Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Yasayalım, yürütelim ve kırıtalım

Yasayalım, yürütelim ve kırıtalım
 

Kurtarıcı ve ezici adaletin simgesidir. Bazıları sesine bayılır.


Artık bu saaten sonra Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu dahil hiç bir hukukçu bana, hukuk tekniğinden falan bahsetmesin.

Çünkü karşımda hukukçuları değil, ciddi ihtimalleri bile hesaba katamayan bir takım insanları görüyorum. Onların vereceği dersin, "yararıma olacağı" inancımı yitirmiş bulunuyorum. Ya da ben bu ülkenin, okuma yazma bilen en geri zekalı insanıyım. O sebeple de hiç bir şeyden çakmıyorum.

Bunları neden yazdığımı aşağıdaki kısmı okumadan anlayamayacaksınız. O zaman okuyunuz.

Biliyorsunuz, "13.05.2010 tarih 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" meclisten geçti. Cumhurbaşkanınca imzalanarak, resmi gazetede yayımlandı. CHP de bu değişiklik paketinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için AYM'ne başvurdu.

Sözkonusu metin eğer, AYM tarafından iptal edilmezse, halkoyuna sunulacak. Her şey yolunda giderse, halk çoğunluğu da "evet" derse, kanunlaşıp yürürlüğe girecek. Hali hazırda mevcut yasa hükümleri geçerli olduğuna göre, mantıken böyle olması gerekiyor. O zaman biri bana, sözkonusu yasanın aşağıya aldığım son maddesiyle neyin kastedildiğini anlatmalıdır!

"MADDE 26 – 'Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer' ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır."

Eğer bu kanun "yayımı tarihinde yürürlüğe girecekse, " yayımlandığı halde niye yürürlüğe girmemiştir? Tabi ki referanduma gideceği için değil mi? Evet! Halkoyuna sunulmadan yasalaşamayacağı ta başından belli olan bir paketin son maddesi böyle mi yazılmalıydı? Hani hukukta kullanılan her kelime ve kavramın çok önemi vardı?

Paketin, meclisten 367 oy alamayacağı zaten cümlenin malûmuydu. Yani, "bu kanunun, yayımı tarihinde yürülüğe girmesi" mümkün değildi. Üstelik Anayasa'nın ilgili hükmü de açıktı:

Madde 175/6 da: "Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir" buyrulmaktaydı. Şimdi başka bir noktaya geçelim.

Konu ettiğimiz 26. maddenin devamında, "... ve halkoyuna sunulması halinde tümüyle oylanır." deniyor. Buradan komisyonun veya yasamanın, paketin bölünerek oylanmasıyla ilgili bazı endişeleri olduğu anlaşılıyor. Onun için son kısımdaki ifadeyle, bu ihtimal bertaraf edilmeye çalışılıyor.

Eğer komisyon ya da yasama, paket halkoyuna sunulurken çıkabilecek problemler için tedbir aldıysa, (ki aldığı görülüyor) aynı şeyi yürürlük için de düşünebilirdi ve son madde, "Bu kanun, meclisten yeterli oyla geçtiği takdirde resmi gazetede yayınlandığı, halkoyuna sunulduğunda ise, çoğunluk oyunu aldığı tarihte yürülüğe girer" şeklinde düzenlenebilirdi.

Ben AYM'nin yerinde olsam, hem bu 26. maddeyi, hem de onu hazırlayan komisyonu feshederdim. Gerisini ise virgülüne dokunmadan iade ederdim. Bir sürü adam toplanıp, hayatımızı etkileyecek düzenlemeler yapıyor, fakat yaptıkları şey üzerinde hiç kafa yormuyor. Ben bile, üç beş kişinin okuduğu yazımı en az beş, hatta 10 kez gözden geçirmeden yayına vermiyorum. Buna rağmen bir sürü hatam oluyor ya neyse. En azından kanun yapmıyorum. Böylece iktidarı, anayasa komisyonunu ve meclisi eleştirdik.

