Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '13

 
Kategori
Mizah
 

Yaşanmış fıkra gibi olaylar....

Yaşanmış fıkra gibi olaylar....
 

www.mizahsen.com


 

 
Sanıyorum Cem Yılmaz'ın bir sözüydü. "Karadenize gittiğimde orada gerçekten Temel olduğunu gördüm" demişti. Karadenizliler sevimli insanlardır, gerek şiveleri gerekse fıkralara konu olabilecek halleri herkes tarafından beğenilmektedir. Özellikle uçaklarda yaşanan bazı olaylar, pilotlar, hostesler ve yolcular tarafından gerek sözlü olarak, gerekse  yazılı olarak birçok yerde paylaşılmaktadır. Ben de şimdi yaşanmış fıkra gibi olayları burada paylaşmak istiyorum.
 
******
 
İki şarkıcı (birisi Karadenizli) konser için, saz ekibiyle birlikte Lufthansa şirketiyle Almanya'ya uçuyorlarmış. Alçalıştan önce hostesler gümrük bilgi formlarını yolculara dağıtmış. Ad-soyad, meslek, Almanya’da konaklama adresi gibi soruların olduğu form  İngilizce ve Almanca imiş. Karadenizli şarkıcı formu doldururken arkadaşından kopya çekmeye başlamış… Profession (ne iş yaptığı) hanesine gelince duraklamış. Çünkü arkadaşı sakin sakin “singer” (şarkıcı) diye yazınca, Karadenizli şarkıcı hemen sormuş:
 
“Orada ne soriii ki, garşiliğinda singer yazdın?”
 
Arkadaşı biraz şakacı, gülümseyerek:
 
“Bu adamlar böyle, evdeki dikiş makinasının markasına kadar soruyorlar..” demiş. Bunun üzerine Karadenizli şarkıcı kendi gümrük formundaki profession hanesine hemen “zetina” diye yazmış…
 
Bilinen en eski dikiş makinası markasının "Singer" olduğunu hatırlıyorum. Günümüzdeki gençler belki bilmezler ama bizim zamanımızda aklımda kalan bir reklam sloganı vardı. "Her genç kızın rüyası bir zetina dikiş makinası" idi o slogan. Günümüzde genç kızların çeyizinde artık dikiş makinası olduğunu hiç sanmıyorum. Hazır giyimlerin hem ekonomik, hem de bol çeşitli olması nedeniyle evlerinde kendilerine giysi diken kadınlar fazla yoktur. Varsa bile çok azdır herhalde.
 
******
 
11 Eylül'ü takiben bir hayli sıkılaştırılan güvenlik önlemlerinden çok önceleri, uçuş boyunca kokpitin kapısı açık veya kilitsiz olurdu. Öykü Trabzon'da geçer: Motor çalıştırma ve push-back  (uçağın bir araçla gerisin geri ittirilmesi) esnasında kaptan bir ara açık olan kokpitin kapısından geriye, kabine doğru göz atar… Koridor boyunca oturan tüm yolcuların ortaya sarkarak, kokpite doğru merakla baktıklarını görür. Bunun üzerine kaptan hemen kokpitten genel anons sistemiyle yolculara “Ula uşaklar, kafanızı çekin arkayı göremiyorum daa...” der.
 
İnsanlar kokpit içine bakmaya meraklılardır. Ama Karadeniz'de meraklı olmayan yokmuş herhalde.
 
******
 
İstanbul-Trabzon uçuşunda kaptan, rotada yolcuları bilgilendirmek amacıyla anons yaparken, yol boyu üzerinden geçecekleri kentlerin isimlerini sıralar. Bunu dinleyen iş adamı görünümlü yolculardan birisi hostesi çağırarak “Kaptana söyleyin, bu kadar çok yere uğrarsak Trabzon'a çok geç ineceğiz. Benim toplantım var, ona yetişemeyeceğim. Lütfen buralara inmeden devam edelim!” der.
 
******
 
Trabzon’da yolcular merdivenden çıkıp da uçağın kapısından içeri girmeden önce telefonlarını, anahtarlarını, kemerlerini, saatlerini hostese verirler. Hatta ilk binen yolcu ayakkabılarını da çıkartır! Kabin görevlisi biraz şaşkınlıkla sorar: “Ne yapıyorsunuz?” Yolculardan gelen cevap: “Kapıdan girerken ötmesin diye çıkartıyoruz işte!..” 
 
******
 
 Trabzon’da yerde ve uçak içinde yolcu telefonuyla konuşmaktadır. Kabin görevlisi “Uçakta telefonla konuşmak yasaktır” uyarısını yapınca, cevap çok hoştur:
 
 “Naaapiyim, ben aramadım, o aradı!” der.
 
******
 
Bayan kaptan pilot uçuşla ilgili yolcu anonsunu bitirdikten sonra, yaşlı bayan bir yolcu hostese sorar: “Kaptanımız hanım mı?” hostes olumlu cevap verince: “Tevekkeli belli hanım pilot olduğu, yavaş gidişinden anlaşılıyor!..” der.
 
Gerçekten bayan sürücüler çok daha dikkatli ve yavaş giderler. Ama lütfen önlerinde mesafe varken, sol şeridi işgal etmesinler. 
 
******
 
THY’nin IST-VIE seferini yapan uçakta inişe doğru pilot, yolculara anons yapar:
 
 “Sayın yolcularımız, 30 dakika sonra Viyana Havaalanına ineceğiz, hava parçalı bulutlu, sıcaklık 15° C, ..... AMAN ALLAHIM!..” 
 
ve anons o anda kesilir, sessizlik olur. Bütün yolcular panik halindedir! Ortalık çalkalanır. Bir kaç dakika sonra, -ki bu yolcular için sanki yıllar kadar uzun sürmüştür; Pilot
 
 “Sayın yolcularımız kusura bakmayın, az önce sizleri korkuttum ama anons yaparken hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sıcak kahve döktü, canım çok yandı, pantolonumun önünü bir görseniz!? 
 
Arka sıralarda oturan bir yolcu bağırarak “O da bir şey mi? Sen bizim pantolonlarımızın arka kısmını bir görsen!..” der.
 
******
 
Bir yaşanmış olay da uluslararasından,
 
Uçuşta pilot ve hava trafik kontrolörleri arasında kompliman olarak, ülkelerin günlük selamlaşma sözcükleri karşılıklı söylenir. Bulgaristan üzerinde Türk uçucular “Doburdan komşu...” şeklinde yarı Türkçe, yarı Bulgarca ifadeyi sıklıkla kullanırlar. Şimdilerde kapanmış olan Amerikan PAN AM şirketinin pilotu da devamlı duyduğu bu ifadeyi, bir gün Bulgar kontrolöre söyler. Aşağıdan aldığı İngilizce cevap çok hoştur: “Breh, breh, do you know what does it mean komşu? Where is U.S. where is Sofia? How can be neighbour with you....?”
 
ABD ile Bulgaristan nasıl komşu oluyorsa?
 
 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..