Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '10

 
Kategori
Öykü
 

Yaşlı kadın ve kedi

Yaşlı kadın ve kedi
 

Akıllı kedi


Küçük bir kasabada yalnız yaşayan yaşlı bir kadın varmış. Kasabada yaşayan herkes birbirini tanırmış. Kasabada alış veriş yapılabilecek bir iki küçük dükkan, bir eczane, bir doktor ve 2 tane de okul varmış. Bu okullardan bir tanesi ilköğretim okulu, diğeri ise liseymiş. Yaşlı kadın küçük iki odası, küçük bir mutfağı olan tek katlı, çatısı kiremitli bir evde yaşarmış. Yaşlı kadının iki çocuğu varmış. Çocuklar uzun yıllar kasabada okumuşlar ve liseyi bitirdikten sonra üniversite okumak için büyük şehre gitmişler ve üniversiteden sonra okudukları şehirde iş bulup yaşamaya başlamışlar. Çocukları yaşlı olan annelerini ancak yılda ancak bir kez ziyaret edebiliyorlarmış. Çocukları tek başına yaşayan annelerini yanlarına alıp birlikte yaşamak için çok ısrar etmişler ama yaşlı kadın büyük şehirde yaşamak istemediğin söylemiş. Çocuklarının tüm ısrarlarına yaşlı kadın ikna olmamış ve “ ben yemyeşil ağaçlarla, çeşit çeşit meyvelerle dolu kasabamı terk edip büyük şehirde betondan yapılmış apartmanda yaşayamam, ” demiş. O yıllarda her yerde ve her evde telefon yokmuş, telefon sadece postanede varmış. Çocukları anneleriyle görüşmek istediklerinde ayda bir postaneye telefon eder, postanedeki tanıdıklarından anneleriyle ilgili haberleri alırlarmış.

Yaşlı kadın yaşlı olduğu ve gençliğinde tarlada ve bahçede çok çalıştığı için vücudunu çok yıpratmış ve zaman zaman bazı ilaçları alması gerekiyormuş. Diz ağrıları için bazı ilaçlar ve zaman zaman başı ve vücudunun diğer kısımları ağrıdığında gerekli olan ilaçlar. Doktorun muayenesi yaşı kadının evine çok uzak değilmiş. Yaşlı kadın ilaçları bittiğinde evden çıkar, yavaş yavaş yürüyerek iki katlı bir binanın ikinci katındaki doktorun muayenesine gidermiş. Doktor yaşlı teyzeyi muayene eder, ilaçları yazar ve onunla sohbet edermiş. Yaşlı kadın da doktorla sohbet etmeyi severmiş. Doktoru büyük şehirde yaşayan oğluna benzetirmiş. Doktordan çıktıktan sonra doktorun eczaneden getirttiği ilaçları alır ve evinin yolunu tutarmış. Koskoca kasabada doktor yaşlı kadının en fazla konuştuğu kişiymiş. Kasabadaki herkesi tanımasına rağmen çoğunlukla kimseyle konuşmaz, sadece selam verip evinin yolunu tutarmış. Aslında çok yalnız olmasına rağmen yine de kimseyle konuşmuyormuş.

Günlerden bir gün yaşlı kadın yine yavaş yavaş doktor kontrolünden eve gelirken evinin kapısının önündeki basamaklarda durup biraz dinlenmek için basamaklara oturmuş. Bu sırada “Miyav” diye bir ses duymuş. Önce ne olduğunu daha doğrusu sesin nereden ve kimden geldiğini anlamamış. Ama sonra ayağının dibinde duran minik sevimli beyaz tüylü ve tam olarak göremese de mavi gözlü olduğunu tahmin ettiği bir kedi yavrusu görmüş. Kedi yavrusunu eline almış ve bir yüzüne yaklaştırmış. Hiç bu kadar güzel bir kedi görmemiş daha önce. Çevresinde daha önce birçok kedi görmesine ve birkaç tanesini gençliğinde evin dışında beslemesine rağmen böyle bembeyaz bir kediyi ilk defa görüyormuş. Pamuk gibi beyaz bir kedi yavrusu. Kedicik sürekli olarak miyavlayıp duruyormuş. Ne yapması gerektiğini bilemiyormuş.

