- Kategori
- Siyaset
Yaşasın 1 Mayıs
Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır,
ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde....
1856'da Avustralyalı işçilerin 21 Nisan'da 8 saatlik iş günü talebiyle başlattıkları ve 1889'da Uluslararası İşçi Birliği'nin ( II. Enternasyonal ) tüm dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan ettiği 1 Mayıs, tüm dünyada 119 yıldır kutlanmaktadır.
Bu yıl İşçi Konfederasyonlarımız, hükümetle sürekli bir iletişim içersindeydi, talepleri 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasıyken sonradan resmen işçi bayramı olarak kutlanması ve tatil ilan edilmesi yönünde gelişti ve haftalarca görüşmelerin sonucu beklendi, sanki 1 Mayıs işçilerin değil de hükümetin, sermayedarların bayramıymış gibi onların alacakları kararı büyük bir heyecanla bekledik.
Bu arada oldukça hararetli tartışmalar yaşandı sevgili medyamızda: Başımız(?) başbakanımız tüm işçilere ezilenlere '' ayak takımı '' diyerek neyin başı olduğunu hem sermayedarlara hem de sermayedarları doyuran doyurmakla yükümlü olan bizlere gösterdi. Ve bu açıklamayla aslında neden her aileden üç çocuk istediği de ayan beyan belli oldu.
Tabi ya! başları düşürmeden taşıyacak daha çok ele ve ayağa ihtiyaç vardı, çarıksız, çorapsız yalın ayaklara... Akılsız başın cezasını çeken ama nedenini sormayan ayaklara, sadece yürüyen ve nereye yürüdüğünü bilmeyen ayaklara...
Peki nasıl ayaklar istiyorlar?
Hayatını dört duvar arasına sıkıştırmış, dokuz altı yollarında ve mümkünse daha fazla çalışarak, namazında niyazında, aptal kutusunun karşısında, futbol maçlarında, yarışma programında, cinnet getirerek, birbirini öldürerek, çocuk seviciliğiyle, kadın dövücülüğüyle toplu linç girişimleri ve intihar teşebbüsleriyle, çalışarak ama geberene kadar çalışarak yalın ayak, Fransızlar der ya ''sankilot'' bir başka deyimle don külot, baldırı çıplak çelimsiz ayaklar istiyorlar.
Oy isterken çarık giydirilen, baş muamelesi yapılan, hak hukuktan, demokrasiden, eşitlikten bahsedilen ayaklar, işçiler, işsizler, emekçiler, ezilenler, üreticiler, yoksullar...
Dünyanın en onurlu yürüyüşü için hazırlanıp, onlara başı ayakların taşıdığını gösterecekler, sadece Taksim'in değil bütün Türkiye'nin, hatta bütün dünyanın sahibi onlar, kıyamet sen de kop kopacaksan....
1 Mayıs işçi sınıfının ve ezilenlerin yarattığı en büyük değerdir, 1 Mayıs kapitalizme, sermayedarların egemenliğine ve yardakçılarına karşı atılan en büyük tokattır. Bayram değil direniş günüdür, sabahın bir sahibi var, sorarlar birgün sorarlar...
1 Mayıs 1977 bir alanın değil bir tarihin kaldırımlarına kazınmıştır, anıları önünde saygıyla...
Şişli meydanında üç kız
Biri Çiğdem Biri Nergiz
Vuruldular güpe gündüz
Sorarlar birgün sorarlar
Sabahın bir sahibi var
Biter bu dertler acılar
Sararlar birgün sararlar
1977 unutulmaz yılın adı
Bir Mayıs Bayramı idi
Beşyüz Bin Emekçi vardık
Taksim Meydanına girdik
Böyle bir İstanbul gördük
Sorarlar birgün sorarlar
Sabahın bir sahibi var
Sorarlar birgün sorarlar