Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yaşar Kemal İnce Memed'dir

Yaşar Kemal İnce Memed'dir
 

hamitekoyu.tr gg


1956-1957 öğretim yılında öğretmen okulu öğrencisiyim. Babam, her ay olmasa da arada sırada 10 TL gönderiyor. Sanıyorum,”İnce Memed’in ilk baskısıydı. O yıllarda yayıncılık bugünkü gibi gelişmemişti. İnce Memed, dilden dile dolaşıyordu. Babamın gönderdiği 10 TL’ sının bir bölümüyle İnce Memed ’i aldım. Okumaya başladım. İnce Memed, içimizden biri gibiydi, Onun başarısını görmek için bir solukta okumaya çalıştım. Özellikle girişteki betimleme çok akıcı ve canlıydı. Yazar, bu betimlemede beş duysunun ötesinde benliğinin derinliklerinde oluşan duyularını da çalıştırarak Torosları, Çukurova’yı; İnce Memed’i, Abdi Ağa’yı… Canlandırmıştı.

Yaşar Kemal; İnce Memed’e, Abdi Ağa’ya, Hatçe’ye, Süleyman’a, Kara Ahmet’e, Mustafa’ya kimliklerini verir. Onlarla birlikte Toroslar’dan Akdeniz’e uzanan Dikenliözü’ndeki beş köyden birisi Değirmenoluk’tadır. Bu köyün insanları köylerinden dışarıya çıkmazlar. Onun için buraların kendine özgü yasa ve töreleri vardır. Bu kanun ve töreleri Abdi Ağa koyar ve uygular. Dışarıdan kimse gelmez ve karışmaz. Bu baskıya İnce Memed direnir.

Bu direnmenin şairi olan Dadaloğlu’nun dizeleri ağızdan ağza yayılmakta, yasaklar ve yasalar karsısına töre gücü konsun korunsun istemektedir.

Belimizde kılıcımız kirmani

Dışı deler mızrağımın temreni

Hakkımızda devlet etmiş fermanı

Ferman padişahın dağlar bizimdirder, Dadaloğlu

Köydeki olaylardan Abdi Ağa’yı sorumlu tutan Memed, köye gelir ve Abdi Ağa’yı vurur. Bu duruma sevinen köylü bayram eder. Memed ise atını dağlara doğru sürer ve o günden sonra Memed’den haber alınmaz.O gün bu gündür Dikenlidüzü Köylüleri, çift koşmadan önce çakırdikenleri ateşe verirler. İşte tam o günlerde Alidağ’ın doruğunda bir top ışık patlar, üç gün üç gece yanar durur.(Edebiyat Fakültesi com.)

Bundan iki üç yıl önceydi.Yaşar Kemal, Kuşadası’nda, bir kafenin önünde oturmuş kahvesini yudumluyordu. Yanına yaklaştım; sağlığını sordum. Gülümseyerek iyi olduğunu söyledi. İyiydi. Size, yıllardır belleğime takılan İnce Memed romanınızla ilgili bir şey sormak istiyorum, dedim. Sorunuz, dedi. İnce Memed’in ilk baskısının arka kapağında şöyle iki dize vardı:

Duvarın dibinde resmim aldılar.                                                                                      

Ak kâğıt üstünde tanıyın beni.

“Duvarın dibinde resmi alınan, ak kâğıt üstünde tanıyacağımız” kimdi, diye sordum. Bendim, dedi. Evet, Yaşar Kemal, İnce Memed ’dir. Dünya, Yaşar Kemal’i İnce Memed ile tanımıştır.

İlk olarak 1957’de Bulgarcaya çevrilen romanı 1959’da Nazım Hikmet Rusçaya çevirdi. İnce Memed, 1961’de Edouard Roditi ve Thilda Kemal tarafından İngilizceye, Güzin Dino  tarafından Fransızcaya çevrildi; İngiltere, ABD, Fransa ve İtalya’da yayımlandı. Ertesi yıl Almanca ve İspanyolca çevirileri çıkan İnce Memed, günümüze kadar kırktan fazla dile çevrilmiştir   (15.01.2015,Vikipedi)

Bu roman ile dünya, Torosları, Çukurova’yı; Çukurova’daki ağalık düzenini, bu düzene başkaldıran İnce Memed’i yakından tanımış; sevmiştir. Yaşar Kemal Torosların eteklerini, Anavarza’yı bereketli Çukurova toprağını adım adım dolaşmış; insanlarıyla dost olmuş, onlarla bütünleşmiştir. Onların tensel ve tensel portrelerini çizmiştir ak kâğıda.

