Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaşanmamış yıllar ve yarım kalan sayfalar...

Yaşanmamış yıllar ve yarım kalan sayfalar...
 

İçinde hiç yazılmamış sayfaları olan, bir sürü defter geçti elime bu sabah.
İlk sayfasına bir iki cümle iliştirilip, "BELKİ SONRA!" diyerek ertelenmiş ve sonra kütüphanenin raflarından birine tıkıştırılarak sonra da zaman içinde kaybolarak unutulan bir sürü yarım kalmış defter.

Ne tekrar kullanmak için elime almak geçti içimden , ne de atmaya kıyamadım hiçbirini. Boyları tutanları birbirine ciltleyerek, bütünlemek istedim, cilt makinesini koydum masamın üzerine, ama sonra üşendim.
"Hadi ya" dedim, kendi kendime, "dışarıda mis gibi yağmur sonrası bir mayıs sabahı var, ne işin var bu yarım kalmış sayfalarla."

Sonra ne mi yaptım o sayfaların yer aldığı defterleri? Büyükçe bir poşetin içinde topladım. Yine belki birgün! diyerek, ağzına kalınca bir düğüm atarak
yine gerekir mi acaba diye düşünerek, yine bulduğum raflardan birine sakladım

Sonra aradan saatler geçti, o defterler öyle can alıcı bir çağrışım yaptı ki,
beynimde Bursa'nın semalarında çakanlar ile an da aynı anda,
şimşekler çaktı, sağnak gibi yazılıverdi bu yazılar...

ANLATTIĞIMDA, MUTLAKA SİZİN DE FENA HALDE KAFANIZ KARIŞACAK.

Aynı o karalanmış ve raflara bırakılmış yarım sayfalar gibi, ne çok yaşanmadan üzerine güneş batmış sabahlarımız olmuştur kimbilir...

Sabahında binlerce umut ve temennilerle başlayarak, üzerimize bulaşan şanssızlıklardan dolayı, yaşanmadan, bitmesini dileyerek , uykuya daldığımız o geçmek bilmez saatlerle dolu nice geceler yaşadık, hiç kendi kendimize sorguladık mı acaba bu yarım kalmış takvim sayfalarını...

Nereden nereye değil mi?

Bembeyaz ve hiç kullanılmamış yaşamlarımızın çoğu, öylesine gereksiz hüzün ve gözyaşları ile dolar ki, hatta bazen bizden izinsiz başkaları
karalar,
karalar,
karalar,
bize ait, bizim için sunulan, bizim olan, o geri dönülmez zamanları...
Üstelik bunu yaparlarken, sormaya gerek bile duymadan, fütürsuzca yaparlar.
Bir de bakarsınız, hiç olmadık bir zamanda, sadece onlar karalasın diye açmışsınız ve çöpe fırlatmışsınız o kar gibi sayfaları.

Gereksiz midir, hayır, ama neden koparıp atmak gereği duyulmuştur o sayfalar,
aynen,
aynen,
aynen,
anımsamak istemediğiniz ama peşinizi bırakmadan yakanıza yapışan acılarınız gibi,
anılarınız gibi, kayıplarınız gibi, sizden izin alınmadan harcanan,
size ait olan ama başkaları tarafından karalanan, kullanılmaz halde size bırakılan, dakikalar, cehenneme dönen zamanlar gibi...

Dilerim, asla yaşanmamış zamanlarınız olmaz...
Sahip çıkın sayfalarınıza, ne raflarda askıya bırakın ne de yırtıp atın.
Sadece dolu dolu yaşayın.

Çünkü ömür çok kısa.

...İyi pazarlar sevgili dostlarım...

NİLGÜN Ç.

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..