Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

Yaşasın yaşamın kutsallığı

Bence bir toplumun medeniyet seviyesi değerlendirilen; yıllık kullanılan diş macunu miktarı, yıllık tüketilen deodorant miktarı, okunan kitap sayısı, izlenen sinema filmi sayısı vs..’ den evvel, o toplumun ölümle olan geleneksel bağlarına, ölüme bakış açısına, ölüm ve yaşam karşısındaki duruşuna da bakılmalı. Ve bu da diğer kıstaslarla beraber değerlendirilmeli, medeniyetin seviyesi belirlenirken.

Dikkat edin, batılı modern toplumlar yaşamı, yaşamayı, yaşatmayı kutsarken, yaşamın güzelliklerini ön plana çıkarırken; dünyanın geri kalmış ülkelerinde hep; ölüm, ölmek ve gerekirse öldürmek kutsanıyor.

Oysa öldürmek, hatta kendini öldürmek bile, hemen hemen bütün dinlerde ve inanç sistemlerinde günah yada yasak.

Dünyanın bir çok yerinde savaşlar var. Ben bu yazıyı yazarken, yada siz bu yazıyı okurken bile insanlar birbirlerini öldürmeye devam ediyor.

Peki ama neden?

Dinlere göre, insanın öldürmeye programlı yaratılmadığı açık. Hatta İslamiyet “bir insanın canına kıyanın, bütün insanlığın canına kıymış gibi kabul edileceğine” dair açık hüküm koymuş. (Maide suresi; 32)

Bilime göre de insan, her ne kadar içinde bir takım içgüdüsel rekabet duyguları taşısa da; dünyaya yeni gelen her çocuk, katil olarak doğmuyor.

O zaman neden öldürüyor insan insanı? Konuşmak, anlatmak, anlamaya çalışmak, fikir üretmek vb… yöntemler varken neden “insanlar kurban istiyor?”

Bu sorunun ekonomik, politik, sosyal, toplumsal, psikolojik vs…pek çok yanıtı var elbette. Yanıtsız bir soru olmadığı kesin. Ama benim esas üzerinde durmak istediğim daha temel bir toplumsal ve bireysel sağduyu. Ölüme karşı olma, yaşamı, yaşamayı yüceltme, yaşama dair değerler üretme, var olan değerleri koruma bilinci ve ortak aklı.

Toplum olarak, insanlık olarak insan hayatının kutsallığını, yaşamın ve yaşamanın güzelliklerini görebilmeliyiz ve sadece, doğal ve olağan akışın sonunda gelen bir ölümün normal olduğunu kabul etmeliyiz. Çocuklarımıza yaşamanın insana bahşedilmiş bir armağan olduğunu, yaşama; bilimsel, sanatsal, toplumsal vb.. bir takım yeni değerler katmanın dünyadaki en güzel hazlar olduğunu öğretmeliyiz.

Bunu yeni nesillere aşılamadıkça, sanırım sonsuz da bir de olsa, savaşsız bir dünya ihtimali tamamen ortadan kalkacaktır.

Ortak şiarımız şu olmalı: “Yaşasın yaşamın kutsallığı!”

D. Dara KILINÇ

ddarakilinc@hotmail.com

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..