Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '21

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

YAŞANMIŞ ÖYKÜ

YAŞANMIŞ ÖYKÜ

NASRETTİN HOCA

Tren garında anne ve baba biricik oğullarını Almanya’ya uğurlamaya gelmişlerdi. İkisinin de gözleri yaşlıydı. Göz bebekleri oğulları, Üniversiteyi bitirip Makine Mühendisi olmuştu. Onu bir yerde işe sokmak için çaba göstermişler ama oğulları “Türkiye’de kalmak istemiyorum, Almanya’ya işçi olarak gidip orada çalışacağım” diye tutturmuştu. Ne yaptılarsa caydıramadılar kararından. İlk işçi kafilesi ile Berlin’e gidiyordu.

Baba oğlunu karşısına alıp : “Bak oğlum elin yaban ellerine gurbete gidiyorsun, orada çeşitli insanlarla çalışacaksın, çok dikkatli ol, gençsin kız arkadaşların olacak, sakın yabancılarla arkadaşlık etme, başkaları gibi evlenme onlarla, biz buradan sana Tür kızı bulup zamanı gelince evlendiririz. İleride çocukların olacak onları dinlerine bağlı olarak yetiştir. Bizleri unutma sık mektup yaz, yollara baktırma. Allaha emanet ol.” Deyip öptü, anne de oğluna sarılıp kulağına babasının söylediği sözleri tekrarlayarak oğlunu öpüp kokla. Gözyaşları arasında uğurladılar.

Aradan yıllar geçti, oğulları her izne gelişinde, yabancı ile evlenmemesini tembihliyorlardı. Dördüncü iznine gelişte onu güzel bir kızla evlendirdiler, telli duvaklı, ailelerine uygun, eğitim görmüş Lise mezunu bir kızla evlendirdiler.

İki yıl sonra bir erkek torunlarının olduğu müjdesini alınca, sevinçten çılgına döndüler. Baba ve anne dinlerine düşkün, abdestli, namazlı kişilerdi. Telefonda konuşmalarında ve mektuplarında: Torunlarının dini yönden eğitilmesini, Türklüğü, Müslümanlığı yavrularına öğretmelerini sıkı, sıkı tembih ediyorlardı.

Torunları 5 yaşına geldiğinde oğlu eşi ve çocuğu ile yine Türkiye’ye gelmişlerdi. Ailede bayram havası vardı. Evde çeşit, çeşit yemekler, tatlılar yapılmıştı, yakın akrabaları da onları görmeğe gelmişlerdi. Yemekten sonra baba sofra duasını okur herkes şükreder, âmin derlerdi. Yine dualar okundu, baba oğluna : “Oğlum bu çocuğa dini bilgiler verdin mi?” diye sordu, oğlu: “Evet baba verdim.” Dedi. Dede torununu yanına çağırdı ve: “ Yavrum sen Peygamberimizin ismini biliyor musun?” diye sordu. Çocuk: “Evet dedeciğim biliyorum. Dede : “Peki ismi ne?” Çocuk: “Nasrettin Hoca Dedeciğim.” Deyince kıyamet koptu ve kendisini kaybeden Dede hem ağlıyor, hem de oğluna bağırıyordu. “Yazıklar olsun sana çocuğu böyle mi yetiştirdin, sana verdiğim emekler haram olsun, defol karşımdan, dinsiz, imansız herif.” Evdeki neşeli hava üzüntülü, karamsar bir hava dönüştü. Yakınlarının bir kısmı gülümsedi ve “Fıkra gibi çok güldük.” Diyorlardı, bazıları ise kınadılar.

Bu öykü yaşanmış bir yaşamdan alınmıştır. Gerek Yurt içinde ve gerekse Yurt dışında yaşayan kişilerin çocuklarını yetiştirirken daha küçük yaşlarda bu konularda çocuklarını bilgilendirmeleri gerekir.

NAHİDE ÇELEBİ

 
Toplam blog
: 1977
: 1045
Kayıt tarihi
: 25.11.08
 
 

Erzurum doğumlu, Ankara'da yaşıyor. D.T.C.F mezunu, emekli lise öğretmeni, evli, 2 çocuklu. "İsya..