Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '15

 
Kategori
Güncel
 

Yaşar Kemal'i kaybettik

Yaşar Kemal'i kaybettik
 

Hepimizin başı sağ olsun.


Yaşar Kemal’i kaybettik.

Türk ve dünya edebiyatının bir koca çınarı aramızdan ayrıldı.

Hepimizin başı sağ olsun.

O her anlamda kocaman biriydi. Yüreğiyle, aklıyla, ürettikleriyle kocamandı.

Kocaman kitaplarından biri seri halinde yayınlanan İnce Memed romanıydı. Başka seri kitapları, öyküleri de vardı.

Ben çocukken Van İl Halk Kütüphanesi’nde kitapları vardı. Teneke, Sarı Sıcak.

Çukurova’nın yazlarının kokusunu, tadını o kitaplardan aldım ilk. Sivrisinekli sazlıkları, Yılanlı Kale’yi, ağaları, marabaları ilk onun kitaplarıyla tanıdım. O kitapları okurken yaz sıcağında tarlalarda çalışan insanların soluduğu sıcak havayı, ter kokularını soludum, geceleri çadırlarda çoluk çocuk yatarken her insan gibi yaşadıklarını yaşar gibi oldum.

Doğrusu aradan uzun yıllar geçtiği için ayrıntılarını unuttum ama İnce Memed’i büyük bir merakla okumuştum.

Üç Anadolu Efsanesi kitabını keyifle okumuştum.

Sonraları ailesinin Van’ın şimdiki adıyla Ünseli bucağından Çukurova’ya göçmüş bir ailenin çocuğu olduğunu öğrendim. Tıpkı büyük sanatçı Ruhi Su gibi onun ailesi de buralardan gitmişti.

Yaşar Kemal’in akrabalarının bir kısmının bugün de bu bölgede olduğu çalındı kulağıma.

Arzuhalcilikle başladığı yazı hayatını bir gazetede yazılar yazarak, röportajlar yaparak sürdürmüştü.

O röportajlarını topladığı “Bu Diyar Baştan Başa” adlı kitabı benim başucu kitaplarımdandı.

Yalın bir üslupla, herkesin anlayabileceği bir dille hem Şanlıurfa’nın kaçakçılarını, hem Van’daki insanların hallerini bu kitapta toplamıştı. Yollarda ve başka şehirlerde görüşüp konuştuklarını da sürükleyici bir üslupla kaleme almıştı.

Bugün de o kitabı o günlerde bu bölgelerde ayrıntılara özen gösterilerek çekilmiş bir fotoğraf gibi görürüm. Bizi o zamanın Van’ına, Gaziantep’ine, Şanlıurfa’sına, İstanbul’una götürür. Büyük şehirlerin kalabalığında yaşama tutunmaya çalışan insanları, ölümü göze alıp yola çıkan kaçakçıların iç dünyalarını gözler önüne serer.

Onun hakkında okuduklarımdan bana çarpıcı gelen başka şeylerden biri ailesinin göç esnasında terk edilmiş vaziyette bulduğu ölmek üzere olan bir çocukla ilgilidir. Zaten oldukça güç koşullar altında göç etmekte olan ailenin en büyüklerinden olan ninesi, kendi ailesinin terk ettiği çocuğu alıp götürmesi için babasını zorlar. Baba, bu çocuğu götüremeyeceklerini, zaten kendilerinin zor durumda olduğunu söyleyince de, “getirmezsen sana sütümü helal etmem” der.

Adana’da bir bağlantı ile ulaştıkları vali kendilerine Ermenilerden kalma güzel bir ev teklif edince “ağlayanın malı gülene kalmaz” diyen aile, bu teklifi reddeder.

Babasının bu söz üzerine alıp Çukurova’ya getirdiği çocuk da ileriki zamanlarda, büyüdükten sonra babanın katili olur.

Beni etkileyen bir başka önemli şey de eşi Tilda Hanım’ın Yaşar Kemal’i yazarlık serüveninde destekleyen, bir anlamda gün ışığına çıkmasına büyük katkı sağlayan biri olduğuna dair yazılmış olanlardır.

Tilda Hanım büyük bir titizlikle onun yazdıklarını yayına hazırlamasına destek vererek bu büyük ustanın adeta gizli kahramanı olmuş.

Büyük usta Yaşar Kemal defalarca Nobel ödülü için aday gösterildi. Pek çok ödül aldı.

O bizi bize kendine has dili ve üslubuyla anlatırken anlam dünyalarımızı, anlayış düzeylerimizi genişletti.

Şimdi artık aramızda değil.

Yazımı onun ölüm haberini aldıktan sonra yazdığım bir dörtlükle bitiriyorum.

Bütünün bir parçasıysak

Yaşamak ne, ölmek nedir!

Döngü dönüp duruyorsa,

Toprağa gömülmek nedir!

Tekrar tüm sevenlerinin, aramızdan ayrılışı ile dertlenenlerinin, hepimizin başı sağ olsun.

01.03.2015 14:12

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..