Şimdi ikinci bölüme geliyoruz. Anayasanın 148. maddesinde, AYM'nin anayasa değişikliklerini hangi yönden ve hangi noktalardan denetleyebileceği açıkça belirtilmiştir. Okuduğunuzda durumu net biçimde anlayacaksınız. Buyrun:

"Madde 148-/1 (AYM'si, ) ... Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.

2- Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır."

Yani anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerinde;

"1- Kanun teklifi verebilmek için belli sayıda (mesela 110) imzanın bulunup bulunmadığına,

2- Anayasa değişiklik teklifinin, kanunlaşabilmesi için meclisten 367, halkoyuna sunulabilmesi için 330 oy alıp almadığına,

3- Meclis içtüzüğü madde 52 ye göre, "Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu veya herhangi bir metin, aksine karar alınmadıkça dağıtımı tarihinden itibaren kırksekiz saat geçmeden görüşülemez." hükmüne uyulup uyulmadığına" bakar.

Yani Anayasa Mahkemesi'nin, anayasa değişiklikleriyle ilgili denetimi bu üç şeyle sınırlıdır. Bu konularda, esasa girme, yürürlüğü durdurma, değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerin ardına sığınarak yasamanın iradesini gasp etme gibi yetkileri yoktur. Bana inanmıyorsanız üye Fulya Kantarcıoğlu'nun, Seyfi Oktay'a yaptığı açıklamaların medyaya yansıyan kısımlarını dinleyin veya okuyun. Söylediklerimin doğru olduğunu göreceksiniz.

Karşımızda bir, "13.05.2010 tarih 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" paketi, bir T.C. Anayasası, bir de kanunların anayasaya uyup uymadığını denetleyen Anayasa Mahkemesi var. Bunların hepsi mevcut değil mi? Evet. Peki problem ne? Problem aşağıda!

Malûmunuz üzere yüksek mahkememiz, meclisten geçen ve halkoyuna sunulmak üzere cumhurbaşkanınca onaylanıp resmi gazetede yayınlanan anayasa değişiklik paketini, CHP'nin talebi üzerine, (kanun niyetine namazını kılmaya yani) denetlemeye almış bulunuyor. Bakalım bu konuda Anayasa ne diyor:

Madde 175/6 "Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir." Eğer gerçekten AYM'si, kanunların anayasaya uygun olup olmadığını denetlemekle görevliyse, burada bir gariplik var demektir. Çünkü anayasaya göre, henüz ortada bir kanun yoktur.

Biz gene anayasamızın bu konuda ne söylediğine bir bakalım:

Madde 148/1: "Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler."

Neymiş? Anayasa Mahkemesi, kanunların ..... anayasaya, şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlermiş. Peki kanun nerde? Yok!

Yürürlük, aynı zamanda kanunlaşma anlamına gelir. Yani yürürlüğe girmeyen bir metin, henüz yasa hükmünü almamıştır. Alsaydı kendisiyle amel edilir HSYK'nın, AYM'nin yapısı değiştirilirdi. Hiç bir değişiklik yapılmadığına, elan mevcut yasa hükümleriyle amel edildiğine göre, Anayasa Mahkemesi'nin "şekil yönünden görüşmek üzere kabul ettiği" şey nedir?

Bana sorarsanız, Anayasaya 175/6 ya göre, ortada henüz mer'i bir kanun YOKtur! O zaman yüksek mahkememiz, CHP tarafından dava edilen ve kendisinin de denetlemeyi kabul ettiği metnin ne olduğunu kamuoyuna ikna edici biçimde açıklamalıdır.

Bu vesileyle size, hukuk yapma ve uygulama durumundaki kimselerin hali pürmelâlini göstermiş oldum. Eğer, "senin hiç mi eksiğin yok?" diye soruyorsanız söyleyeyim. Çok! Ama ben hukukçu değilim ve kimseyi de yönetmiyorum.

Resim: http://www.haberler.com/genelkurmay-adalet-istedi-haberi/

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..