Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Yaşarken değer vermek- Deneme

Yaşarken değer vermek- Deneme
 

bir umutengindeniz yağlı boya çalışmasıdır.


Büyük şair Sedat Umran Türk edebiyatında müstesna bir şahsiyettir.
Kendini şiir sanatına adamış bir yaşam.
Sedat Umran’ı yakından tanıyan herkes, şiirine hayatını nasıl cömertçe verdiğini görür;
gecesi, gündüzü, rüyaları bile şiirle doludur.

Yaklaşık 5 yıl önce Bostancı Şelale kafe de tanıdım bu büyük şairi.

Elinde her zaman bir kitap, okur okur okur.
Bir elinde hiç bırakmadığı; ama istemiyorsam içmem dediği sigarası.

Yaşlı, sevimli, entelektüel bir insan.

Şiir den anlamayan; şiiri sevmeyen herkese hayretle bakar.

Bir insan nasıl şiiri sevmez; şiir hayatın ta kendisidir, hayretle bakıyorum şiir sevmeyenlere sözlerinden, şiiri yaşam biçimi olarak gördüğünü hemen anlıyoruz ustanın.
Şiirsiz geçen zamanını boş, hatta bomboş yaşanmış dakikalar olarak saydığını belirtiyor.

82 yaşında olmasına rağmen onun ruhundaki kasırgaları, ruhunun ve yüreğinin taze kalışını,

Hayata sımsıkı bağlanışını şiirle oturup, kalkmasına ve her anını şiire adamasına bağlıyor şair.
Evet, son derece hareketli, devamlı düşünen hafızasında binlerce mısra taşıyabilen ve bunların çoğunu Almanca olarak ezbere okuyabilen bir büyük şairdir.

Usta şair şairliği de şöyle tanımlıyor: Şiir sonsuz yaşamı yakalama işidir.

Şair doğuran kişi; şiiri yaratan. Şair, içgüdüdeki yazma zorunluluğudur. Şiir yazdıkça yaşadığımı hissediyorum; çünkü şairler şiir yazdıkça yaşarlar. Bir şair için en büyük ödül, şairin yeni bir şiir yazdığı zaman duyduğu heyecandır.

Bu büyük şairin sanatçı duruşu beni çok etkilemiştir.
Şiirlerini zevkle okuduğum Sedat Umran şiirlerinde kullandığı kendine özgü ''zıt çağrışımları en iyi düğümleyebilen'' şairlerimizin en başındadır...

Şair-sanatçı olabilmek için bir sanatçı adayının nasıl bir yaşam tercih etmesi gerektiğini görebiliyoruz şairin yaşamında.

Dünyevi zevklerden arınmayan; yaşamını estetik bir yaşantıya dönüştüremeyen bir sanatçı adayının ilerde sanatçı olarak anılması pek mümkün değildir. Sözleri dikkate alınması gereken derin bir görüştür.

Bir sanatçının örnek teşkil edip, etmeyeceğine verdiği cevap çok ilginçtir...

Sanatçı tabiî ki örnek olmalı, ancak ‘’Poz veren insan sanatçı olamaz.''

Sanatçı naif kişiliğini her yerde ortaya koyabilendir.’’

Bir sanatçı bildiğini biliyorum; bilmediğini, bilmiyorum diyebilen insandır; duruşu olmalıdır.

Ortaya koyduğu bu görüş, biz gençlere yol gösterecek kalitededir.

Şairin şiirleri ve şair duruşundan aldığım güçle bir portresini yapmaya karar verdim.

Şairin duruşuna, kendi sözüyle çelişmemesi adına poz veren bir duruş olmamasına dikkat ettim.

Şairin ileri doğru bakışı : şiirde baktığı yerdir; hep ileri.
Doğa ötesi alana şiirleriyle ulaşma özlemini gösteren bir duruşu betimliyor.

Sadece büyük Türk şairleri değil, dünya şairlerinin şiirleri ve yaşamları hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması şairin şiirlerinde metafizik dünyaya açılarak hep ileri bakmasının somut sebebidir.

Şairin yüzündeki derin çizgiler : Yaşanmışlığın şairin yüzündeki soğuk damgasıdır.

Şairin yüzündeki her çizgi, şiirlerinin çoğunun yaşantıdan çıkmış olması sebebiyle yaşanmışlığın imzası şeklinde yorumlamamın tezahürüdür…

Şairin arka fonundaki renkler : Güneşimizin renkleri olan sarı ve turuncudur.

Şairimizin şiirleriyle edebiyatımıza kazandırdığı o parlak ışığı-sıcaklığı ve samimiyeti temsil eden renkleri kullanmayı tercih ettim.

Şairimizin ilk kez yapılan yağlı boya çalışması tarafımdan gerçekleşmesi benim için büyük bir onurdur.

Yazıma değerli şair Sedat Umran'ın en son yayımlanan ‘’DEVİN UYANIŞI’’ adlı kitabında tarafıma ithaf ettiği bir şiiriyle son vermek istiyorum..

KÖŞELER

Bütün köşeler benden kopmuş,
onun için severim köşeleri;
ama yinede yuvarlak değilim
bende bütün köşelerin klişeleri.
Ben kazdım içimden bu kaşeleri
korkunuzdan, iç sıkıntınızdan;
ben dizdim gözlerinizi yüzünüzün rafına
içleri intihar dolu bu şişeleri.

Sedat Umran

 
Toplam blog
: 42
: 475
Kayıt tarihi
: 01.12.08
 
 

1967 yılında İstanbul’da dünyaya geldim.Okudum... Büyüdüm... Evlendim... İki çocuğum var. Ve 44 yaşı..