Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '13

 
Kategori
Öykü
 

Yaşlı Adamın Öyküsü (2.Bölüm)

Yaşlı Adamın Öyküsü (2.Bölüm)
 

 Periton Diyaliz'de geçen 48 saat yaşlı adam için kendinde olmadığından ve sürekli serumla ağrı kesici verildiği için pek sıkıntılı geçmemişti. Oysa ki babasını karnını yarık, yerde kan torbaları, idrar torbaları arasında bitkin yatar gören kızı için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Sağlık Kurumunun Periton Diyalize ayrılmış yoğun bakım bölümünde kendileri gibi bir kaç hasta vardı. Her hastanın da yanında steril kıyafetler giymiş bir yakını buluyordu. Sanırım bu Devlet Sağlık Kurumlarında yeterli bakım personeli olmadığından kaynaklanan bir gereksinimdi. Zaten kız bir türlü bu olayı anlamamıştı. Daha once hiç sağlık bilgisi olmayan bir başka meslekte uzmanlaşmış kişilere yakınlarının yanında, hastanelerde refakatçı olarak bir çok sağlık sorumluluğu yüklemek pek akılcı gelmiyordu kıza. Ama bu olayda  o da babasının yanında bu çok sorumlu olayda büyük bir yük yüklenmişti.

Kendisi gibi hastası Periton Diyaliz safhasında olan kişilerle sanki o hastane bölümünde kader birliği yapmışlardı. Birbirini daha once hiç tanımayan, tek ortak noktaları yakınları böbrek yetersizliği sebebiyle Diyaliz geçirmek olan kişiler birbirlerine büyük bir anlayışla yardım ediyorlardı. Hemen yanlarındaki bölmede genç bir karı koca vardı. Bir Trakya şehrinden gelen çok genç bu karı kocadan kadın olan diyalize giriyor, eşi de başında onun işlemlerine yardımcı oluyordu. Kızın önce genç kadının kusması dikkatını çekmiş ve genç adama nedenini sormuştu. Bu soru ile başlayan diyaliz arkadaşlığı akşam saatlerinde delikanlının, babasının başında uyuklayan kadına çay getirmesi ile ilerledi. Genç delikanlı çok sevdiği eşinin bu çaresiz hastalığı ile perişandı. Bu kısacık zaman diliminde eşini ne kadar çok sevdiğini, onun hastalanması karşısında nasıl tedavi için haftada iki kere büyük şehre geldiklerini ve geliş gidişlerin kısıtlı bütçelerini nasıl etkilediğini anlattı. Gencin anlattıkları içinde genç kadını en çok etkileyen gencin ailesinin böbrek yetersizliği çeken gelinlerini boşaması konusunda delikanlıya yaptığı baskılardı. Aile hasta gelin istemiyordu. Hasta gelin çocuk doğuramaz, oğullarına iyi bakamazdı. Oysa bilmiyorlardı ki oğulları o hasta kızı ölesiye seviyordu. Bu sevgiyi diyaliz geçiren kızın başında çaresiz bakışlarla etrafa bakan gencin halinden anlamak çok kolaydı.

Bütün bu yoğun olaylar sırasında koridorda ağlayan bir genç kız dikkatını çekti genç kadının. Kıza neden ağladığını sorduğunda onun da annesinin diyalize girmesi gerektiği ,aksi taktirde yaşamsal tehlikesi olduğu, maddi imkansızlıklar sebebiyle diyaliz için gerekli ilaçları temin edemediklerini öğrendi. Genç kız ve annesinin sağlık güvenceleri de yoktu. Babasının başında bekleyen genç kadının birden beyninde bir şimşek çaktı. Bu kızın annesi ilaç alınamadığı için ölemezdi. Hemen genç kadın orada bulunan hasta yakınlarını tek tek dolaşıp bu olayı onlarla paylaştı. O kadar kısa sürede inanılnmaz bir şekilde ilaç parası toplandı ve ilaç temin edildi ki. Bir süre sonra genç kız ve annesi de Diyaliz bölümünde yakınlarının başında çaresiz didişen kişilerle aynı kadere sahip olmuşlardı.

