Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '09

 
Kategori
Ev / Bahçe
 

Yaşayan evler

Hani birşey görürsünüz yada, bir olay yaşarsınız o anda aklınıza gelen tek cümle o şeyi yada o olayı ifade etmeye yeter.

Orayı ilk gördüğümde de aklıma gelen tek cümle '' YAŞAYAN EV " idi.

Evler büyük-küçük, güzel-çirkin ne olursa olsun o evde birileri yaşıyorsa yaşadığı yere kendi kişiliğini yeteneğini yansıtan birşeyler katarak yaratıcılığını konuşturup birer sanat şaheseri oluşturabilirler.

Üsküdar kuzguncukta ara sokakların birinde gördüğümüz ev , evden ziyada bahçesi işte böyle bir şaheserdi.

Bir pazar sabahı dostum jeymi ile birlikte dalmıştık üsküdar'ın ara sokaklarına amacımız hem gezmek hemde, jeymi'nin özel zevki olan fotografçılık için eski antika evlerin resmini çekmekti.

Kuruçeşme durağında indik otobüsten yokuşaşağı daldık sokaklara rasgele. Yeşilliklerin arasında boğazın gözellikleriyle sarhoş olmuştuk biranda. Eski mimari yapılar, çiçekler böcekler derken daha önce görmediğiz sokaklarda bulduk kendimizi. Gerçekten istanbul'un ara ve arka sokaklarındaki güzellikleri keşfediyorduk bugün.

Ana caddede yürüken daldık dar bir sokağa evet işte oradaydı. Rengarek çiçekleri ile dikkatimizi çekti. Önce, bir seramı acaba diye adım adım yaklaşırken, küçücük iki katlı bir evin yine küçücük bir bahçesi olduğunu hayretler içinde gördük. Yaklaştıkça hayretimiz dahada artıyordu. Bahçe dışına kadar taşan çiçekler birer renk cümbüşü oluştumuşlardı sanki. Yine bu renk cümbüşünün aralarına yerleştirilimş antika eşyalar, eski ibrikler, güyümler, balkabağından yapılmış su testileri, çaydanlıklar, gazocağı, boynuz ve daha sayamayacağım kadar çok ilginç ve bir o kadarda ustalıkla yerleştirilimş objeler. Birbirinin içine girmiş yeşilliklerin arasına asılmış güzel ve anlamlı yazılar, resimler. Bunları aynı anda göremek mümkün değil tabiki, bahçenin içinde gezdikçe o yaprağın arkasında, bu ağacın yanında yani iyice yaklaşıp incelediğimiz zaman farkedebiliyorduk bütün bu güzellileri.

Bahçenin dışına atılmış büyük iki kanepenin önünde bembeyaz örtüsüyle uzun bir masa ve üzerinde bir çiçek saksıda ihmal edilmemiş. İlk bakışta bir ev değilde küçük ve şiriin bir mahalle cafesini andırıyor sanki. Hemen yanıdaki komşu Musatafa beyin bizim için hazırladığı nescafelerimizi yudumlarken ben kendimden geçmiştim artık bir sarhoşluk yaşıyordum sanki bu manzara karşısında. Sık sık dilimden " harika , harika " kelimleleri dökülüveriyordu. Sevgili jeymi bu coşkulu anlarımı fotograf karelerine almayı da ihmal etmiyordu tabiki.

İşte bu ev küçük belkide içden dubleks, fakat asıl önemlisi bir müzeyi andıran bahçesi ile yaşayan , konuşan ve konuştukça gizemlerini bir bir ortaya çıkaran kocaman bir dünya idi.

Bütün bu güzelliklerin asıl sahibiyle tanışamyı çok isterdim ama mümkün olmadı . Bize necafelerimizi hazırlayan Mustafa bey emekli bir ermeni olduğunu söyledi. Tanrım bu insan nasıl bir insandı ki şu küçücük alanda kocaman bir dünya oluştumuştu kendisine. Eminimki bu insan ne kadar yaşlansada taşıdığı yürek hala çook genç ve bu dünyada yapacağı çok şeyler olmalı. Kutluyorum, yaşadığı çevreye güzellik ve mutluluk katan bu yüce insanı.

Evet muhteşem ve çok güzel bir gündü benim için. Bu günü geçirmemde emeği olan jeymi'ye çook teşekkür edeyorum.

 
Toplam blog
: 9
: 663
Kayıt tarihi
: 26.02.09
 
 

Merhabalar sevgili arkadaşlar, ben kırkbeş yaşında bir bayanım. Çocuk gelişimi ve eğitimi bölümünden..