Yaşar Kemal ve Nobel alamadan ölmek!

Yaşar Kemal yoğun bakımda... Çağdaş Türk Edebiyatının duayen isimlerinden biridir Yaşar Kemal. Edebiyatla az çok ilgisi olan herkes Yaşar Kemal'i bilir.

Benim gibi Edebiyatla çok  ilgisi olan biri için ise, Yaşar Kemal daha önemli bir isimdir. Edebiyat öğretmenliğim yıllarında, özellikle Lise son sınıf derslerinde günümüz edebiyatı kapsamında Yaşar Kemal'den çok bahsetmişizdir.

Özellikle "İnce Memed" romanı hem Çukurova'nın hem de Yaşar Kemal'in tanınmasında çok önemli rol oynamştır.

Benim Yaşar Kemal'le ilgili anım, bir Edebiyat öğretmeni olarak, büyük bir talihsizlik yaşamış olmamdır. Bu talihsizlik, belki de ondan sonraki tüm meslek hayatımı etkilemiştir.

Şöyle ki, 12 Eylül ihtilalinden hemen sonraki yıllarda, ben Kayseri Aydınlıkevler Lisesinde edebiyat öğretmeniyken, Çukurova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi için asistanlık sınavı açmıştı.

O zamanlar, böyle tek tük sınavlar açılır, ilgili üniversite bu sınavı yapar ve çoğu zaman da önceden belirlenmiş isimler üniversiteye kabul edilirdi.

Adana'ya dilekçe yazarak sınava başvurdum. Ben başvurmuştum ama cevabi bir çağrı beklemiyordum pek... Ama sınav için çağrı mektubu geldi ve gidip yazılı sınavına katıldım.

Hiç unutmuyorum, sınavda Yunus Emre'den bir şiirle, şimdi hatırlamadığım başka bir şiiri karşılaştırmalı olarak yorumlayan bir kompozisyon yazmamız isteniyordu... O zamanlar Mavera dergisinde ufak tefek yazılar yazdığım için bu benim için kolay bir işti.

Nitekim, başarılı bir yazılı sınavdan sonra, mülakata kabul edildim.

Şimdi ismini hatırlamadığım hocayla mülakat yaparken, benim kompozisyondaki başarıma binaen hocanın bir iki soruyla işi tamamlayacağı izlemini alıyordum....

Ama hiç öyle olmadı... Hoca, bana "Edebiyatımızda Çukurova'yı en iy anlatan edebiyatçı kimdir" gibi bir soru sordu... Ben Karacaoğlan dedim, hiç düşünmeden ama hoca, günümüz edebiyatı ile sorduğunu hatırlattı...

Hani insanın basireti bağlanır, derler ya... Aynen öyle!... Tüm edebiyatımızı düşünüyorum, tüm hikayeci, romancı kim varsa aklımdan geçiyor ama Yaşar Kemal demek aklıma gelmiyor...

Bu acaiplik, karşımda, " Tabii ki Yaşar Kemal"  dememi bekleyen hocayı da şaşırttı... Bense, dediğim gibi, tıkanıp kalmıştım. 

Öyle sanıyorum ki, bu soruya veremediğim "Yaşar Kemal" cevabı benim Çukurova Üniversitesinde akademik hayata geçmeme de mani oldu. Nasıl olduysa oldu işte!!

Yaşar Kemal için, söylenecek söz çok... Ben de zaman zaman burada yazılar kaleme almışımdır. Bunların çoğu da onun başarılı romancılığı ile ilgilidir, kişisel yaşantısının iniş çıkışları bizi fazla ilgilendirmez...

Ama bir olumsuzluktan bahsedeceksek,  tıpkı benim hayatımdaki talihsizlik gibi, Yaşar Usta'nın da hayatında da bir "talihsizlik" oldu... O da uzun yıllar beklediği halde Nobel Edebiyat ödülünü alamamış olması...

Daha doğrusu, Nobel ödülünün Yaşar Kemal'e verilmemiş olması... Yerel motifleri, evrensel dille anlatmayı başarabilen, Nobel'in aradağı tüm şartları kendisinde barındıran bu adama, nedense Nobel Edebiyat ödülü çok görüldü...

Bunu rahatlıkla, onun bir Türk (Bunu Türkçe yazan biri anlamında kullanıyorum, Yaşar Kemal etnisite olan Kürt'tür ve bunu zaman zaman vurgulamıştır) olmasına bağlardım ancak Orhan Pamuk'a bu ödül verilince, bu tez de ortadan kalkmış oldu bir bakıma...

Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar... Bunlar Nobel alamayacak adamlar mıdır?...Eğer öyleyse Orhan Pamuk neden almıştır??

Şimdi bu tartışmalara hiç girmeden, yoğun bakımda, iki dünya arasında mücadele eden Usta'ya şifalar dileyelim... Edebiyat alanında olmasa bile, Türkiye'nin barış ortamına erişmesinde katkılar sağlayabilecek bir "akil adam" olarak ülkenin ona ihtiyacı var hala..

Hadi bakalım Yaşar Usta, sen ki nice ölümleri, nice hayatları yaşattın romanlarında... Bir kere daha "Var git ölüm şimdi daha sonra gel" diyebilirsin!