48 saat sonunda Periton Diyalizleri biten, tahlillerle üre seviyelerinin aşağıya çekildiği tesbit edilen hastalar periyodik diyaliz için de damar yolları açılıp normal hastane odalarına çıkartılıyorlardı. Bu çok zor süreç her hasta için geçirilmesi gereken bir süreçti. Hastane odasına çıkartılan hastalar oldukça bitkin ve pek kendinde olmuyordu.

Yaşlı adam da odasına geçirildiğinde öylesine bitkindi ki uzamış beyaz sakalları, kapalı gözleri ile adeta bir piri pak dedeye benziyordu. Oysaki daha 60 lı yaşlarında idi. Odasına çıkarılan yaşlı adam bir iki gün daha serumla beslendikten sonra normal yaşama dönmesi için ağızdan beslenmeye döndürülecekti. Bu arada hastanede de haftada iki kez diyaliz işlevi başlatılmıştı. Ama bu seferki diyaliz, Periton diyaliz gibi çok eziyetli ve zor gözükmüyordu.

Hastane odasına çıktıktan sonra yaşlı adam ve kızının diyalizde tanıştıkları genç adam ve eşi ile ilişkileri neredeyse kopmuştu. Zira onlar hastanenin biraz daha uzak bir koğuşuna yerleştirilmişlerdi. Kızı babasını bırakıp oraya gidemiyordu. Kardeşi ve eşi ile babasının bakımını paylaşmışlardı. Periton diyaliz sırasında 48 saat babasının başında kesintisz bekleyen kız şimdi akşamları babasını eşine veya kardeşine bırakıp evine dönebiliyordu. Çünkü onun da evinde bakmak zorunda olduğu iki küçük çocuğu vardı ve bırakacak  kimsesi yoktu.

Yaşlı adam bir iki gün içinde verilen ilaçların etkisi ile kendini toparladı. Kendine gelince ilk işi  bu hastalık günlerinde oldukça uzayan sakallarının kesilmesini istemek oldu. Sakalları traş edilen, temiz pijama giyen yaşlı adam koluna saatine, ağzına takma dişlerini takıp yatakta oturmaya başladığı gün ilk işi 'Çok şükür, Tanrım bir dert verdi ama dermanını da verdi, çok şanslıyım.' demek oldu. Yaşlı adam o kadar olumlu düşünüyordu ki, bu çaresiz hastalıkta bile mutlu olabilecek bir yan bulmuştu.

Bugünlerde Genç adam ve eşini görmüyordu ama aklı hep onlardaydı babasına bakan kadının. Bir ara kaçıp onları görmeye gitti. Genç kadın da diyalizdeki bitkin halinden azıcık sıyrılmış ve yatağında oturuyordu. Saçlarını taramış ve yanakları pembeleşmişti. Eşine bakan gözlerindeki büyük sevgi bir bakışta fark ediliyordu.

Yaşlı adam bir süre sonra hastaneden çıktı, O artık haftada iki kez diyaliz merkezinde diyalize giren ve yaşamının bundan sonraki bölümünü bu şartlarda geçirecek olan bir kişi idi. Bu hastalığın çaresi yok muydu. İşlevini yapmayan böbrekleri yerine böbrek nakli olsaydı bütün bunlara gerek kalmayabilirdi ama ne yazık ki organ nakli oldukça zor bir olaydı.

Bu olaydan uzun bir süre sonra yaşlı adamın kızı televizyonda seyrettiği bir programda takıldı kaldı. Ekranda genç bir karı koca vardı. Koca, karısına bir böbreğini vermiş ve onu yaşama döndürmüştü, Eşinin böbreği ile yaşama sımsıkı tutunan genç kadın hamile idi ve doktorların dediğine gore herşey çok yolunda gidiyordu. Birbirlerine büyük sevgi ile bakan bu genç karı koca, kadının periton diyaliz sırasında tanıştığı genç aile idi. Aşk gene galip gelmiş ve ailelerinin karşı çıkmasına rağmen bu gençler aşkın tarifsiz gücünü bir kez daha ispatlamıştı. Yaşlı adamın kızı gözlerinden süzülen yaşları silerken bir kaç ay once kaybettiği babasını düşündü. Diyalize kalbı dayanmayan babası Periton diyaliz olayından üç ay sonra vefat etmişti. Babasının acısının yanına büyük bir mutluluk kaplamıştı içini. Aşkin, cesaretin ve sadakatın büyük gücü idi bu.

' Aşk sen nelere kadirsin 'diye düşündü.

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..