İnce Memed’ de Yörük kocası İsmail, yörenin canlı tarihi gibidir. Anlatır:

Aşiretler konardı oba oba. Dumanlar tüterdi oylum oylum. En zorlu aşiret Avşar aşiretiydi. O Çukurova’da istediği yere konabilirdi. Önüne geçen olamazdı. Benim aklıma şöyle böyle geliyor. Osmanlıyla bir kavga oldu. Kozanoğlu derler bir bey vardı. Başta o, bütün aşiretler Osmanlıyla dövüştü. Osmanlı yeğin geldi. Kozanoğlu ’nu aldı götürdü. Avşarı da sürdü Bozok’a. Darmadağın etti.(s.337-338)

Çukurova, Yaşar Kemal’in Ortadirek romanın da;  nar bahçeleri, sarı gözlü nergizi, mavi çiçekli yarpuzu, dünyayı alan limon, portakal çiçekleri kokuları, ak pamuk, sarı buğdayla balkıyan, geceleri tarlalardaki traktörle yıldız yıldız dolanları, homurtulu kamyonları, ekini yiyip kusan biçerdöverleri, gürültülü fabrikaları, inanılmayacak kadar büyük şehirleri olan, karınca misali insan kaynayan tozlu, sıcak, ter içinde ak bulutlu Çukurova vardır.(s.379)

Yaşar Kemal’e seslenen Ceyhun Atuf Kansu, şöyle diyor:

  Yaşar Kemal yaylaların sözlüğü                                                                                           …                                                                                                                                         

Ki sen doğadansın çiçekçedir anadilin                                                                                  …                                                                                                                                        

Kalkıp bir gün Binboğ’nın dağlarından                                                                              

Türkçe'yi bir çam ağacı gibi taşıyan değil misin                                                              

 Başkalarının yaz ateşine, sevinen nar ağacına.                                                          

Ya bir kekikli kavga değil midir                                                                                       

Ardında tüter Dadaloğlu’nun barutu                                                                               

Karışır sendeki özlemlerin yarpuz kokusuna.

Yaşar Kemal’in anlatım örüntüsünde folklor tadı vardır. Bu saptadı, Cevdet Kudret de saptamıştır kimi yönleriyle:

Göç başladı gürül gürül Türkmen göçü… Çukurova bayramlığını giyerken. Yani soyunmuş ağaçlar, soyunmuş toprak, soyunmuş dünya donanırken… Al yeşil göç kalkardı gürül gürül. Alırdık göçü, aşardık dağları. Konardık Binboğa’ nın yaylasına.(İnce Memed I,s.294)

İnsana özgü özellikler doğaya aktarılmış. Bu parçada görüldüğü gibi eğretilemenin ana yollarını kullanarak güç katar roman ve öykülerine YaşarKemal.

Çukurova bayramlığın giyerken                                                                                        

Çıplaklığın üzerinden soyarken                                                                                          

Şubat ayı kış yelini kovarken                                                                                               

Cennet demek sana yakışır dağlar  

(Karacaoğlan)

Yaşar Kemal’in şiirsel anlatımını, ağıtlar, türküler, koşmalar, maniler, destanlar, tekerlemeler… Oluşturur.

İyi atın tanımı da İnce Memed’de, Dadaloğlu’nda.

“Sağrısı toparlak değil, uzun olacak… Kulakları kalem… Beli incecikti… Yalısı sağa yatmıştı. Koştuğu zaman dürülür. Kaval gibi olurdu.(İnce Memed I,438)

Atın beli kısa boynu uzunu  

Atın höyük sağrı kalkan döşlüsü  

Kalem kulaklısı çekiç başlısı                                                                                                                   (Dadaloğlu)

Yaşar Kemal’in roman ve öykülerinde; insan psikolojisinin anlatımı da şiirseldir. Onun romanları şiirselinde ötesinde, şiir olan bölümler de bulunur. Akış akıştır romanlarındaki anlatım.”Balıkçı takaları renk renk, en güzel mavide, kırmızı da, sarı da, yeşil de, açık mavi de denizin aklığına karışıp, renkleri onlar uzaklaştıkça azaltarak, denizin akına, mavisinde buluşarak, eriyerek, tatlı bir erimede yok olarak, tükenerek, hep birden denizin düzlüğüne karışarak…(Al Gözüm Seyre Salih’ten, s.23)

Yaşar Kemal, öykülerindeki, romanlarındaki dilin toprağı, doğadan devşirdiği öğeler oluşturuyor. Yüreğindedir doğa. Tüm canlı, cansız varlıklar.   

Yaşar Kemal’in romanlarında şiirsellik, şu örneklerde olduğu gibi imge, simge, eğretileme, benzetme, kişileştirme gibi şiirsel araçların, metnin genel dokusuna yayılması biçiminde de ortaya çıkar: “Ağır ağır yükselen bir su gibi korku onu sardı… Dereleri, koyakları ak bir karanlık kaplamış… Gökte kartallar gittikçe çoğalıyor. Kanatları birbirine değiyor, kanat sesleri geceyi dolduruyordu.”(Ölmez Otu)

Yaşar Kemal’in romanlarında mitler önemli yer tutar.

Yaşar Kemal’in yapıtını kuran önemli öğelerden biri de söylencelerdir.

Yaşar Kemal,roman ve öykülerinde; Anadolu’nun destan edebiyatından, folklorundan, etnografyasından, el sanatlarından, masallarından, ninnilerinden, Anadolu’nun geçmişte kalan sayfalarından yararlanır. Anadolu arkeolojisinden çizgiler de yerlerini alır.                

Yaşar Kemal, Çukurova’dır.

Yaşar Kemal, Anadolu’dur.

Yaşar Kemal, çok üretken bir yazardır. Türk ve dünya edebiyatında bu denli üretken yazar azdır. Bugüne değin,22 roman,2 çocuk romanı,4 destansı roman,10 deneme,8 röportaj, 1 şiir kitabı yayınlanmıştır.

Yaşar Kemal, İnce Memed’ dir. İnce Memed ise destandır. Onun bir an iyileşip yeni destanlar yazması, anlatması dileğimizdir.

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..