Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

03 Haziran '17

 
Kategori
Güncel
 

Yaşanılır bir dünya için almaktan çok vermeyi bilmeliyiz

Yaşanılır bir dünya için almaktan çok vermeyi bilmeliyiz
 

Paylaşma; yediğimiz her lokmada, cebimizdeki her kuruşta, giydiğimiz her giyside bir başkasının payının da olabileceğini düşünmektir.


Bugün, dünyanın birçok ülkesinde ve yurdumuzda açlık çekenlerin, yoksulluk içinde kıvrananların sayısı, sağduyulu tüm insanları ve insanlarımızı kara kara düşündürecek boyutlara ulaşmıştır.

Aslında kendisine insanım diyen herkesin birbirlerine yapması gereken bir takım görevleri vardır. Bunları yerine getirmek bir zorunluluk olmasa da insanlığımızın bize bir yükümlülüğüdür. Vicdan sahibi her insanın görevidir.

İhtiyaç sahibine yardım etmek; verme, verebilme, fedakârlık ve bir üstünlüktür. Aynı zamanda yardım etmek iyilik yapma hazzını içimizde duymak ve yaşamaktır. Vicdani mutluluktur. Bir Türk yazarı ve iş adamı olan Hanri Benazus  “Yardım bir gösteri malzemesi olarak kullanılamaz. Yardım, bireyin Tanrısı ile çok özel bir ortamda buluşmasıdır.” Diyor.

Unutmayalım ki, şefkatin kaynağında hep “dayanışma, paylaşma ve “yardımlaşma” duygusu vardır. Bu duygu hem de alanı hem de vereni güçlü kılan bir duygudur. Şefkatimizi hissettirmek için, ne göze, ne de ışığa ihtiyacımız vardır. Ona gönül gözüyle bakmak, bakmasını bilmek yeterlidir.

Yardımlaşma öyle bir duygudur ki bunu vicdani bir şekilde yapanlar kendisini asla mağrur, yardım ettiği insanı da ezik olarak göremez.Paylaşma; yediğimiz her lokmada, cebimizdeki her kuruşta, giydiğimiz her giyside bir başkasının payının da olabileceğini düşünmektir.

Kişisel dayanışma, bir topluluğu oluşturanların her türlü duygu, düşünce, anlayış ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması demektir. Toplumsal dayanışma ise; toplumun kurum, kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir.

Toplumsal dayanışmanın sorumluluğu devlete bağlı sosyal kurumlar veya yetkilendirilmiş kurumlarındır.

Devlete düşen de öncelikle yurttaşına iş temin etmektir. Sosyal haklar vermektir. Sürekli olarak gıda ve parasal yardımlarla ailelerin ayakta durmayacağı bilinen bir gerçektir. Özellikle de ihtiyaç sahiplerine seçim dönemleri yapılan sosyal yardımların hiçbir insani tarafı da bulunmamaktadır. Bu yardım alanı rencide eder vereni küçültür. Çünkü bir çıkara hizmet etmektedir bu tür yardımlar.

Ülkemizde işsizliğin her gün biraz daha arttığını düşünürsek sosyal yardım alarak açlık sınırının altında yaşayan insan sayımızın azımsanmayacak sayıda olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

İşte bu durumu fark ettiğimizde insani olarak bir şeyler yapma çabası yine sağduyulu insanlara düşmektedir. Yani, ben, bende olanları ayırımsız bir şekilde bir diğerine hatta herkese verirsem ve sen, sende olanları benimkilerin üzerine katarsan, emin olun ki ardından mutlaka mucizeler doğacaktır. Düşüncesiyle birçok ihtiyaç sahibini ayakta tutabiliriz.

Yine, Hanri Benazus  “Hep alabileceklerimizi hesaplamaya uğraş veririz. Hâlbuki verebileceklerimizi hesaplamaya alışırsak mutlu bir dünya yaratabiliriz.” Diyor. Bu düşünceye katılmamak imkânsız… Keşke hepimiz bu düşünce içerisinde olabilsek.

Muhtaç birine yardım için, neden aranmayacağını iyi bilmemiz gerekmektedir.

Yardımlar sadece kutsal aylarda değil yılın her gününde yapılmalıdır. Kutsal aylarda yapılan yardımların sevabı diğer günlerde yapılan yardımlardan fazla değildir.

“İnsanlar arasındaki dayanışma duygusu, bireysel bencilliğin baskılarından arınmış bir yaşam felsefesidir.”

“Cömertlik, istemeden önce vermektir. İstendikten sonra vermek utançtandır ve kötüdür.” Demiş Hz. Ali.

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..