“Kedicik, ben kendime zor bakıyorum sana nasıl bakacağım. Ama sen çok sevimlisin ve özel bir kedisin.”

Oldukça aç olan beyaz kedi yavrusu arkası arkasına, “Miyav, Miyaavvvv, ” diye miyavlamış. Yaşlı kadın kedinin miyavlamalarına daha fazla dayanamamış ve onu da eline alarak içeri girmiş. İçeri girmeden önce de yan komşusundan bir bardak süt istemiş. Yaşlı kadının elindeki beyaz kediyi gören komşuları daha önceden yaşlı kadının evin bahçesinde bile kedi görmeyi çok sevmediklerini bildikleri için biraz şaşırsalar da kedi sevgisinin yaşlılığından ve yalnızlığından kaynakladığını düşünmüşler. Eve gelince küçük tabaktan beyaz kedinin süt içemediğini gören yaşlı kadın hiç üşenmeden eczanenin yolunu tutmuş ve eczaneden bir bebek biberonu almış.

Yaşlı kadın artık sabah akşam işi gücü bırakmış, tüm günü “Pamuk” adını verdiği kedisiyle birlikte geçiriyormuş. Daha önce fazla gitmediği bakkala Pamuk1la birlikte gidiyormuş, komşulara Pamuk’la gidiyormuş, doktora Pamuk’la birlikte gidiyormuş. Yaşlı kadını Pamuk ile birlikte gören kasabalılar daha önce kedi bile görmeye fazla dayanamayan yaşlı kadının kucağından Pamuk ismini verdiği kediyi düşürmediğini görünce çok şaşırsalar da vardır bunun da bir sebebi mutlaka diyerek yaşlı kadına fazla seslenmemişler. Üstelik de kadının eski neşeli günlerine az da olsa tekrar dönmesine seviniyorlarmış.

Pamuk sürekli olarak yaşlı kadınla birlikte ve büyük bir sevgiyle dolaşıyormuş tüm kasabayı. Günler günleri kovalamış. Pamuk hızlı bir şekilde büyüyerek bembeyaz tüylü masmavi gözlü çok güzel bir kediye dönüşüvermiş. Pamuk artık bütün kasabalının sevgilisiymiş. Aradan uzun zaman geçmiş ve Pamuk büyüdükçe yaşlı kadın da iyice yaşlanmaya başlamış. Yaşlı kadının en büyük arkadaşı ve dostu Pamuk’muş. Akşama kadar yaşlı kadının etrafında dolaşan Pamuk’un canı sıkıldığı zaman yaşlı kadın evin kapısını açar, Pamuk da hızla evden çıkar ve bütün kasabayı dolaşıp eve geri dönermiş.

Günlerdir yattığı yerden fazla kalkamayan ve sadece birkaç lokma bir şeyler yemek ve Pamuk’un yemeğini vermek için kalkan yaşlı kadın bu sabah yataktan kalkamıyormuş. Sesi kısılmış, dizleri ve beli ağrıyormuş ayrıca göğsünde de ağrısı varmış. Her zamanki gibi erken kalkan ve acıktığı için miyavlayıp duran Pamuk yaşlı kadının hiç ses vermemesine ve yataktan kalkamamasına bir anlam verememiş. Pamuk gün ilerledikçe hem çok acıkmış ve hem de yaşlı kadının seslenmemesi ve kedisiyle ilgilenmemesinden dolayı kızmaya başlamış. Sürekli olarak yatağın etrafında dolaşıyor ve miyavlayıp duruyor ve biran önce tuvaletini yapmak için dışarı çıkmak istiyormuş. Yaşlı kadın tüm çabasına rağmen ne yataktan kalkabiliyormuş ne de Pamuğuna seslenebiliyormuş. Bu duruma daha fazla dayanamayan Pamuk evin dış kapısını açmak için kapıya doğru zıplamaya başlamış. Uzun uğraşlardan sonunda Pamuk’un kapıyı açması ve dışarı fırlaması ile yaşlı kadının kısık bir sesle “Pamuk” demesi bir olmuş ama Pamuk yaşlı kadının sesini duymamış ve evden dışarı çıkmış. Bahçe duvarını hızla atlayıp sokağa fırlamış.

