Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '14

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu

20 Kasım 2014 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi'nde Embarq Türkiye ve İZKA'nın ortaklaşa düzenlediği uluslararası bir etkinlik olan Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu'ndaydım. Yurt içi ve yurt dışından akademisyenler, özel ve kamu kurum temsilcileri önemli bilgi ve deneyim aktarımında bulundular.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen ilk oturumun konuşmacıları arasındaydı. Eskişehir'i “marka şehir” haline getiren sayın belediye başkanını ilk kez canlı olarak dinledim. Anlattıklarına geçmeden önce; bir politikacıda görmeye alışık olmadığımız zarafetine hayran kaldım. Anlattıkları kadar ses tonundan ve vücut diline yansıyan nezaketinden de çok etkilendim.

Gelelim anlattıklarına. Seçildikten hemen sonra işe arama konferansları yapmakla başladığını, yol haritasını da buna göre oluşturduğunu belirtti. Raylı ulaşıma öncelik verdiğinden bahsetti. Porsuk Çayı’nın şehri ikiye bölmesi nedeniyle göreve geldiği günlerde yaşanan depremin de etkisiyle Porsuk Çayı üzerindeki köprülerin güçlendirilmesinin öncelikli olarak ele aldıklarını ifade etti. Şehrin o dönemdeki delik deşik hali nedeniyle de kendisini sevip sayanların bile yanından geçerken "elim kırılsaydı da oy vermeseydim" dediklerini duyduğunu, ancak yılmadan yolunda ilerlediğini anlattı. Porsuk Çayı’nın dibinin balçıkla kaplı olduğunu ve üzerinden akan suyun da fabrikaların atıkları nedeniyle farklı farklı renklere büründüğünü söyledi. O kadar ki, sivrisineklerin bile yaşayamayacağı kadar zehirliymiş su. Porsuk Çayı’nın bugünkü çehresi düşünüldüğünde kat edilen yolun büyüklüğü ve bir belediye başkanının vizyonunun bir kenti nereye getirebildiği de açıkça görülüyor.

Bir kör döğüşü biçiminde yapılıyor olması nedeniyle siyaseti sevmediğini söyledi. Trafiğin tek elden yönetilmiyor oluşunu önemli bir sorun olarak ortaya koydu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da trafiğe ek olarak çevrenin de tek elden yönetilmesi gerektiğini savundu. Yapacaklarından ve yaşadığı sıkıntılardan bahsetti.

Bir başka oturumda Danimarka'dan gelen yetkili, başkent Kopenhag'ın “karbon nötr” kent olma hedefi yolunda yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı. Bu konunun detaylarını bir başka yazıda aktarmayı düşündüğüm için burada kısa kesmek istiyorum. Ama şunu belirtmeden geçmeyeyim, Kopenhag limanı da eskiden tıpkı İzmir Körfezi gibi endüstriyel atıkların etkisi altında imiş, ancak bugün halkın yüzebildiği bir deniz haline gelmiş. Umarım İzmir Körfezi’nde de yüzebilmek mümkün olur bir gün.

Bütün oturumlarda anlatılanları hayranlıkla dinledim. Bizim de bir gün "yaşanabilir” bir İzmir'de yaşayabileceğimizi umut ettim.

İçinde balıkların oynaştığı şırıl şırıl akan derelerin-nehirlerin olduğu, körfezinde yüzülen, hormonsuz-ilaçsız sebze ve meyvelerin üretilip satıldığı, tarım alanlarının, ormanların, göl ve nehirlerin korunup gözetildiği, havası-suyu-toprağı temiz, sokakları pırıl pırıl olan, yoksulluğun yok olduğu, hiçbir anlamda engelin olmadığı, kaldırımların yayalara ait olduğu, bisikletle dolaşan mutlu insanların olduğu bir İzmir’de yaşamak dileğiyle.   

 
Toplam blog
: 87
: 566
Kayıt tarihi
: 02.12.09
 
 

Çevre Bilimi Uzmanı – Peyzaj Mimarıyım. Yüksek lisansımı çevre sorunları ve biyokütle enerjisi üz..