Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

Yaşlı bir kadırga

Çürümeye terkedilmiş köhne bir kadırganın dalgalar vuruyordu acımasızca böğrüne. Atlatmıştı o güne kadar bütün dalgarın tehlikesini. Lakin çok acımasızcaydı bu seferkiler. Ya önceki dalgalardan miras kalan yıpranmışlığın zayıflattığı yerlere denk geliyordu dalgalar ya da bu sefer gerçekten çok acımasızca vuruyordu.

Ilıman, sessiz, dümdüz denizleri sevmemişti oldum olası. Hep yek ahenk bir denizde yol almak taşıdığı yolcuları için keyifli oluyordu ama onun için dayanılmaz bir sıkıntıydı. Nedenini bilmiyordu ama deniz bir çalkalanmaya başladı mı onun da keyfi yerine geliyordu. Hele bir de azgın dalgaları yara yara ilerlediğinde, işte gerçek zevk buydu onun için.

Çok uzun zaman geçti aradan, denize indirildiği günden bu güne hem de çok.

Beceriksiz bir kaptanın eline düşmüştü son seferinde. Kaptan aldırmadı tayfalarının uyarılarına ve altını bir kaya kümesinin üzerine çıkarı verdi bir anda. Derin bir yara açıldı göğüs tarafında. Hemen onarmaya çalıştılar gerçi başadılar yani su almasını batmasını engellemişlerdi ancak, kaya üzerinden bir türlü indiremediler. Oracıkta kala kalmıştı.

Tahliye ettiler içindekileri, yolcusundan mürettabatına, erzağından silahlarına kadar herşeyi. Fareleri bile kalmadı. Onlar dahi terkedileceklerini anladıklarında can havliyle tahliye sandallarına attılar kendilerini.

Uzun zaman oldu bunlar yaşanalı. Şimdi sadece sadece iğrenç çığlıkları ile martılar uğruyorlardı arada bir. Onda da konduklarında direklerine pisleyi veriyorladı hemen oldukları yerde. Dayanmak mümkün değil ama o kadar çaresiz kalmıştı ki seyretmekten başka bir şey yapamıyordu, martılar üzerine pislerken.

Bu gün hava çok kötü. Fırtına şiddetini her saat daha da arttırıyor. Bitmeliydi bu fırtına, bitmeliydi artık dayanacak gücü kalmamıştı. Yıpranmış ahşap gövdesindeki tahtalar dalgalara direnemeyecekti daha fazla. İniltiye benzer sesler geliyordu her dalgadan sonra. Yaşlı bir insanın çaresizlik için yardım dilenircesine gücü yetemediği için haykıramaması nedeniyle sadece ve sadece ciğerlerindeki son nefesi kullanarak dudaklarının arasından çıkan iniltiler gibiydi.

Önce ana yelken direğini kırdı gelen dalga. Dengesini yitirdi sağa sola sallandı. Geri çekildi dalga. Oh dedi içinden bunu da atlattım. Bir tokat gibi patladığında yan tarafına ancak farkına vardı dalganın geri çekilmesinin asıl nedenini. Son darbeyi vuracaktı ve bu gerçek son olmalıydı. Geri çekildikçe umutlandığını fark etti yaşlı kadırganın. Yaşlı kadırga umutlandıkça o biraz daha geri çekildi. Hiç ummadığı anda vurmalıydı son darbeyi ve öylesine güçlü olmalıydı ki bir daha dönüşü olmasın.

İçine bir huzur doldu yaşlı kadırganın. Tamam dedi, bitti artık. İşte tam bu anda tüm gücü ile ve tüm acımasızlığı ile son kez indirdi darbesini. İnleyen ahşap gövde parçalandı bir anda. Haykıramadı bile öylesine ani olmuştu bu son darbe.

Tuhaf bir gündü bu gün. Şarkılarla, danslarla denize indirildiği gündü bu gün. Artık denizin bir parçası oldu. Denizin içinde çürüyüp yok olana kadar bir parçasıydı artık. Tek bir umut kaldı içinde, belki belki dedi boğulan biri bana tutunur günün birinde.

 
Toplam blog
: 71
: 606
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

1967 Yakacık doğumluyum. H.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde 2 yıl öğrenimden sonra İ.Ü. Arkeoloji ve San..