Pamuk’un evden ayrılmasından sonra yaşlı kadın iyice kötüleşmiş ve ağrılara daha fazla dayanamayarak bayılıp kalmış. Yaşlı kadının durumu giderek kötüleşiyormuş. Yaşlı kadının hiç ziyaretçisi olmazmış. Sokakta Pamuk’u gören kasaba sakinleri, Pamuk yine dolaşmaya karar vermiş herhalde diye düşünmüşler ve yaşlı kadının hasta olabileceği akıllarına gelmemiş. Pamuk evden çıktıktan sonra tüm kasabayı boydan boya koşarak yürüdü ve kasabanın sonundaki iki katlı evin önünde durdu birden. Çok acıkmış ve susamıştı. İki katlı evin açık olan dış kapısından içeri girdi ve merdivenlerden koşturarak ikinci kata çıktı. İkinci kattaki kapının önünde uzun uzun miyavlayama başladı. Pamuk miyavlıyor ama kimse kapıyı açmıyordu. Pamuk ne kadar miyavladığının farkında değildi ama sesi giderek daha fazla kısılıyordu. Sonunda yorgun düştü ve bitkin bir halde merdivenlerden inmek için merdivenlere doğru yöneldi. Merdivenlerden ilk basamağa yöneldiği anda kapı açıldı. Kapıyı beyaz önlüklü genç bir kız açtı. Sonra içeri dönerek, “Doktor Bey, burada beyaz bir kedi var, ben daha önce görmedim siz gördünüz mü? Çok şeker bir şey.”

“Geliyorum, bir bakayım şuna.” Doktor, “Bu bizim yaşlı kadının kedisi. Birkaç kez sen yokken kedisiyle birlikte gelmişti muayenehaneye.” Doktoru gören pamuk, hemen yanına gitti ve doktorun bacağına sarılmaya başladı. Doktor, “yaşlı teyzeye bir şey mi oldu acaba? Mutlaka bir şey olmuş olmalı, yoksa bu kedinin burada ne işi var. Ben hemen çıkıyorum, yaşlı teyzenin evine gidip bir bakayım.”

Doktor hızlı çantasını alıp çıktı ve koştura koştura yaşlı kadının evine vardı. Pamuk doktordan önce eve girmiş, tüyleri diken diken olmuş bir şekilde üzgün bir şekilde miyavlayıp duruyordu. Doktor eve girdiğinde yaşlı kadının uzun süredir baygın bir şekilde yatan kadını gördü. Hemen muayene etti ve ağzından ilaç vererek ve odadaki kolonyayı kullanarak kadını uyandırdı ve evden dışarı çıkarak bir araba çağırdı. Yaşlı kadın komşuların da yardımı ile ilçedeki hastaneye kaldırıldı. Hastanede yaşlı kadının son anda ölümden kurtulduğu anlaşıldı. Doktor hastanede yaşlı kadına olanları anlattı ve kedisinin hayatını kurtardığını söyledi. Yaşlı kadın kedisi Pamuk’u görmek için gün sayıyordu. Kedisine komşuları bakıyordu. 15 gün sonra hastaneden çıktığında ve evine döndüğünde kedisi Pamuk’u hayatını kurtaran Pamuğuna uzun uzun sarıldı ve hüngür hüngür ağladı. En son bu şekilde çocuklarını büyük şehre gönderirken ağlamıştı. Yaşlı kadının çocukları da ziyaretine gelmişlerdi. Olanları çocuklarına anlattı ve çocuklarının tüm ısrarlarına rağmen yine kasabada kalmaya karar verdi. Artık ne de olsa ona bakan bir arkadaşı, bir dostu Pamuğu vardı. Mutlu bir şekilde yaşadılar.
 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..