gerektiğine dair ışık tutan bir yanı olur. Düşünseniz e, Antalya’daki ilköğretim okullarından gelecek olan öğrencileri düşünün, kaç bin öğrenci demektir. Liseler ha keza… Üniversiteden gelecek öğrenciler! Baktığınızda, sadece öğrencilerin sayısı 100 bin civarında. Oysa yapılan açıklamalarda, dört günlük fuar süresi içerisinde 190 ila 200 bin civarında ziyaretçi bekleniyormuş fuara. Belki bu kadar ziyaretçi fuarı ziyaret eder ama, fuardan ne kadar keyif alır, orası belli değil.
  •  
  • Bir 15 dakikalık zamanda aldığımız iki poşet dolusu kitapla fuardan çıktık. Soğuk bir hava… İnsanın kanını donduran cinsten… Evimizin içerisine girdiğimizde iliğimiz, kemiğimiz donmuştu. Doğruca uykuya… Ve ben uyumak için bir kitap aldım elime, uyuyamadım sabah kadar. Ve kitap sabah karşı 04.00 sıralarında bitmişti.    
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..