Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

     
    Kategori
    Gündelik Yaşam
     

    Yaşlı çınar

    Yaşlı çınar
     

    O kalabalık evinde yalnız kalınca bizim evimizde yaşamaya başladı. Artık eskisi gibi kalabalık olmasa da ben, babam ve annemin ilgisi yaşamış olduğu kırgınlığı biraz olsun alıyordu… Bacakları onca yıl dayanmış ve tamda ihtiyacı olduğu zaman ona ihanet etmişti. Sürekli yatıyor olmak bazen huzursuz yapıyordu onu… Biraz annemle biraz da benimle zıtlaşıp geçiriyordu bu zamanları…

    Hep içeride kalmak onu sıkıyordu… Önceden saçlarını şekillendirip makyajını yapıp gezmelere giderken şimdi hiç bir şey yapmadan yatağında gününü geçirmek kolay olmuyordu. Bazen babamdan onu gezdirmesini isterdi. Babamda onu kırmaz istediği yere götürürdü…

    Hep bizde kalmak istemezdi. Diğer oğlu ve kızlarına da gidip kalan günlerinde doyasıya onlarla da vakit geçirmek isterdi… Fakat durum onun istediği gibi gelişmedi… Halalarım onu istemediklerini ve evlerini almayacaklarını söylemişti anneme… Annem hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. Çünkü bunu babaanneme söylemesi içinde büyük yıkıntılara sebep olabilirdi. Bu yüzden sessiz kaldı. Halamlara her gitmek istediğinde türlü sebepler yaratıp engel oluyordu.

    Geçen gün yine kızıma gideceğim diye tutturdu. Annem ve babam yine bir şeyler uydurup fikrinden vazgeçirmeye çalışsalar da nafile… Aklına koymuştu bir defa… Ben ikna edeyim dedim.. “ Babaanne sen beni bırakıp nereye gidiyorsun söyle bakalım. Benden uzakta kalmaya dayanabilecek misin?” diyerek ona biraz şirinlik yaptım ama kafasına koymuştu ve gidecekti.

    Yatağından biraz doğrularak “Hadi beni kızıma götürün” dedi… Gözlerindeki o parlaklık evladını görmek istemenin ışıltısı olsa gerek. Ama gerçeği bilmesi o ışıltıyı yok edecekti biliyorum. Biraz daha ikna girişimlerinde bulunduk. Fakat sonuç yine aynı. Annem dayanamayarak “ Anne kızlar seni evlerinde istemiyorlar. Biz bakamayız. Sen gelinsin ve bakmaya mecbursun dediler… Ben sana bakarım hiç merak etme sen. Ben de kızınım benimle kal” dedi… Babaannemi hiç böyle görmemiştim. Gözlerinden yaşlar süzüldü ve yatağına usulca yattı… Arkasını dönüp bize hiç sesini çıkarmadı.

    Aynı günün akşamı beni yanına çağırdı. “Demek ben artık herkese yük oluyorum. Kızım beni evime götür. Ben evimde tek başıma yaşayayım. Eğer bakamazsam kendime bir huzurevine sığınırım” dedi… İçim acımıştı. O koskoca çınar yapraklarını dökmüş, her yana sevgi ile uzattığı kolları bir bir kırılmıştı. Yüzümdeki acıyı hissettirmeden gülümsedim.

    Hep onunla şakalaşır güldürürdüm onu… Şimdi buna en çok ihtiyacı olduğu zaman. “Nereye gidiyorsun sen söyle bakalım… Benimle kalıyorsun ve şimdi ben sana kocaman bir öpücük konduruyorum. Hem ben sıkılırsam söylerim o zaman gidersin” dedim… O acısından düşmüş kaşlarda hafif bir oynama ve güzel yüzünde bir tebessüm oluştu… Ona yanında olduğunu hissettirmem mutlu etmişti… Ve ben onun üzülmesini hiç istemem..

    Babama “ Bu nasıl bir şeydir. İnsan nasıl annesini istemez” diyerek biraz öfke biraz üzüntüyle konuşmaya başladım. O da bana döndü ve “İnsanın yüreğinde sevgi ve merhamet olacak. Yani içinde bir nebze insanlık olmalı. Eğer bu olsaydı kesinlikle böyle bir durumla karşılaşmazdık” dedi. Babama sarıldım ve içimden “Ben sizi hiç bırakmam” dedim.

    Şimdi babaannem için ne kadar çabalasak da yüreğindeki kırgınlığı onaramıyoruz. Duyduğu sözler yıkıcı darbelerdi onun için ve atlatması imkânsız gibi görünüyor. Şimdi benim gevezeliklerime gülüp biraz daha tutunuyor görünse de hayata usul usul gelen fırtınada yıkılmayı bekliyor. O koca bir çınardı ve artık biliyordu fırtınalara göğüs geremeyeceğini…

    Foto : www.deviantart.com

     
    Toplam blog
    : 1
    : 496
    Kayıt tarihi
    : 20.10.06
     
     

    Dünyanın en şanslı olduğu bir gün. Annem biraz acı çekiyor ama tamamen bu dünya için... En son kendi..